AYDIN NAZİLLİ'DE KESTANE HASADI BAŞLADI

Türkiye'nin önemli kestane üretim bölgelerinden Aydın'ın Nazilli ilçesinde kestane hasadı başladı. Kestane üreticisi, "Kestanenin işçiliği çok zor. Yevmiyeler çok yüksek. Çalışanlar yevmiyeye ‘yetmiyor’ diyor, biz üreticilere fazla geliyor. Gübre fiyatları çok yüksek ilaç fiyatları çok yüksek. Biz bunları karşılayamıyoruz" dedi. Bir işçi de "Günlük yevmiyelerimiz 600 lira. Kazandığımız para yetmiyor memnun değiliz. Çiftçiye hiçbir zaman destek çıkılmıyor. Mağdur ediyorlar” diye yakındı.

Türkiye'nin önemli kestane üretim bölgelerinden Aydın'ın Nazilli ilçesinde kestane hasadı başladı. Kestane üreticisi, "Kestanenin işçiliği çok zor. Yevmiyeler çok yüksek. Çalışanlar yevmiyeye ‘yetmiyor’ diyor, biz üreticilere fazla geliyor. Gübre fiyatları çok yüksek ilaç fiyatları çok yüksek. Biz bunları karşılayamıyoruz" dedi. Bir işçi de "Günlük yevmiyelerimiz 600 lira. Kazandığımız para yetmiyor memnun değiliz. Çiftçiye hiçbir zaman destek çıkılmıyor. Mağdur ediyorlar” diye yakındı.

Türkiye'nin önemli kestane üretim bölgelerinden Aydın'ın Nazilli ilçesine bağlı Yaylapınar Mahallesi’nde kestane hasadı başladı. Bir işçi, "Örnek söylüyorum 3 gün çalıştığımızda, bir gününü öküze yedirmek zorundasın kazancının. Bunun samanıydı yemiydi... İnanın ilaçlama yapmasak bu ağaçları ayakta tutma şansımız yok. Bunun gübre cabası. Bu tarlada her sene 3 tane 5 tane ağaç gidiyor hastalıktan. Bunun tedavisi de yok bir türlü bulunamadı. Bu kestanenin dikeni bize şekeri Bursa'ya. Diğer karlı da aracıya, çiftçinin elinde kalan da ancak masrafları" ifadelerini kullandı.

"KAZANDIĞIMIZ YETMİYOR, MEMNUN DEĞİLİZ"

Kestane üreticisi, "Kestanenin üretiminde ciddi maliyetler ortaya çıkıyor. Bu bakım sürecinde ağaçlar ister istemez böcekleniyor. Bu örümcek ağaçların kurumasına neden oluyor. Bu yüzden kestaneyi ilaçlamamız gerekiyor ilaçların maliyetleri o kadar yüksek ki bunu seneye vurduğumuzda ciddi rakamlar ortaya çıkıyor. İster istemez bu maliyetleri karşılamamız için kestaneyi çok iyi fiyatlara satmamız lazım. Mazot 40 TL bu masrafların hepsini baz aldığımıza bunların bize dönüşü olması lazım. Bursa'nın kestane şekeri meşhur diyebiliriz. Aslında Bursa'nın kestanesi Nazilli'den gider anavatanı burasıdır" dedi.

Kestane toplayıcılarından bir kadın, "Yevmiye 600 lira ama doğal gaza bakarsan, suya bakarsan bu yevmiyeler yeter değil. Bu kestaneyi dikenin içerisinden toparlıyoruz işimiz gerçekten zor" derken bir başka işçi ise, "Günlük yevmiyelerimiz 600 lira. Kazandığımız para yetmiyor memnun değiliz. Kazandığımız para çocuklarımıza gidiyor. Çiftçiye hiçbir zaman destek çıkılmıyor. Mağdur ediyorlar. Mazot pahalanmış 40 TL oldu. Bu ürettiklerimizle ne yapacağımızı bilmiyoruz. Emeğimizin karşılığı olan çocuklara mı bakacağız tarlaya mı bakacağız bilemiyoruz" ifadelerini kullandı.

"HASTALIKTAN KESTANELERİMİZ GİTGİDE KURUYOR"

Yaylapınar Mahalle Muhtarı Hakan Yıldırım şunları söyledi:

"Biz bu bölgede çiftçi olarak kestane, incir, zeytin üretiyoruz. Kestanenin maliyeti çok yüksek oluyor. Burada yevmiyelerden tutun da mazottan gübreden, çift sürmek olmak üzere yüksektir. Erkeklerin yevmiyesi 1500 liradır, 25 metre kadar yüksekte çalışırlar. Kadınların yevmiyesi ise 600 lira ila 700 lira arasında değişiyor. Bunun dışında köyden buraya araçlarla geliyoruz maliyetler değişiyor. Bunların dışında buraların sürülmesi için yokuş olduğu için kara sabanlarla öküzlerle çift sürüyoruz. Bunların dışında ilaçlıyoruz. Maliyetlerimiz çok yüksek. Bu sene rekolte az fakat kalite çok güzel. El emeği göz nuru olan kestanenin fiyatının biraz daha düzgün, pahalı olmasını istiyoruz. Kestane şu anda aşağı yukarı 70-80 lira arasında toptancılar tarafından alındığını belirtti. Bizler bunun 100 liranın üzerinde olmasını istiyoruz. Şu anda bizim bölgemizde Yaylapınar Mahallesi’nde bin 200-300 bin ton kestane üretiliyor. Kestanenin üretimindeki zorluğunu biz çekiyoruz. Çiftinin ilaçlamasını budamasını her türlü zorluğunu biz çekiyoruz, reklamını Bursa yapıyor. Biz burada kestaneleri kuyuya koyuyoruz. Aşağı yukarı 1,5- 2 ay kestaneler bekliyor. Bunların üzerine de eğrelti otu atıyoruz. Daha sonra çürüdükten sonra patozda üretime geçiyoruz. Kestanede dal kanseri dediğimiz hastalıklı ağaçlar var. Bu konuda ilden, ilçeden Tarım Orman Müdürlüğü'nden arkadaşlar getirdik. Çeşitli ilaçlar kullanmamıza rağmen bu hastalığı bir türlü yenemedik. Kestanelerimiz gitgide kuruyor. Verimden düşüyor. Bunun dışında Gal arısı hastalığı var. Bunlara çözüm bulamıyoruz."

"YEVMİYELER ÜRETİCİYE ÇOK, İŞÇİYE AZ GELİYOR"

Kestane üreticisi, "Uzun bu kestanenin işçiliği çok zor. Yevmiyeler çok yüksek. Çalışanlar, yevmiyeye ‘yetmiyor’ diyor, biz üreticilere fazla geliyor. Gübre fiyatları çok yüksek ilaç fiyatları çok yüksek. Biz bunları karşılayamıyoruz" dedi. Kestane bahçesinde çalışan işçiler ise, "Ne kadar sesinizi çıkarırsanız çıkarın bu sistem hiçbir zaman değişmez. Herkes bildiğini okuyor. Bu konuda Ziraat Odası Bu konuyla hiç ilgilenmiyor. Geliyor köyde bir kere seminer verip gidiyor. Verilen ilaçlar hastalığı kökünden çözmüyor. Bizler bu doğal yolla bu hastalığı önlemeye çalışıyoruz" diye konuştu.

"ÇİFTÇİNİN ELİNDE KALAN ANCAK MASRAFLARI"

Başka bir işçi ise şunları söyledi:

"Memlekette pandemiden sonra her şeyin fiyatı iki misli üç misli artı. Bizler aldığımız hiçbir şeyden fayda görmüyoruz. Sattığımızdan hiçbir fayda görmüyoruz. Birçok para var ama hiç değeri yok. Onun için biz kimin kapısını çalalım, bu konuda kime dert anlatalım? Bunu hükümet de biliyor muhalefet de biliyor. Hepsi bu konuyu dillendiriyor fakat bize yansıyan bir şey yok. Hayat koşullarından dolayı bu aldığımız para bize az geliyor. Bugün 58 tane köy olan bir yerde, bir pazara gittiğimiz zaman 700- 800 lirası mutfaktaki ana malzemeye gidiyor. Bunun dışında et, süt, peynir dediğimizde daha bunun üzerine para ilave etmeniz gerekir. E bugün bir süt ürünleri almaya kalksan bin 500 liraya kazandığımızın en az 1000 lirasını veririz. Biz buralarda bu tarlaları öküzle sürüyoruz. Örnek söylüyorum 3 gün çalıştığımızda, bir gününü öküze yedirmek zorundasın kazancının. Bunun samanıydı yemiydi... İnanın ilaçlama yapmasak bu ağaçları ayakta tutma şansımız yok. Bunun gübre cabası. Bu tarlada her sene 3 tane 5 tane ağaç gidiyor hastalıktan. Bunun tedavisi de yok bir türlü bulunamadı. Kestane dünyaya Ege bölgesi'nden gidiyor diyebiliriz fakat işlemesi Bursa'da oluyor, Nazilli'de işleme sahası yok. Bu kestanenin dikeni bize şekeri Bursa'ya. Diğer karlı da aracıya, çiftçinin elinde kalan da ancak masrafları."