(İZMİR)- 2023-2024 Eğitim Öğretim yılının son ermesinin ardından Eğitim İş İzmir Şubeleri üyesi öğretmenler, İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde öğretmenlik meslek kanunu taslağını ve yeni müfredatı protesto etti. Öğretmenler, İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü kapısına Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in isminin yazılı olduğu "Tasdikname" başlıklı pankart astı.
Eğitim İş İzmir Şubeleri üyesi öğretmenler, 2023-2024 Eğitim Öğretim yılının son ermesinin ardından İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü binası önünde üzerinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in isminin yazılı olduğu "Tasdikname" başlıklı pankart açarak basın açıklamasında bulundu. Açılan pankartta "Göreve geldiği günden beri, liyakatsız atama ve görevlendirmeleri, laik ve bilimsel eğitime aykırı uygulamaları, cemaat ve tarikatları eğitim sistemine dahil etmesi, eğitimde yarattığı eşitsizlik ortamı, içerisinde Cumhuriyet'in, Atatürk'ün olmadığı bilimin yok sayıldığı çağdışı müfredat dayatması ve mesleği itibarsızlaştıran Öğretmenlik Meslek Kanunu nedeniyle, Bakanlık görevini yapmak için yetersiz olduğundan dolayı Yusuf Tekin'e bu tasdikname verilmiştir" ifadelerine yer verildi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e istifa çağrısı yapılan eylemde öğretmenler, "Sözde ÖMK geri çekilsin", "Laik, bilimsel, demokratik eğitim", "Bakan şaşırma, sabrımızı taşırma", "Çağdışı müfredat istemiyoruz" sloganları atarak Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağına ve yeni müfredata tepki gösterdi. Eğitim İş 3 Nolu Şube Başkanı Barış Düdü tarafından okunan basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:
"Eğitim sistemimizi yıllardır sistematik olarak gericileştiren, piyasacılaştıran, niteliksizleştiren iktidar, yakın zamanda 'milli'sini yok ettiği milli eğitim sistemimizde bu kez 'eğitimi' de parçalamaya başlamıştır. Bunu da arka arkaya ortaya koyduğu iki taslakla, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli isimli müfredat taslağı ve daha önce Anayasa Mahkemesi’nden dönen Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ile yapmaya çalışmaktadır. Bu taslaklar, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşma, Atatürk ve Cumhuriyeti yok sayma, öğretmenin diplomasını geçersiz kılma ve öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırma gibi tehlikeli adımları temsil ediyor. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli başlığı altında dayatılmaya çalışılan program, Bakan Tekin’in de itiraf ettiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hayalini gerçekleştirmek için hazırlanmıştır. Ancak 'Cumhuriyet sizden 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller ister' diyen Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde hem de 100'üncü kuruluş yılında Milli Eğitim programı olarak kabul edilemez. Kabul etmiyoruz. Sayın Tekin’e buradan sesleniyorum; Milli Eğitim Bakanlığı, bir parti başkanının seçimlerde taahhüt ettiği ideallerini gerçekleştirme yeri değil. Oturduğunuz o koltuk Cumhuriyet’le hesaplaşma yeri değil. İçinde Atatürk’ün, Cumhuriyet’in, yurttaşlığın olmadığı, bilimdışı, çağdışı müfredatı; öğretmeni yok sayan, diplomasını geçersiz kılan meslek kanunu kabul etmiyoruz.
"Kanunu taslağı öğretmenlik mesleğini yok sayıyor"
Bu müfredat, bizlerin ve ilerici kamuoyunun itirazlarına rağmen eğitimin bel kemiğine yerleştirilmiştir. Dini derslerin artış gösterdiği, bilimsel derslerin geriletildiği, ülke tarihinin çarpıtılarak anlatıldığı, konu ve anlam sıralaması bile yanlış şekilde yapılan bu müfredat, bilimsellikten daha da uzak bir eğitimin başlangıç düğmesi olmuştur. İktidarın sorgulamayan nesiller yaratma gayreti bu müfredatta vücut bulmuştur. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri olan laiklik, eğitim sistemimizin de temel taşıdır. Eğitimimiz, Atatürk ilke ve devrimleri çerçevesinde her türlü dogmadan ve ideolojiden uzak, bilimsel gerçeklere dayalı olmalıdır. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" isimli taslak ise laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşarak, belli bir ideolojinin dayatılmasına zemin hazırlamaktadır. Bu taslak, eğitim sistemimizi geriletecek bir adımdır. Öğrencilerimizi ezberci ve dogmatik bir eğitim sistemine mahkum edecek ve onları 21. yüzyılın bilgi ve becerilerine sahip bireyler olmaktan alıkoyacak bir adımdır. Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı ise adeta öğretmenlik mesleğini yok sayıyor, öğretmenin diplomasını geçersiz kılıyor.
"Öğretmenin adı var, fikri yok, değeri yok!"
ÖMK yani öğretmene mobbing kanunu... Öğretmenin adı var, fikri yok, değeri yok. Diploması geçersiz kılınmak istenen tek meslek öğretmenlik. Üniversite mezuniyeti, uzmanlık belgesi olan diploması artık yok hükmünde. Öğretmenleri, unvanlarla kategorize etmeye, eğitim barışını bozmaya devam. Sınav yok ama Milli Eğitim Akademisi var. Muğlak ifadelerle idareye disiplin hükümleri üzerinden yetkiler var. Özel okul öğretmenlerinin talepleri yok. İktidar kendisini devletin sahibi yerine koyuyor. 'Devlete alınacak memura, görevde kalmasına, yükselmesine ben karar veririm' diyor. Bu girişim AKP’nin kendi memurunu seçme yöntemidir. Anayasayı yok saymadır. Kamuda personel alımında, Anayasaya aykırı köklü bir değişikliktir. Yakın zamanda tüm bakanlıklarda bu uygulamalara başlamak niyetinde oldukları nettir.
"Siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir"
Tekrar vurguluyoruz, siyasi iktidarlar devletin sahibi değildir. Atatürk'ün kurduğu ve Cumhuriyet'in temel taşı olan laik ve bilimsel eğitim sistemi, bu taslaklar ile yok edilmek isteniyor. Öğretmenlik mesleği ise itibarsızlaştırılarak, eğitimdeki nitelik düşürülmeye çalışılıyor. Bu taslaklar, sadece eğitimi değil, tüm toplumu olumsuz etkileyecek ve Türkiye'nin geleceğini tehlikeye atacak adımlardır. Bu taslaklara karşı sessiz kalmamalıyız. Laiklik ve bilimsel eğitimden taviz vermeden, Atatürk ve Cumhuriyet'i savunarak, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını korumak için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Sesimizi yükseltelim, bu gerici adımları durduralım. Eğitimde laiklik, bilimsellik ve öğretmenlik onuru için hep birlikte mücadeleye... Atatürk'ün izinden yürümeye, Cumhuriyet değerlerini korumaya devam edelim."
Basın açıklamasının ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in isminin yazılı olduğu "Tasdikname" başlıklı pankartı İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü kapısına asıldı.