Yerel

Hatay’da Kadınlar Alanlardan Haykırdı:Haklarımızdan Ve Hayatlarımızdan Vazgeçmiyoruz

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında, tüm dünyada ve ülkemizin farklı illerinde kadınlar sokaklardaydı.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında, tüm dünyada ve ülkemizin farklı illerinde kadınlar sokaklardaydı.
Hatay’da kadınlar üç farklı ilçede bir araya gelerek şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe, savaşa, kadın düşmanı politikalara, deprem sonrası yaşanan ihlallere deprem suçlarına karşı alanlardaydı.
Samandağ, Defne ve İskenderun’ da bir araya gelen kadınlar “Yaşasın Kadın Dayanışması”, “İsyandayız, Öfkeliyiz”, "Kadın Yaşam Özgürlük, Jin, Jiyan, Azadi, Mara Haya Hürriya", "Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet" “"Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz", "Sokakları da, Meydanları da Terk etmiyoruz" sloganlarıyla yürüyerek basın açıklaması gerçekleştirdi.
SAMANDAĞ: ÖFKELİYİZ, İSYANDAYIZ
Samandağ’da Kadın Platformunun çağrısıyla eski PTT Önünde bir araya gelen kadınlar, sloganlar, zılgıtlarla Abdullah Cömert alanına kadar yürüdü.
Yürüyüş boyunca haklarından, yaşamlarından vazgeçmeyeceklerini haykıran kadınlar, çocuk ve kadın cinayetlerine dikkat çekti. Samandağ Kadın Platformu adına basın açıklamasını Çağla Cemali okudu.
Yürüyüş sonunda basın açıklaması yapılırken kesilen elektriklere rağmen eylemlerine devam eden kadınlar alkış ve zılgıtlarla, cep telefonu ışıklarıyla deprem sonrası hala yaşanan olumsuzluklara da tepki gösterdiler. Karanlığa rağmen süren eylem sonunda kadınlar telefon ışıklarıyla halay çekerek eylemlerini bitirdi.  Kadın Platformu adına Çağla Cemali’nin okuduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Kadın Cinayetlerine, Yoksulluğa, Deprem Suçlarına, Kayyumlara Karşı MÜCADELEYE KATIL! Günde en az 3 kadının öldürüldüğü bir düzende yaşıyoruz. Bu toprakların belki her yerinde bir çocuk istismar ediliyor ve bunu bilen herkes bu iğrençliğe sessiz kalıyor. Hayvanların küreklerle dövülerek, zehirlenerek öldürüldüğü, canlı canlı gömüldüğü bir düzende yaşıyoruz. Edirnekapı surlarında Semih Çelik tarafından vahşice katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil ile sarsıldık. Kaybolmasının ardından 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Rojin'in haberleriyle bir kere daha öfkelendik. Her günümüz, her saatimiz öfkelenerek, öfkemiz katmerlenerek geçiyor. Artan şiddet haberleri, önlenmeyen cinayetler, gizlenen cinsel istismar vakaları, cezalandırılmayan failler, katledilen hayvanlar, derinleşen ekonomik kriz, yoğunlaşan mobbing, kayyumlarla gasp edilen belediyeler, katmerlenen çifte emek sömürüsü, teşvik edilen aile politikaları ve toplumsal cinsiyet rolleri... Kadınların her gün öldürüldüğü, katledildiği, her gün şiddete karşı mücadele verdiği bu düzende Sağlık Bakanlığı çıkıp kamu spotlarıyla, annenin bebeği ile kurduğu bağı ajite ederek vajinal doğum ve sezaryen doğum kıyaslaması yapmaktadır. Erkek egemenlik ve kadına yönelik şiddet; polisiyle, medyasıyla, yargısıyla, çeteleriyle sürekli olarak teşvik edilmektedir. içinizde bunlar sanki Türkiye'nin başka illerinde yaşanıyor gibi düşünenler olabilir. Geçtiğimiz günlerde Antakya otogarında bir kadın boşanmak istediği kocası tarafından silahla vurularak öldürüldü. Samandağ'da yaşanan diğer olayda ise yurtdışından gelen bir araştırmacıya tecavüz edildi. Fail tutuklandı, ve bizler bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Konteyner kentlerde şiddet vakalarının arttığına dair her gün yeni istatistikler yayınlanmaktadır. Ekonomik krizin etkileri ise her gün artmaktadır. Yoksulluğun ve yoksunluğun arttığı hepimizce bilinmektedir. Geçtiğimiz günlerde hurda toplayarak geçinmek zorunda olan bir kadının 5 çocuğu yanarak hayatını kaybetmiştir. Ne çocuklar ne de kadınların yaşamlarına dair koruma politikaları uygulanmaktadır. Saray'ın dakikada harcadığı miktar iki asgari ücret iken depremzedelere ev yapamayacağını iddia eden bir yapı var karşımızda. Rezerv yasasına razı olun deyip bizleri 21 m2 konteynerlara hapseden, yaklaşık iki sene geçmesine rağmen bir adım atmayan, rezerv yasası ile gasp ederek aldığı yerlere yapılan evlere su, elektrik bile çekmeden teslim eden bir devlet var. 2025 merkezi bütçe planlamasında deprem bölgelerine ayrılan bütçe 584 milyar tl iken; sermaye faiz giderlerine ve dolaylı ödemelere vs. ayrılan bütçe 3 trilyonun üzerinde bütçe ayıran bir devlet. Yani rağma ve ranta dayalı sistemin koruyucu olan depremzedeye, kadına, halka açlığı ve ölümü reva gören.. İşçiler asgari ücret talepleri için sokaktadır. Kadınlar, öğrenciler özgür bir yaşam için sokaktadır! 
Artık taraflar çok net. Bir tarafta yaşayan, nefes alan her bir canlıya, doğaya düşman olanlar, katliamdan kandan beslenenler, diğer tarafta bizler. Yaşamı var edenler. Emeğiyle var olanlar. Öfkesiyle var olanlar... Evet öfkeliyiz! Manisa'da sokak ortasında eski eşi tarafından dövülen bu şiddete sessiz kalan insanlara öfkeliyiz. Sonrasında o erkeği tahliye eden bu yargıya, devlete karşı öfkeliyiz. Evet öfkeliyiz! Semih Çelik'in, İkbal'i vahşice katletmesinden sonra psikolojik sorunları vardı diye katliamı normalleştiren medyaya öfkeliyiz. Evet öfkeliyiz! Narin'i katledenlere öfkeliyiz. Evet öfkeliyiz! "Devlet öldür dedi ben de öldürdüm" diyen adamı serbest bırakan bu düzene öfkeliyiz. Evet öfkeliyiz! Kadın cinayetleri her gün artarken bir gecede İstanbul Sözleşmesi'ni feshedenlere öfkeliyiz. 
Evet öfkeliyiz! Taciz failini cezalandırdığımız için bize uzaklaştırma veren üniversite yönetimine, ihmaller sonucu hayatını kaybeden arkadaşlarımıza, geleceksizlik ile çaresiz kalan ve intihara sürüklenen tüm gençler adına öfkeliyiz! Evet öfkeliyiz! Hurda toplayarak geçinmek zorunda olan kadının, 5 çocuğunun yanarak hayatını kaybetmesine sebep olan bu sisteme öfkeliyiz! Evet öfkeliyiz! Bizleri enkazda bırakan, çadır satan, rezerv yasası ve el koymalarla yaşamımızı gasp eden bu sisteme öfkeliyiz! Evlerimizde, iş yerlerimizde haberlere bakıp yalnız öfkelenmenin zamanı değil. Yalnız değiliz. Biz milyonlar aynı şeyi yaşıyor, aynı şeyi hissediyoruz. O zaman bu çürümüş, kokuşmuş düzeni yan yana gelerek değiştirebiliriz. Bu düzen bize beklediğimiz adaleti vermeyecek. İstediğimiz adalet yalnızca bizim ellerimizle gelecek. Zaman, hesap sorma vaktidir. Geceleri özgürce dolaştığımız sokakları bizler kendi adaletimizle sağlayacağız. Gündüzden bir avuç ateş çalıp geceleri ateşe verdiğimiz zaman istediğimiz adalet gelecek. Eğer bir araya gelmezsek, eğer birbirimizle temas etmezsek her gün daha çok arkadaşımız, komşumuz, aynı sokaklarda yürüdüğümüz, aynı havayı solduğumuz, aynı sorunlardan muzdarip olan kadınlar, çocuklar ölecek. Çünkü bu düzen kanla besleniyor. Bu düzen şiddeti her gün yeniden örgütlüyor. Bu düzen katillerin sokakta gezmesine izin veriyor. Evet hesap sorma vakti. Kadınları katledenlerden, Narinleri öldürenlerden, işçileri dövdürenlerden hesap sorma vakti. Depremin faillerinden hesap sorma vaktidir! Mirabel kardeşlerin mücadelesini büyütelim. Filistin'de direnenlerden aldığımız güçle mücadeleyi büyütelim. Polonez direnişinden, As Plastik direnişinden, iş yerlerinde, fabrikalarda uğradığı sömürüye karşı mücadele edenlerin direnişinden aldığımız güçle mücadeleyi büyütelim. Sen, Ben, Biz, Birbirimizin Çaresiyiz! Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz! Yaşasın Kadın Dayanışması! 
DEFNE: HER YER SUÇ MAHALLİ
Defne’ de Kadınlar Birlikte Güçlü’ nün çağrısıyla 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında kadınlar bir araya geldi.   
"Her yer suç mahalli erkek devlet şiddetine karşı isyandayız" diyerek, Yaman otel önünde bir araya gelen kadınlar Sevgi parkına kadar yürüyerek burada basın açıklaması yaptı.
Açıklamada, “ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz” ifadelerine yer verildi.
İSKENDERUN: DİRENİŞİ ÖRGÜTLÜYORUZ, ÖZGÜRLÜĞE YÜRÜYORUZ
İskenderun Kadın Platformu’nun çağrısıyla Sağlıklı Yaşam Parkında bir araya gelen kadınlar "Direnişi örgütlüyoruz, Özgürlüğe yürüyoruz" pankartı arkasında Anıt’ a kadar yürüdü. CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara’nın da katıldığı eylemde "Eşitlik ve özgürlük mücadelemizden vazgeçmiyoruz!", “Yaşasın kadın dayanışması”, “katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Jin Jiyan azadi”, “Güvenli mahalleler istiyoruz”, “Kadınlar yürüyor mücadele büyüyor” sloganları atan kadınlar, Hatay'da öldürülen Nazlıcan Karakoyun, Selma Abacı, Manal Kıyılı’yı anarak tüm kadınlar için ses çıkardı. 
İskenderun Kadın Platformu adına basın açıklamasını Zeynep Gürler Yıldızlı okudu.  Basın açıklamasında artan kadın cinayetlerine cezasızlık politikalarına dikkat çekildi. Özellikle deprem bölgesindeki kadınların güvenli yaşam alanlarının hala oluşturulmadığını ifade eden Yıldızlı, “Depremin ikinci yılında hala güvenli yaşam alanları oluşturulamadı. Birçok konteyner kentte kadınlar uğradığı şiddet için yasal yollara erişemiyor. Sokaklar karanlık ve güvensiz. Derinleşen kadın yoksulluğu deprem nedeniyle katlanarak artıyor. Kadınlar karanlığa, yoksulluğa, eğitimsizliğe teslim edilmeye çalışılıyor” dedi.
Şiddete inat kadınların mücadelede ortaklaştığını ifade eden Yıldızlı, “Şiddetsiz yeni bir yaşam inşası için buradayız” dedi.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı