İklim Adaleti Koalisyonu, Hatay/ Samandağ'da yürütmeyi durdurma kararına rağmen yaşam alanına kurulu beton santralinin çalışmaya devam etmesine tepki göstererek açıklama yayımladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğü, Samandağ'da yaşam alanına kurulu beton santralinin çalışmasının durdurulmasına ilişkin mahkeme kararına rağmen çalışma izni verdi. Karara yönelik açıklama yapan İklim Adaleti Koalisyonu, santral kaldırılıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceklerini kaydetti.
Açıklamada “Mahkeme kararına karşı hile yapanlar bilsinler ki, Türkiye'nin her yerinde ekolojik yıkıma karşı mücadele yürüten bizler Samandağ halkı ile birlikte beton santralinin kapatılması davasının takipçisi olacağız” denildi.
“SAMANDAĞ’IN ORTASINDAKİ BETON SANTRALİ YARGI KARARINA RAĞMEN, DOĞAYA, İNSANA, HAYATA İNAT TEKRAR ÇALIŞMAYA BAŞLADI!”
Beton santraline karşı uzun süren mücadele veren ekolojistler ve mahalle halkı, konuyu yargıya taşıdı. Hatay 3. İdare Mahkemesi' ne, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğü tarafından verilen "ÇED gerekli değildir" kararının yürütmesini durdurdu. Mahkeme, beton santralinin ilkokula 275 metre, konutlara 100 metre, tarım alanlarına 40 metre yakınlıkta olduğunu belirleyerek, yer seçiminin yanlış olduğunu söyledi.
Karara istinaden beton santralinin çalışması durdurulmuştu.
Ancak, Beton Santrali sahiplerinin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğüne başvuru yaparak, santralin kapasitesini azaltacağını belirttiği ve tekrar çalışma izni istediği, bu başvuru sonucunda Müdürlüğün "tekrar ÇED gerekli değildir" diyerek santrale çalışma izni verdiği ifade edildi.
Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan İklim Adaleti Koalisyonu, santralin sebep olduğu çevre katliamın kapasite azaltımı ile önlenemeyeceğini, müdürlüğün kararının insan sağlığı ve endemik bitkilerin yaşam alanını hiçe saydığını belirtti.
Açıklamada, “Samandağ; insanı, doğası, konumu, tarihi ile ülkemizin en özel, en kendine has yerlerinden biridir. İçinde yaşayanların haklı olarak kendilerini şanslı saydıkları özel bir “habitat”. Son yıllarda üst üste yaşananlar ise bir kâbus gibi çöktü Samandağlıların üzerine. Önce deprem, yıkım, kayıplar, ilgisizlik, geç kalmalar, ayrımcılık şoku yaşandı. Ardından hoyratça yapılan moloz kaldırmalar ve nadir sulak alanlara dökmeler, “acele kamulaştırma” adı altında özel mülklere el koymalar geldi. Samandağ'ın orta yerine toz, gürültü ve zehir saçan bir beton santralinin kurulması ise, bütün bu yaşanan acılara adeta “tüy dikti”.
Gürkal İnşaat'a ait beton santrali gece gündüz çalışmakta, etrafa yaydığı toz büyük partiküller halinde hayatın üzerine yağmakta, canlı ne varsa üzerini örtmekte idi. Yaşlısıyla, genciyle, çocukları ile insanlar nefes almakta zorlanmakta, solunum yolu hastalıkları artmakta idi. Tarım ürünleri ile ünlü Samandağ'da bitkilerin üzerini kalın toz tabakası kaplamakta, fotosentez yapmaları neredeyse imkânsız hale gelmekte idi. İşletmenin sıvı atıkları ise arıtmasız olarak Asi Nehrine akıtılarak, ayrı bir kirliliğe neden olmakta idi.
Söz konusu beton santraline karşı uzun süren bir mücadele süreci yaşandı. Hukuk yoluna başvurmak ta bu sürecin bir parçası idi. Nihayet sonuç alındı ve Hatay 3. İdare Mahkemesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğü tarafından verilen “ÇED gerekli değildir” kararının yürütmesini durdurdu. Mahkeme kararına temel oluşturan bilirkişi raporu halkın şikâyetlerinin ne kadar haklı olduğunu kabul ediyor, beton santralinin ilkokula 275 metre, konutlara 100 metre, tarım alanlarına 40 metre yakınlıkta olduğunu belirleyerek, yer seçiminin yanlış olduğunu söylüyordu.
Evet, mücadele kazanılmış, sonuç hukuk yoluyla alınmış, Samandağlıların başına bela olan beton santralinin çalışması durdurulmuştu. Ama durun, daha bitmedi. Hani, “Osmanlı'da oyun bitmez” derler ya, işte tam da öyle oldu. İşletme sahipleri devlete (siz “sisteme” diye okuyabilirsiniz), yani Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hatay İl Müdürlüğüne müracaat ederek, kapasiteyi azaltacaklarını söylediler ve tekrar çalışma izni istediler. Müdürlük yetkilileri isteği kabul ederek, tekrar ÇED gerekli değildir, kararı verdi ve Samandağ'ın orta yerindeki beton santrali tekrar çalışmaya, yani çevresine ölüm saçmaya başladı.
Hukukun üstün olduğu günde beş vakit söylenen ülkemizde, Hatay 3. İdare Mahkemesinin durdurma kararına ne oldu? Mahkeme kararının herhangi bir yerinde işletme kapasitesinin miktarından bahis var mıydı ki, miktar düşürülünce çalışma mümkün olabilsin? İşte, “sistemik çürüme” denilen olgu tam da bu yaşanandır. İnsan sağlığı imiş, endemik bitkiler imiş, yaşamın devamı imiş, sistemin hiç umurunda değildir. Sistem; patronların, el üstünde tutulan, bir çırpıda vergi borçları silinen, her derde deva görülen işverenlerin çıkarları üzerine kurulmuştur. Herhangi bir yargı kararı engel çıkarmaya kalkarsa, küçük bir çalım ile aşılır.
Anayasasında “herkesin sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı vardır” yazan bu ülkede Samandağlıların haklı mücadelesi devam ediyor. O beton santrali, Samandağ'ın orta yerinden kaldırılıncaya kadar da sürecektir. Mahkeme kararına karşı hile yapanlar bilsinler ki, Türkiye'nin her yerinde ekolojik yıkıma karşı mücadele yürüten bizler Samandağ halkı ile birlikte beton santralinin kapatılması davasının takipçisi olacağız.” ifadeleri yer aldı.
Foto-Haber: Nezahat Fırıncıoğulları