Mücbir Sebep Çığlığı: Hatay Mücbir Bir Yük Altında Mücbir Sebep Çığlığı: Hatay Mücbir Bir Yük Altında

İnsan Hakları Derneği(İHD) İskenderun Şubesi "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü" dolayısıyla basın açıklaması yaptı.
İHD İskenderun Şube Sekreteri Adil Bahtiyar “Huzurlu bir gelecek için şiddetten arınmış barışçıl bir ortamın gerektiği” vurgusuyla yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi. 
“Çocuk Haklarına Dair Sözleşme dünya genelinde en çok ülke tarafından kabul edilen insan hakları belgesi olma özelliğini taşımaya ve sözleşmenin 34. yılında hem ülkemizde hem de dünya genelinde özellikle savaşın tüm şiddetiyle devam ettiği Ortadoğu’da yoğun bir şekilde çocuk hak ihlalleri yaşanmaya devam ediyor. 1989’da 197 ülke tarafından imzalanan sözleşme ile çocuk haklarını tüm dünyada güvence altına almayı hedeflemiştir. Sözleşmeye taraf devletlerin sözleşme maddeleri gereğince kendi iç hukuklarında değişim yapması teşvik edilmiştir 
Birleşmiş Milletler ne yazık ki tüm dünyada barışı koruma misyonunu yerine getiremediği gibi; yakın coğrafyamızda tüm şiddetiyle halen süren savaş ve çatışmalarda binlerce çocuk hayatını kaybetmiş olmasına rağmen halen etkili bir çözüm üretmekten uzaktır.  Ortadoğu coğrafyası başta olmak üzere Afganistan, Suriye, Libya, Irak, Ukrayna, Ermenistan (Karabağ) ve Türkiye coğrafyasında bazen şiddeti azalsa da on yıllardır devam eden savaş ve çatışmalarda çocuklar ölmeye devam etmektedir. 
Türkiye ise, çocuk haklarına öncelik vereceğini taahhüt ederek sözleşmeyi 1990’da imzalamış, 1994’te onaylamış ve 1995 yılında Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe koymuştur. Ancak 1995 yılında Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 17, 29, ve 30. Maddelerine çekince konulması Türkiye’de yaşayan çocuklar arasında etnik köken, toplumsal cinsiyet, din ya da kültüre dayalı ayrımcılığın devam etmesine yol açmıştır. Türkiye, çocuklar hakları bakımından yasalar önünde bile eşitliği sağlayamamış, çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar başta olmak üzere, erken yaşta zorla evlendirilme, ağır iş koşullarında kayıtsız çalıştırılma ve iş cinayetlerine kurban gitme gibi giderek artan hak ihlallerinin önüne bir türlü geçilememiştir. 
Türkiye’de çocuk haklarına yönelik olarak ortaya çıkan karanlık tablo, çocuk haklarının coğrafyamızda sadece kâğıt üzerinde kaldığını göstermektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 12 Kasım 1984 tarihli 39/41 sayılı kararına konu olan “Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri” sinin 1. Maddesi “Gezegenimizde yaşayan halkların kutsal barış hakları bulunduğunu ilan eder” şeklindedir. Çocuklarımız için mutlu ve huzurlu bir gelecek kurmanın ilk ve önemli adımı şiddetin her türlüsünden arınmış barışçıl bir ortamın yaratılmasıdır. Barışa en çok çocuklar ihtiyaç duymaktadır.  
Önerilerimiz; 
-    Çocuk Hakları Sözleşmenin çekince konulan maddelerine de derhal taraf olunmalı iç hukukta her çocuk için erişilebilir düzenlemeler yapılmalıdır. 
-    Çocuklara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için Çocuk Hakları ve İnsan Hakları örgütlerinin katılımıyla “Çocuğa Karşı Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı” hazırlanmalıdır. 
-    Çocuk Cezaevleri kapatılmalı ve Kanunla Muhalefete Düşen Çocuklar için onarıcı, sosyal yaşama katılımlarını destekleyici ve çocukları güçlendirici programlar hayata geçirilmelidir. Çocukların kapatılması için açılması planlanan Çocuk Ceza İnfaz Kurumları ve Çocuk koğuşları derhal lağvedilmelidir. 
-    Engelli çocuklar ve ailelerinin sosyal yaşama dahil olacağı başta erişilebilirlik olmak üzere tüm tedbirler eksiksiz hayata geçirilmelidir. 
-    RTÜK dahil olmak üzere, çocuklarla ilgili her konuda karar mekanizmalarına çocuk katılımı ve çocukların görüş ve önerilerini sunacağı mekanizmalar oluşturulmalıdır. 
-    Deprem bölgesindeki çocuklarla ilgili kamuoyunu tatmin edici ayrıştırılmış bilgilerin ivedilikle paylaşılması, halen kayıp olan çocuk sayısı ile ailesini tümden kaybeden çocukların durumuna ilişkin bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır. 
-    Her çocuğun eğitim ve öğretim görme hakkı kapsamında ilköğretimden başlayarak her kademede beslenme ve barınma desteği sağlanmalıdır. Farklı etnik grupların kendi anadillerinde eğitim öğretim almalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Din dersi zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır.   
-    Çocuk İşçiliğinin önlenmesi için çocukların ve ailelerin ekonomik ve sosyal olarak desteklenmesi ve Çocuk Çalıştıran işyerleri etkin bir şekilde denetlenmelidir. 
-    Merkezi ve yerel yönetim bütçelerinde çocuklar için harcanacak kaynakların ayrılması zorunlu olmalı ve ayrılan kaynağın çocuklar için harcanması kurala bağlanmalıdır. 
-    TBMM bünyesinde çocuk haklarını koruyup gözetecek Çocuk Hakları İhtisas Komisyonu kurulmalıdır.   
Foto-Haber:Neslihan Sağaltıcı

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları