SOL PARTİLİ ALPER TAŞ: "12 GENCİMİZ, KARDEŞİMİZ ÇATIŞMADA HAYATINI YİTİRİYOR. NEDEN GENÇLER ÖLÜYOR? BUNLAR HİÇ SORGULANMIYOR, TARTIŞILMIYOR"

Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş, Pençe – Kilit operasyon bölgesinde bölücü terör örgütünün saldırısı sonucu 12 askerin şehit olmasına ilişkin; "Ne oluyor, neden gençler ölüyor? Bunlar sorgulanmıyor, bunlar tartışılmıyor. AKP bildik hamlesini yapıp, herkesi hizaya çekip, buradan bir imzayla durumu kurtarıp, kendi sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışıyor. Yani AKP iktidarı açısından siyasetin bir av sezonu başladı doğrusunu söylemek gerekirse. Buradan askerlerin ölümünü kullanarak muhalefeti bastırma, muhalefeti etkisizleştirme süreci içerisine girmiş vaziyette” dedi.

UĞUR İSTANBULLU

Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş, Pençe – Kilit operasyon bölgesinde bölücü terör örgütünün saldırısı sonucu 12 askerin şehit olmasına ilişkin; "Ne oluyor, neden gençler ölüyor? Bunlar sorgulanmıyor, bunlar tartışılmıyor. AKP bildik hamlesini yapıp, herkesi hizaya çekip, buradan bir imzayla durumu kurtarıp, kendi sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışıyor. Yani AKP iktidarı açısından siyasetin bir av sezonu başladı doğrusunu söylemek gerekirse. Buradan askerlerin ölümünü kullanarak muhalefeti bastırma, muhalefeti etkisizleştirme süreci içerisine girmiş vaziyette” dedi.

Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş, yerel seçimler öncesinde partisinin il toplantısına katılmak için geldiği Artvin Hopa’da konuştu. Taş şunları söyledi:

“HER SEÇİM ÖNCESİ HEP AYNI SENARYO GÜNDEME GELİYOR”

“Şimdi bir kuşatma altına almaya çalışıyor AKP yeni seçim öncesi. Daha önce de örneklerini gördük, yaşadık. Hep aynı senaryo gündeme geliyor. Seçimlere yakın bir ortam oluşuyor. Geçtiğimiz seçimlerde biliyorsunuz İstiklal Caddesi'nde bir bomba patlatıldı, oradan bir hava yaratıldı o iklim geliştirildi, güçlendirildi. Muhalefet terör ve terörist kıskacında etkisiz kılınmaya çalışıldı ve kılındı da. Şimdi burada da yeni bir seçim dönemi var. 'Her şey kontrolümüz altında, her şeyi takip ediyoruz, ayakkabı numaralarını bile biliyoruz' denilen bir yerde, bir zamanda ‘terörün belini kırdık, her yere hakimiz' denilen bir yerde 12 tane gencimiz ve kardeşimiz yaşamını yitiriyor çatışmada. Ne oluyor, neden oluyor, niçin oluyor, niye oluyor ve neden gençler ölüyor? Bunlar sorgulanmıyor, bunlar tartışılmıyor. AKP bildik hamlesini yapıp, herkesi hizaya çekip, buradan bir imzayla durumu kurtarıp, kendi sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışıyor.

AKP İKTİDARI AÇISINDAN BİR AV SEZONU BAŞLADI DOĞRUSUNU SÖYLEMEK GEREKİRSE”

Yani AKP iktidarı açısından siyasetin bir av sezonu başladı doğrusunu söylemek gerekirse. Buradan askerlerin ölümünü kullanarak muhalefeti bastırma, muhalefeti etkisizleştirme süreci içerisine girmiş vaziyette. Doğal olarak bu yol ve yöntemlerle sorunun çözümü de mümkün olmuyor. Bunu görüyoruz artık. Bu fasit daireden çıkmak lazım, kurtulmak lazım, yeni bir siyaset alanı açmak lazım, yeni bir siyaset dili oluşturmak lazım. O yüzden AKP’nin bu tahakkümcü bu kuşatıcı ve yarattığı sorunları kendi sırtından atma politikasının bir parçası olmamak gerekiyor. AKP’nin bu muhalefetin terörist demagojisini boşa çıkaracak, cesur hamlelere ihtiyacımız var. Cesur bir dile ihtiyacımız var. Kendi dilimizi ortaya koymaya ihtiyacımız var ve farklı bir pozisyon almaya ihtiyaç var.

“ÖZGÜR ÖZEL’İN ORTAYA KOYDUĞU TUTUM ÖNEMLİ VE KIYMETLİDİR”

O yüzden Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve Özgür Özel'in bu 12 askerimizin yaşamını yitirmesinden sonra ortaya koyduğu tutum, bu noktada önemlidir, değerlidir ve kıymetlidir. İktidarın oyun alanının içerisinde kendimizi hapsetmememiz oldukça önemli. Kürt sorunun geldiği aşamada da artık yeni bir dile de yeni bir siyasete de bir arada yaşam siyasetine, barışçıl siyasete, demokratik siyasete ve yıllardır kangren haline gelen meseleyi sadece terör eksenine hapsetmeden terör ekseni üzerinden çıkartarak; Kürt yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık taleplerini içeren bir hak ve kimlik taleplerinin tanınmasını da 21. Yüzyılda onlara bir hak olarak, analarının ak sütü gibi bir hak olarak gören bir demokratik anlayışa da, uzlaşıya da ihtiyacımız olduğu son derece nettir.”