GRUP KİBELE, YENİ ALBÜMÜ "KOÇER'İ" ANKARALILARLA BULUŞTURDU: “MÜZİK BİRLEŞTİRİCİ. HER ŞEY BOZULUR AMA MÜZİK HERKESİ YİNE BİR ARAYA GETİRİR. DÜŞMANLIKLARI YOK EDER; HALKLARI, DÜŞÜNCELERİ YAN YANA GETİRİR”  

Ankara sahnelerinde 22 yıldır dinleyicileriyle buluşan Grup Kibele, 11 yıl aranın ardından ikinci albümü "Koçer'i" dün akşam verdikleri konserle duyurdu. Kibele'nin solisti Rezzan Bilgin, “Kibele'yi Anadolu'nun bereketini türkülerde arayan onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak tanıtabiliriz. Bir Ankara grubuyuz... Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir” dedi. Solist Mert Kılıç ise “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey… Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu.

Haber: DİLAN KUTLU/ Kamera: EYLEM LADİN DEĞER

Ankara sahnelerinde 22 yıldır dinleyicileriyle buluşan Grup Kibele, 11 yıl aranın ardından ikinci albümü "Koçer'i" dün akşam verdikleri konserle duyurdu. Kibele'nin solisti Rezzan Bilgin, “Kibele'yi Anadolu'nun bereketini türkülerde arayan onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak tanıtabiliriz. Bir Ankara grubuyuz... Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir” dedi. Solist Mert Kılıç ise “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey… Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu.

2000'li yılların başında kurulan Grup Kibele, çıkardığı "Koçer" isimli albümü; dün akşam Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde verdikleri tanıtım konseri ile duyurdu. 11 parçalık albümde grubun bir de derlemesi bulunuyor. 

SOLİST REZZAN BİLGİN: "TARZIMIZ, HALK TÜRKÜLERİNİN DERİNLİĞİNİ BOZMADAN DİNLETEBİLMEK"

Grup Kibele'nin solisti Rezzan Bilgin, konser öncesi ANKA Haber Ajansı'na konuştu: 

“Grup Kibele, 2000’li yılların başında kurulmuş bir grup. 2009’da ‘Bereket’ adıyla ilk albümümüzü yapmıştık. İkinci albümü de geçtiğimiz 24 Kasım’da çıkarmış olduk. Albümümüzün adı da Koçer. Kibele, aslında biraz Kibele’ye benzeyen… Anadolu'nun, Mezopotamya’nın bereketini türkülerde arayan ve onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak kendimizi tanımlayabiliriz. Bir Ankara grubuyuz. Yıllardır Ankara'da müzik yapıyoruz ve Ankara'da tanınıyoruz o yüzden de... Bu ikinci albümü pandemi döneminde yapmaya verdik, aslında yoktu böyle bir düşüncemiz. Pandemi herkese çok zarar verdi. Grup Kibele'ye şöyle bir yarar getirdi. Yeni bir albüm yapmış olduk. Bugün de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde o albümün tanıtımını yapacağız. O şarkıları söyleyeceğiz. Onun yanında farklı şarkılar, türküler söyleyeceğiz. Grubumuzda; farklı dillerde türküler, şarkılar söyleniyor, deyişler söyleniyor.

İkinci albümümüzde bir Zazaca ve bir deyiş, kendi bestemiz olan iki tane şarkı yaptık. Halk türkülerini, hangi dilden olursa olsun; içeriğini bozmadan, içindeki o derinliği bozmadan, ama kendi yorumumuzla herkese dinletebilmek. Bir Kürtçe şarkıyı, Kürtçe bilmeyen bir insana gerçekten onun kulağına hoş gitsin değil, ama kendi tarzımızda ona beğendirebilme gibi bir görevimiz var diye düşünüyorum.

22 sene çok uzun bir süre… Burada öğrencilik yapıp, mezun olup; farklı şehirlere gidip, farklı işler yapıp, yurt dışına gidip gelen insanlar oluyor. İstanbul’dan, İzmir’den, Antalya’dan, Diyarbakır’dan izleyicimiz, dinleyicimiz hala gelip bizi dinleyebiliyorlar. Ama bir türlü ulusallaşamadık, biz. Bu da sürekli Ankara’da oluşumuz, hepimizin Ankara’da yerleşik işlerinin oluşu, müziği bir başka iş olarak düşünmüyoruz, sevdiğimiz bir iş olarak yaptığımız için… Grubumuzun çoğunun ikinci bir işi var. Ama (geçimini) yalnızca müzikten sağlayan arkadaşlarımız da var. Bizim dışımızda farklı gruplara gidip çalabiliyorlar…”

SOLİST MERT KILIÇ: "MÜZİK BU TOPRAKLARDA BİRLEŞTİRİCİ"

Kibele'nin solistlerinden Mert Kılıç ise şöyle konuştu:

“Biz müziği, yaptığımız işi çok sektör içinde, piyasa ile entegre bir şey olarak tanımlamıyoruz. Biz bunu doğal bir refleks olarak yapıyoruz. Bizim söylemeye ihtiyacımız var. Nasıl ki insanların dinlemeye, belli şeyleri işitmeye olduğu gibi bizim de söylemeye ihtiyacımız var. Bunu yaparken keyif de alıyoruz. Her bir eseri okurken, söylerken, seslendirirken, çalarken; biz aynı duyguyu hissediyoruz. Anadolulu olma, buralı olmanın duygusunu hissediyoruz. Kendimizi buradan, Türkiye koşullarından daha farklı bir noktada tanımlayamıyoruz.

Bu işi böyle uzun süre sürdürmek de gerçekten, bir tarafı ile zorlukları da olan bir şey. Değişen birçok şeye biz direnmeye çalışıyoruz. Çünkü toplumsal anlamda yaşadığımız yozlaşma, müziğin içinde de var. Piyasa koşullarında da biz bu yozlaşmayı yaşıyoruz, buna direnmeye çalışıyoruz, müzik yaparken. Aynı zamanda bunu profesyonel olarak yapıyoruz. Bunun bir ekonomisinin de olması gerekiyor. Bu işleri sürdürmek için bu koşullar da bizi zorluyor.”

Rezzan Koçer ise sözlerini şöyle sürdürdü:

“(Albüme) Şu anda fiziki olarak da isteyen dostlara, Kalan Müzik’ten ulaşabilirler. Hep, var olmaya yine çalışacağız Ankara’da yaşadığımız sürece. Türkülerimizi, deyişlerimizi… Bu toprakların, kadim toprakların ezgilerini söylemeye devam edeceğiz. Ve dinlettirmeye de devam edeceğiz. Bizim de görevimiz biraz da dinlettirmek. İnsanların bizi dinleyip, hakikaten içlerinde güzel duygularla, düşüncelerle bizden ayrılmalarını sağlamak.

Biz aynı zamanda sokaklarda da varız. Ankara’daki tüm sendikaların, anmaların, sokak gösterilerinin, mitinglerin de en başta gideniyiz. Emekçileri, işçi dostları hiçbir zaman yalnız bırakmadık alanlarda. Hep oralarda da var olmaya çalıştık. Çünkü bizi besleyen yer yine alanlar. Yani o alanlar bizi beslediği kadar, çünkü bunun sosyal, kültürel ve siyasal da bir tarafı var; onlar bizi beslediğinde biz de güç alıyoruz alanlardan, insanlardan…”

Mert Kılıç ayrıca şunları söyledi:

“Toplum yerinde duran, yerinde sayan bir organizasyon değil, organik. Toplum ile beraber dinleyicilerimiz de değişiyor. İnsanlar da değişiyor. Bilerek geliyorlar neticede. Bizim ne yaptığımızı bildikleri için geliyorlar, bizi dinlemeye geliyorlar. Biz piyasa koşullarının dayattığı üretim biçimlerini çok benimsemediğimiz için özgün bir üretimimiz olduğunu, özgün bir repertuvarımız olduğunu düşünüyoruz. Bunu bilerek geliyor insanlar.”

REZAN KOÇER: “HER SİYASAL DÜŞÜNCEDEN İNSAN, GELİP BİZİ DİNLEYEBİLİYOR”

Rezan Koçer, “Her siyasal düşünceden insan, gelip bizi dinleyebiliyor. Bunu da fark ediyoruz. Bu çok enteresan. Dini duyguları çok farklı insanlar da…” dedi. Kılıç, “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey. Lazın da Çerkez’in de Alevinin de Sünni’nin de herkesin bir alın teri var, bir değer bırakmış. Biz bunların hepsini aynı şeklide kıymetli gördüğümüz için bu belki de yaptığımız müziğe de yansıyor. Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu. Koçer de “Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir. Herkesin acısı ortak. Bu topraklar bir sürü acıyı ortak yaşamış” ifadelerini kullandı.

ARANJÖR TARİKÇİ: "ÖZGÜN BİR ÇALIŞMA"

Albümün aranjörü Prof. Dr. Abdurrahman Tarikçi ise "Kibele'nin ikinci albümü bu çeşitli tarzları birleştiren, çeşitli formları birbirine yakıştıran, farklı farklı kimselerin söylediği ama çoğunlukla grup elemanlarının çaldığı bir albüm oldu. O açıdan kendilerine benzeyen bir şey, özgün bir çalışma. Zaten eskiden beri kendi tavrı olan bir grup. O tavrı korudukları bir albüm olduğunu düşünüyoruz" dedi.