Samandağ Kadın Yaşam Merkezi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftası etkinlikleri kapsamında “Kadının İnsan Hakları Mücadelesi” konulu panel düzenledi.
12 Mart Çarşamba günü Samandağ Belediyesi toplantı salonunda gerçekleştirilen panelde Kadın Yaşam Merkezi Kurucu bileşenlerinden Samandağ Kadın Dayanışma Derneği(SKDD) Başkanı Hülya Nehir, Sosyal Hizmet Uzmanı Gül Erdost ve Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Zerrin Altınöz konuşmacı olarak yer aldı.
Panelde; SKDD Başkanı Nehir “Afette Kadın Örgütlülüğünün Gücü”, Sosyal Hizmet Uzmanı Erdost “Kadının İnsan Hakları Mücadelesinde Kazanımları, Dayanışma ve Örgütlenmenin Önemi” Av. Zerrin Altınöz “Kadın Çalışmalarının Hukuki Alandaki Kazanımları” konuları üzerine konuşma yaptı.
SKDD Başkanı Nehir, konuşmasında “Biz burada 8 Mart Dünya kadınlar günü etkinliği için toplanmış olsak da yaklaşık yüz kilometre ötede binlerce insanın öldürüldüğünü, topraklarından kaçmak zorunda kaldıklarını ve sırf inançlarından dolayı sistematik bir şekilde soykırıma tabii tutulduklarını görüyoruz. 21. Yüzyılın en büyük trajedilerinden biri şu anda Suriye'de başta Aleviler olmak üzere bütün azınlıklar ve Seküler yaşayanlar katliama uğramaktadır. Bu sistematik saldırıları kınıyorum. Orada hayatını kaybeden gençler, kadınlar, yaşlı ve çocukları saygı ve hüzünle anıyorum. Çok kısa süre önce benzer manzaraları Ezidiler de yaşamıştı. Öldürülmüş ve köle pazarlarında satılmışlardı. Katiller ve zalimler bu gün de aynı insanlar. Ancak özellikle altını çizmek istediğim nokta şudur ki, sağ kalan özellikle kadın ve çocuklar bu travmaları hayatları boyunca taşırlar. Bu sebeple yaşanan trajediye insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütlerinin yanı sıra özellikle kadın örgütlerinin direkt müdahil olması ve sesini yükseltmesi önem kazanmaktadır. Biz kadınlar hayatın genelinde bir çok travma yüklenmişken bu olayları yaşayan kadınlar için bu durum daha da acı vericidir. Yakın tarihimizde buna benzer olaylardan biri de Bosna'da yaşanmıştı. Bosna iç savaşında yaşanan dehşet verici katliamların yanı sıra on binlerce kadın Sırp askerlerinin tecavüzüne uğramış, toplama kampları, oteller ve hastaneler bu amaçla kullanılmıştı. Ve olayın gerçek boyutları bu gün bile tam açığa çıkamamıştır. Bu gün Suriye'nin sahil kentlerindeki katiller ve tecavüzcülerin bu işleri bu kadar cüretle yapabilmesinin sebebi, hem Boşnakların hem de Ezidilerin uğradığı saldırıların yeterince cezalandırılmamasıdır. Uluslararası toplum acilen Suriye'deki katliamları ve insani dramları durdurmalıdır.
Ülkemizde de kadın olmak şiddete uğrama, ayrımcılığa maruz kalma gibi pek çok konuda ikincil olmayı beraberinde getirirken ne yazık ki afet süreci bu işi arttırmıştır. Deprem sonrası oluşturulan toplu barınma alanlarının birçok kadın tarafından tehlikeli ve güvensiz bulunduğu yapılan saha görüşmeleri sırasında ortaya çıkmıştır. Fiziksel koşulların yetersiz ve güvensiz olması, yeterince mahrem ve hijyenik koşulların sağlanamaması kadınların birçok konuda zorluk yaşamasına sebep olmaktadır. Kadınların yalnız ebeveyn, yalnız kadın, gebe kadın vb. olma gibi pek çok sebep kaynaklı kırılganlığının arttığı; depremden dolayı eşini, çocuğunu kaybeden kadınların bu süreçte daha fazla zorluk yaşadığı görülmüştür. Kadınlar hem hizmetlere hem de kaynaklara erişmekte erkeklerden daha fazla zorluk yaşamaktadır.
Sosyal devlet anlayışında, devletin sorumluluğunda olması gereken çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı gibi hizmetlerin karşılanmaması ve satın alınması durumunda fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle bu işler kadına yüklenmektedir. Kadınlar bu nedenle istihdamdan ya kopuyor ya da istihdam alanına giremiyor. Tüm bunlar ev içindeki o yoğun emeği görünmez kılıp, değersizleştiriyor. Emeğimizin görünür ve değerli olmasını sağlamaya yönelik herhangi bir düzenleme de yapılmıyor. Kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılıyor. İstanbul Sözleşmesinden hukuksuzca çıkan iktidar ve ortakları bugün Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yeterince yerli ve milli olmadığını söylüyor ve kadınların elde ettikleri kazanımları geri almak için her türlü manevrayı deniyorlar
Kesintili eğitim sistemi ve Milli Eğitim yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler, özellikle kız çocuklarını evlilik adı altında istismara maruz bırakarak eğitimden koparıyor. ÇEDES gibi projelerle okullara manevi danışman adı altında ilimden fenden uzak, hükümetin cemaatlerle dirsek temasında yetiştirdiği imam-hatip mezunları atanıyor ve bilimsel eğitim yok ediliyor. Çocuklara çok küçük yaştan itibaren katı cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üretecek pratikler öğretiliyor. Fetvalarla, merdiven altı cemaat ve tarikat kurslarıyla, diyanet ile bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor. Bizler de bu mücadelenin bir parçası olmak, Samandağ'daki kadınlara bir nefes olmak için Samandağ Kadın Yaşam Merkezi'ni Paydaşlarımızla siz sevgili kadınlar için kurduk ve hizmette olduğumuz bir yılı aşkın süre içerisinde sizin katılımınızla çok güzel işlere imza attık.
Kadın Yaşam Merkezimizin açılışından bu yana;
Farkındalık çalışmaları, toplumsal cinsiyet eşitliği, psiko-sosyal destek çalışmaları (Psikodrama atölyeleri, çeşitli psikoloji konulu eğitimler, çocuklarda duygular, okula uyum süreci, mahremiyet, zorbalık, stresle başa çıkma, özgüven ve benlik algısı, sınırlar, toplumsal cinsiyet ve buna bağlı olarak şiddetle başa çıkma konuları), meslek edindirme kursları, spor kursu, film gösterimleri, hukuk okuryazarlığı vb.
Samandağ Kadın Yaşam Merkezi'nde ocak ayı itibariyle engelli bireyler ve bakım verenlerine yönelik bir model çalışma oluşturduk. Bu model çalışmada, bakım verenleri güçlendirmek, hayata katılımlarını arttırmak için mola günleri, psiko-sosyal eğitim modülleri, sesli kitaplar, braille alfabeli kitaplar vb ile ilk olmayı hedefledik. Samandağ'ın yeniden inşa sürecinde Samandağ'ın engelli dostu bir ilçe haline dönüşmesi için savunuculuk yapmayı görev edindik. Bu sorumluluk bilinciyle binlerce kadına ve çocuğa hizmet verdik ve vermeye devam etmekteyiz. Bu çalışmaların yanı sıra Afet ve Risk Yönetimi konusunu gündemimize alarak afet öncesi, sırası ve sonrasında toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, afet ve risk yönetimi bilinci yüksek olan bireylerin olması gereken model bir çalışmayı yeni başlattık. Bugün burada, derneğimizin bir parçası olarak, kadınların güçlendirilmesi, fırsat eşitliği sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliği için attığımız adımları hatırlatmak istiyoruz. Bizler, kadınların her alanda söz sahibi olduğu, haklarının ihlal edilmediği ve potansiyellerini en üst düzeye çıkarabildikleri bir toplumun inşası için var gücümüzle çalıştık, çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Birlikte güçlenmek, birbirimize omuz vermek, dayanışma halinde olmak için varız. Çünkü biliyoruz ki yaralarımızı birlikte sarabiliriz, sorunları birlikte çözebiliriz, yalnızken kendimizde bulamadığımız gücü birlikte bulabiliriz.” ifadelerine yer verdi.
Sosyal Hizmet Uzmanı Gül Erdost konuşmasına Suriye'de gerçekleşen ve soykırıma ulaşan Alevi katliamına tepki göstererek başladı ve savaşların sivilleri özellikle de kadınları hedef alarak sürdürülmesinin insanlık suçu olduğunun altını çizdi.
Ardından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün anlamının yine emekçi kadınların karın tokluğu ve daha iyi yaşam koşulları elde etmek için başlattığı grev sürecinde fabrika kapılarının kilitlenerek 129 kadının yanarak can verdiği tarih olduğunu ve bu uğurda can veren kadınları saygıyla anarak sürdürdü.
Gül Erdost, kadın dayanışmasının ve örgütlülüğünün bu ülkede kazandırdığı medeni yasa ve ceza yasasındaki değişikliklere değinerek ve bu kazanımlara karşın karar alma mekanizmalarında ve de kayıtlı çalışma yaşamında olunamayışın nedenini toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayandırarak bu konuda çalışmaların daha planlı ve programlı sürdürülmesinin önemine değindi.
Samandağ Kadın Yaşam Merkezinin kadının güçlenmesi için tüm çalışmalar için kadınları beklediğine değinerek sözlerine son verdi.
Hatay Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Zerrin Altınöz, kadın haklarının, kadınların toplumsal, ekonomik, kültürel, siyasal ve hukuki haklarını kapsayan ve kadınların eşitlik, özgürlük, güvenlik ve onur içinde yaşamalarını sağlamayı amaçladığını belirtti.
Av. Altınöz “Yüzyıllardır kadınların emeğine, bedenine ve kimliğine yönelik saldırı ve şiddet kimi dönemlerde gerileme kaydetse de maalesef artmaya devam ediyor.
Kadının en temel insan hakları tehdit ediliyor. Medeni kanunda yapılmak istenen değişiklikler, nafaka hakkına saldırılar, erken, zorla çocuk yaşta evliliklerin aile yılı adı altında olumlanması kadınların en temel insan haklarından olan özgürlüğünü, kendini var etmesini ve yaşam hakkını engelliyor. Evde, işte, sokakta her gün 6 kadın hayatını kaybederken İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılarak yeni katliamlara kapı açıldı. Toplumsal çalışma yaşamını güvencesiz klima politikaları önce pandemide, sonra depremde kadınları işsiz bıraktı. Kadınları eve mahkum eden, emeğini görünmez kılan, çalışma yaşamının dışına iten, ev içi hizmetin ve açlığın yükünü kadınların omuzlarına yükleyen bu politikalara inat kadınlar yan yana mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Aile yılı ilan edilen 2025 de "Aile değil kadınız "diyerek yaşam alanlarımıza, işimize, ev içi emeğimize, haklarımıza, kimliğimize ve bedenimize sahip çıkıyoruz. Bireysel ve ekonomik anlamda, özgürlük alanlarımızın kısıtlanmasına asla müsaade etmiyor. Demokrasi, laiklik ve hukuk devletini imha etmek isteyenlere inat hukuk mücadelesi vermeye devam ediyoruz.” dedi.
Av. Altınöz, Kadınların, çocukların, ailelerin, şiddet mağduru veya şiddet riski altındaki kişilerin korunması ve bu mağdur bireylere yönelik her türlü şiddetin önüne geçilmesi amacıyla alınacak tedbirleri düzenleyen 6284 sayılı kanun detayları, Kadın Destek Uygulaması (KADES) hakkında bilgi verdi. Altınöz, Hatay Barosu Kadın Komisyonu olarak kadınlara verilen destekleri anlattı.
Panel sonunda soru cevap kısmında kadınlar merak ettiklerini sordu ve katkılar sundular.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı
Kadınlar “Kadının İnsan Hakları Mücadelesi” Panelinde Buluştu
Samandağ Kadın Yaşam Merkezi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftası etkinlikleri kapsamında “Kadının İnsan Hakları Mücadelesi” konulu panel düzenledi.

Bunlar da ilginizi çekebilir