AB TÜRKİYE DELAGASYONU BAŞKANI, BÜYÜKELÇİ NIKOLAUS MEYER-LANDRUT İZMİR'DE: “KAPSAYICI BİR TOPLUMA KATKIDA BULUNAN ÇABALARINIZI DESTEKLİYORUZ”

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut İzmir'de, 'İzmir'in Kültürel Zenginliği-Yahudi Mirasını Yaşatmak' projesinin kapanış konferansına katıldı. Projenin sosyal, ekonomik ve dış ilişkiler boyutundaki katkılarını vurgulayan Meyer-Landrut İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e de destekleri için teşekkür etti.

SULTAN EYLEM KELEŞ

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut İzmir'de, 'İzmir'in Kültürel Zenginliği-Yahudi Mirasını Yaşatmak' projesinin kapanış konferansına katıldı. Projenin sosyal, ekonomik ve dış ilişkiler boyutundaki katkılarını vurgulayan Meyer-Landrut İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e de destekleri için teşekkür etti.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, çeşitli temaslarda bulunmak üzere İzmir’e geldi. Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut’a İzmir ziyaretinde; AB Türkiye Delegasyonu Temel Haklar, Yargı ve İçişleri Bölüm Başkanı Alexander Fricke ve AB Türkiye Delegasyonu Basın Müşaviri Miray Akdağ da eşlik etti.

Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve beraberindeki heyet, İzmir Kordon Otel Çankaya'da İzmir Musevi Cemaati Vakfı ve Kentimiz İzmir Derneği'nin Avrupa Birliği tarafından desteklenen 'İzmir'in Kültürel Zenginliği-Yahudi Mirasını Yaşatmak' projesinin kapanış konferansına katıldı. Konferansta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Musevi Cemaati Başkanı Avram Sevinti ve Kentimiz İzmir Derneği Genel Sekreteri Sedef Özer de yer aldı.

'İzmir'in Kültürel Zenginliği-Yahudi Mirasını Yaşatmak' projesinin kapanış konferansının açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi:

“Bir şehir düşünün ki nehirlerin, menderesler çizerek geçtiği her yere yaşam vermesi gibi tarih boyunca çok kültürlü yaşamın kaynağı olmuş. 8 bin 500 yıl boyunca Doğu ile Batı arasında bir kalp vazifesi görmüş. Dünya ticareti ve ekonomisinin nabzı burada atmış. Edebiyattan müziğe, sağlıktan mimariye, dünyaya yön veren sayısız yenilik hep bu topraklarda filizlenmiş. Bu şehir dünyanın her yerinden tüccarlara, seyyahlara, sanatçılara, düşünürlere kucak açmış. Onlarca farklı kültür burada ebru gibi iç içe geçmiş ve nihayetinde bu kentin insanları tüm farklılıklarıyla bir arada yaşayabilmenin sihrini bulmuş, şifrelerini keşfetmiş. Çok sesli ve çok renkli yaşam biçimlerini refaha dönüştürmüş. İşte bu şehir İzmir. Bugün şehrimizin kültür mirasını odağına alan çok değerli bir projenin kapanışı için bir aradayız. İzmir'in kültürel zenginliği projesinin kapanış töreninde sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

“İZMİRLİLERİN SOFRASINA KOYDUĞU BOYOZ SEFARAD YAHUDİLERİNİN İZMİR'E MİRASIDIR”

İzmir 8 bin 500 yıl öncesine uzanan ilk insan yerleşiminden bugüne taşıdığı kültür mirasını, ören yerleriyle, müzeleriyle ama bunlardan daha da önemlisi gündelik hayatın içinde yaşatmayı sürdürüyor. Bunun çok zarif, güzel bir örneği var. Bugün İzmir'le özdeşleşmiş bütün İzmirlilerin sofrasına koyduğu boyoz sefarad Yahudilerinin İzmir'e mirasıdır. Bu şehirde bunun örneklerini arttırmak mümkün. İzmir'de gündelik yaşantı bir parçası olan sayısız değer şehrimizin çok kültürlü kimliğinin izdüşümü olarak yaşamaya devam ediyor. Bu değerlerin korunup geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması adına yapılan tüm faaliyetlere de büyük önem atfediyoruz. Bunun yansıması olarak İzmir'in değerlerini bir adım ileriye taşımak bir kavram geliştirdik. İzmir'in 8 bin 500 yıllık kültüründen aldığımız ilhamla ortaya koyduğumuz bu kavram; döngüsel kültür. Döngüsel kültürü en yakın haliyle şu dört ana ayak üzerinde yükselen bir iyilik hareketi olarak tarif edebilirim; birbirimizle uyum, geçmişimizle uyum, doğamızla uyum ve değişimle, yani geleceğimizle uyum. İzmir'deki bütün çalışmalarımızın özünde döngüsel kültürün izlerini bulabilirsiniz. Nesiller arası adaleti, bu şehrin kültürünü, tarihini, doğal mirasını ve değerlerini koruyarak sağlamanın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak benim asli görevim olduğunu düşünüyorum. Bugün de bu inançla aranızdayım. İzmir Yahudileri'nin kültür mirasını yaşatmak amacıyla yürütülen bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum Bu projenin çok değerli çıktıları olduğuna ve İzmir'in çok kültürlü kimliğine yeni bir soluk getireceğine bütün kalbimle inanıyorum”

“YÜZYILLARCA DEVAM EDEN ORTAK YAŞAM VE SUKUNET HİKAYELERİ...”

Soyer'in ardından söz alan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut da şöyle konuştu:

“Bugün burada benim için de çok özel bir yeri olan Avrupa Birliği'nin finansman olduğu projenin kapanışını yapmak üzere bulunuyoruz. Aslında projenin açılışına şahitlik etmiştim, Türkiye'ye ilk geldiğim günlerde, şimdi de kapanışını yapıyoruz. Bu projeyle Musevi kültürel mirasının İzmir'in merkezinde kutlanması coşkusunu birlikte yaşıyoruz. 2 yıldan daha fazla bir süre önce burada projenin açılışını yaparken, hep birlikte olduğumuz arkadaşların coşkusunu ve umudunu hatırlıyorum, bugünkü gibi. O zamandan anladığım ve aklımda kalan; kültürel mirasımızın ortak değerlerimizin bir ifadesi olduğuydu. Yalnızca Musevi toplumu ve kimliğinin bir göstergesi olmadığı, kültürler arası uyum ve sosyal uyumu destekleyen bir katalizör olduğuydu. Burada aslında kültürel mirasın sadece geçmişle ilgili olmadığını tespit ediyoruz. Çünkü bu miras ortak hafızamızı içeriyor ve geleceğimize yön veriyor. Musevi kültürel mirası toplumlar ve nesilleri bir araya getirir, barış içerisinde birlikte var olmaya ilişkin, ortak değerlere ilişkin hikayeler anlatıyor. Sinagoglara yaptığım ziyaretler; İzmir'in çok kültürlü Musevi mirasının çok güçlü bir göstergesi ve Avrupa için de önemli bir Türk mirasının somut göstergesi olmuştur. Bu kutsal yerler, İzmir'in hikayesine katkıda bulunurlar. Yüzyıllarca devam eden ortak yaşamı ve sükunet hikayelerini anlatırlar. Son yıllarda yaşadığımız tahmin edilemez gerginlikler ve acılardan dolayı birlikte yaşama ve sükunet deneyimini çok uzakta gibi hissediyoruz. Ukrayna'ya yönelik Rusya'nın savaşı, Gazze'de yaşanan savaş, İsrail'e yönelik terör saldırısı, Suriye'de devam eden savaş örnek gösterilebilir. Bu konuda net olmamız gerekiyor: 7 Ekim'de kadın, erkek ve çocuklara yönelik HAMAS'ın başlatmış olduğu şeyi haklı çıkarmak mümkün değil. İsrail'le dayanışma içerisinde olduğumuzu göstermek ahlaki sorumluluğumuzdur, İsrail'in de kendini koruma hakkını kullanırken uluslararası hukuka, uluslararası insani hukuka uygun hareket etmesi gerekir. Bütün çatışmaları tarafların sivillerin korunmasını sağlaması gerekmektedir. Bütün sivil ölümlerinden büyük üzüntü duyuyoruz ve sivillere yönelik her türlü eylemi kınıyoruz, sivilleri korumaları çağrısında bulunuyoruz. İsrail'le Filistin halkı birbirine komşudurlar, iki devletli bir çözüm buradan çıkmanın tek yoludur. Gazze'de insani koşullar çok ciddi endişe vermektedir, gün geçtikçe daha kötüye gitmekte olduğunu görüyoruz ve Batı Şeria da ciddi endişe kaynağı bizler için. Bütün bölgelerde adil bir şekilde, barış içerisinde yaşamaya olan bağlılığımız aslında bizleri insan olarak birbirine bağlayan değerlerdir, merhamet ve anlayış da bu değerler arasındadır.

“KAPSAYICI BİR TOPLUMA KATKIDA BULUNAN ÇABALARINIZI DESTEKLİYORUZ”

İzmir'in kültürel mirasını ve çalışmalarınızı gündeme taşıdınız, anlamlı ortaklıklar kurdunuz, projeler oluşturdunuz. Bugün yalnızca başarılı bir proje hikayesi değil, yerel bir kurumun, yerel desteklerle, Avrupa Birliği fonu ile desteklenen bir kuruluşun kolektif vizyonu gerçekleştirmek üzere nasıl farklı kurum ve kuruluşları harekete geçirdiğini görüyoruz. İzmir'in kültürel mirasına ve kentsel kalkınmasına göstermiş olduğunuz katkılardan dolayı sizlere tebriklerimi sunuyorum. Projenin geleceğine dair 3 önemli hususa değinmek istiyorum; ilki, sosyal boyut. Sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi ve insanların bir araya getirilmesi bu projenin becerisidir, Avrupa Birliği de bu kültürün hoşgörü ve anlayışı geliştirmekdeki potansiyelinin farkındadır. Bu anlamda kapsayıcı bir topluma katkıda bulunan bu çabalarınızı destekliyoruz. İkinci olarak da; ekonomik boyut. Buradaki sinagogların restorasyon çalışmalarının İzmir'e ve tüm İzmir'de yaşayan insanlara faydası olacağını düşünüyoruz. Zira bu çalışmaların ekonominin canlandırılmasında, turizmin ve kültürün de çok önemli rol oynadığını biliyoruz. Son olarak da; dış ilişkiler boyutu. Avrupa Birliği bu kültürel değişimler vasıtasıyla sürdürülebilir kalkınma ve barışın desteklenmesinde bu türlü çalışmaların son derece önemli olduğunu görmekte. Kültürel ve yaratıcı sektörlerin de inovasyona ciddi katkı gösterdiğinin farkındadır. Bu tür çalışmaların çok farklı alanlara etkileri olabileceğini görüyoruz. Önümüzdeki güçlük; tüm ilgili paydaşların, İzmir'in kültür mirasının, ekonomik büyümenin bölgesel uyum sağlamada önemini anlamasıdır. Olağanüstü çalışmanızdan dolayı tebriklerimi sunuyorum. Bu 3,5 yıllık süreçte İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Valisi Süleyman Elban tarafından gösterilmiş olan destekten dolayı da takdirlerimi sunuyorum”