HOPA HALKEVLERİ, YOKSULLUK VE HAYAT PAHALILIĞINI PROTESTO ETTİ: "BUGÜN YOKSULLAŞIYORSAK BU ZAMLAR BELİMİZİ BÜKÜYORSA 'BEN EKONOMİSTİM' DİYEN TEK ADAM DİKTATÖRÜDÜR BUNUN SORUMLUSU"

Hopa Halkevleri üyeleri Hopa Parkı’nda bir araya gelerek yoksulluk ve hayat pahalılığını protesto etti. Halkevleri Doğu Karadeniz Temsilcisi Dursun Ali Koyuncu, “Bugün yoksulsak, bu ülkenin ekonomik politikasını uygulayanların yüzündendir. Bugün yoksullaşıyorsak ve bu zamlar belimizi büküyorsa 'ben ekonomistim' ve ben 'her şeyi ben bilirim' diyen tek adam diktatörüdür sorumlusu” dedi.

UĞUR İSTANBULLU

Hopa Halkevleri üyeleri Hopa Parkı’nda bir araya gelerek yoksulluk ve hayat pahalılığını protesto etti. Halkevleri Doğu Karadeniz Temsilcisi Dursun Ali Koyuncu, “Bugün yoksulsak, bu ülkenin ekonomik politikasını uygulayanların yüzündendir. Bugün yoksullaşıyorsak ve bu zamlar belimizi büküyorsa 'ben ekonomistim' ve ben 'her şeyi ben bilirim' diyen tek adam diktatörüdür sorumlusu” dedi.

Hopa Halkevleri üyeleri, yoksulluğa ve hayat pahalılığına karşı Hopa Parkı’nda bir araya gelerek Hopa Meydanına yürüdü.

“BU BİR EKONOMİK KRİZ DEĞİLDİR”

Halkevleri Doğu Karadeniz Temsilcisi Dursun Ali Koyuncu, dün Hopa Meydanı'nda şunları söyledi:

“Bu süreç bildiğimiz anlamıyla bir ekonomik kriz değildir. Toplumun geniş tabanı yoksullaşırken, zenginler karlarına kar katıyor. İşçisi, emeklisi, öğrencisi, çiftçisi olarak toplumun geniş kesimleri enflasyon altında eziliyor. Sermaye kesimi ise iktidardan aldığı desteklerle, teşviklerle, vergi aflarıyla emekçinin sırtına binerek zenginleşiyor. Zenginler parasına para katarken, yoksullar fakirleşiyor daha çok fakirleşiyor. Bu bir ekonomik kriz değildir, buna ekonomik kriz diyerek bu işin içinden çıkamayız. Halkın alım gücü büyük oranda eridi. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı resmi rakamlardan farklı. Resmi rakamlar yoksulluğu da gizliyor, açlığı da gizliyor, sefaleti de gizliyor. Açlık sınırı 16 bin TL, yoksulluk sınırı ise 49 bin TL’ye dayandı. Yani 85 milyon nüfusumuzun 51 milyonu açlık sınırında, 32 milyonu yoksulluk sınırında yaşıyor. Hal böyle iken ortada bir ekonomik krizden bahsetmek mümkün değildir. Ekonomik kriz tabiri bu yaşananları anlatmak için yanlış bir ifadedir. Bu bir soygundur ve bu soygun AKP eliyle bilinçli bir şekilde örgütlenmektedir. Yıllardır ben ekonomistim diyen Tayip Erdoğan bu soygunu, bu açlığı bu sefaleti bilerek örgütlemiştir. Bugün yoksulsak, bu ülkenin ekonomik politikasını uygulayanların yüzündendir. Bu gün yoksullaşıyorsak ve bu zamlar belimizi büküyorsa ben ekonomistim ve ben her şeyi ben bilirim diyen tek adam diktatörüdür sorumlusu. 

Bugün AKP’ye destek vermek bu açlığı bu yoksulluğu bu sefaleti desteklemektir. Bugün AKP ile kol kola gezmek ve AKP’ye oy vermek bu açlığı ve sefaleti bu kokuşmuş düzeni savunmak demektir. Bu durum en açık tanımı ile yoksuldan zengine bir servet transferidir. Yoksuldan alıp zengine veriyorlar. Toplumun geniş kesimlerinin durumu her geçen gün kötüleşiyor. Emekli, memur, işçi, öğrenci, küçük esnaf, çiftçi yani toplumun geniş kesimlerinin çalışma koşulları her geçen yıl daha da zorlaşırken aldığı ücretler enflasyon karşısında eriyor. Diğer yanda son açıklanan istatistiklere göre finans ve bankacılık sektörü, ihracat sektörü, sanayi sektörü gibi sermaye kesimleri ise karlarını katlayarak artırıyor. 

Bilindiği üzere 2024 yılı bütçe görüşmeleri TBMM’de başlamış bulunmaktadır. 2024 yılı bütçe teklifi tahmin edildiği üzere bu yılda halkın gündeminden ve temel gereksinimlerinden uzak bir şekilde kabul edilecektir. Bugün hazırlanan bütçe bu halkına daha yoksullaşması için hazırlanıyor. Bu meclis daha çok yoksullaşmak için çalışıyor."