YOZGAT’TA HUZUREVİ SAKİNLERİ DEPREMZEDELER, EL SANATLARI EĞİTİMİ İLE STRES ATIYOR

Hatay’da usta öğretici olarak görev yapan ve 6 Şubat depreminde evi yıkıldıktan sonra geldiği Yozgat’ta Alparslan Türkeş Huzurevi’ne yerleştirilen Feride Funda Atay, huzurevi sakinleri ile depremzede yaşlılara el sanatları eğitimi vererek, birlikte stres atıyor, yaşanılan acıları unutmaya, unutturmaya çalışıyor. Atay, "Gerçekten unutulmuyor. Depremzedelerle birbirimizi telkin etmeye çalışıyoruz, uyku yok. Memleketi bir daha yaşıyorum. Her gün birilerinin başını ağrıtıyorum diye çok korkuyorum. Devamlı memleketten bahsediyorum. Özlem içerisindeyiz" dedi.

SEYFİ ÇELİKKAYA

 

Hatay’da usta öğretici olarak görev yapan ve 6 Şubat depreminde evi yıkıldıktan sonra geldiği Yozgat’ta Alparslan Türkeş Huzurevi’ne yerleştirilen Feride Funda Atay, huzurevi sakinleri ile depremzede yaşlılara el sanatları eğitimi vererek, birlikte stres atıyor, yaşanılan acıları unutmaya, unutturmaya çalışıyor. Atay, "Gerçekten unutulmuyor. Depremzedelerle birbirimizi telkin etmeye çalışıyoruz, uyku yok. Memleketi bir daha yaşıyorum. Her gün birilerinin başını ağrıtıyorum diye çok korkuyorum. Devamlı memleketten bahsediyorum. Özlem içerisindeyiz" dedi.

Kahramanmaraş merkezli depreminin üzerinden bir yıl geçmesine karşılık, yaralar halen sarılmaya çalışılıyor. Yozgat’ta kalan depremzedeler, el sanatları yaparak stres atmaya, boş vakitlerini değerlendirmeye çalışıyor. Deprem sonrasında Yozgat Alparslan Huzurevi’ne yerleştirilen depremzede usta öğretici Feride Funda Atay ile bulundukları huzurevlerinin depremde hasar görmesi nedeniyle Yozgat’a getirilen 1'i kadın 7 depremzede, memleketlerinde hayatın normale dönmesini bekliyor. 

“BURADA DA KADER ARKADAŞI GİBİ OLDUK”

Hatay Hassa’da 11 yıl Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yapan ve depremde evinin yıkılması nedeniyle Yozgat’a getirilen Feride Funda Atay, “11 yıldır Hatay'da usta öğreticilik yapıyordum, köylerde. Hatay Hassa'dan geldim, gelmek zorunda kaldık” diyerek, 6 Şubatın gelmesini istemediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Sosyal hizmetler merkeziyle halk eğitim merkezi zaten ortak olarak nenelerimize, dedelerimize böyle etkinlikler yaptırıyormuş, halk eğitim merkezi kapsamında. Ben de buraya yönlendirdim, sağ olsunlar depremzede afetzede olduğumuz için, çok önem verdiler. Burada da kader arkadaşı gibi olduk dedelerimiz içinde. Resim yapan dedelerimiz var, onlarla beraber ortak dilimiz var. Yozgat Allah razı olsun insanlarından çok memnunuz ama ille de memleketimiz. Şubat geliyor, 6 Şubat gelsin istemiyoruz. Bayram geliyor, bayram gelsin istemiyoruz. Ramazan Bayramı'nı burada geçirmek zorunda kaldık. Fakat çok oruç tutsaydık, bayram gelmeseydi gibi düşünüyoruz. Depremzedelerin içinde en şanslı olanıyım diyebilirim. Çünkü çocuğuma bana zarar gelmedi, tırnağımıza zarar gelmedi, ailemin evi yıkıldı. Öğrencilerim bebeleriyle öldü. Onun etkisi altındayım hala. Yaşıyoruz yani, unutulmaz. Ben sadece maddi kayıpla böyleyim. Orada can kaybı olan insanlarımıza Rabbim sabır versin. Devletimizden Allah razı olsun, elimizden tuttu. En fazla halkımızdan Allah razı olsun, elimizden tuttu. Buradakilerle kan bağımız yok ama her biriyle can bağımız var. Huzurevi çalışanlar, halk eğitim merkezi çalışanlarıyla, AFAD, özellikle AFAD ekibinin gönüllüleri ve ekibiyle beraber.”

“SENESİ GELİYOR; 6 ŞUBAT. ŞUBAT'IN GELDİĞİNİ BİLE İSTEMİYORUZ”

6 Şubatın gelmesini istemediklerin, o günleri tekrar yaşadıklarını aktaran usta öğretici Atay, konuşmasına şöyle devam etti:

“Senesi geliyor; 6 Şubat. Şubat'ın geldiğini bile istemiyoruz. Burada evet gerçekten düzen kurduk, bir şekilde ayaktayız ama gerçekten o günleri hala yaşıyoruz. Gerçekten unutulmuyor. Depremzedelerle birbirimizi telkin etmeye çalışıyoruz, uyku yok. Memleketi bir daha yaşıyorum. Her gün birilerinin başını ağrıtıyorum diye çok korkuyorum. Devamlı memleketten bahsediyorum. Özlem içerisindeyiz. Gurbetten bir şekilde imkanlarımız doğrultusunda yeniden imkanlarımız sağlandığında düzene girdiğinde ille de gideceğiz memleketimize. Yapacak bir şey yok. Bir kere daha diyorum; Yozgat halkından, valimizden, belediye reisimizden, sosyal hizmetler müdürümüzden, AFAD ekibi müdürü, halk eğitim müdürümüz Abdullah Bey'den, buradaki huzurevi müdürümüzden Allah hepsinden razı olsun. Anlıyorlar, yaşıyorlar sanki bizi. Dayılarımızın içinde depremzede, oradan sevk edilmiş depremzedelerimiz var. Onlarla aynı dili konuşuyoruz. Dertleştiğimizde birbirimize yemeğimizden bahsediyoruz mesela. Yabancı insanlarız fakat aynı dili konuşuyoruz. Birbirimizin derdini biraz daha sakinleştirmeye çalışıyoruz. Onlarla resim yaparak sakinleştirmeye, onların derdini unutturmaya çalışıyorum. Yaşam devam ediyor, hayat devam ediyor hepimiz için. Burada hayat devam ediyor. Böyle yaşamak zorundayız. Hayata tutunduk artık. Yapacak bir şey yok.”

“BİRBİRİMİZİ BU ŞEKİLDE TATMİN ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Depremzede usta öğretici Feride Funda Atay, “Ben el sanatları teknolojisi hocası olarak el sanatları filografi olsun, örgü olsun, çini işleri bunları dedelerin nenelerin en yapacağı şekilde indirgeyerek, maksat zaten onlarla böyle sosyalleşmek, onların yapamadığını da ben yapıyorum ama hani onun onlar da bundan mutlu. Potansiyelini ortaya çıkarmak onları da mutlu ediyor. Biz de mutlu oluyoruz. Benim de vaktim geçiyor. Yani birbirimizi bu şekilde tatmin etmeye çalışıyoruz. Yapacak bir şey yok” dedi.