Bir dizi ziyaret ve incelme için Hatay’a gelen CHP Genel Başkan Yardımcıları ve Gölge Kabine Bakanları Suat Özçağdaş, Ulaş Karasu ve Erhan Adem, trafik yoğunluğu yaşanan Belen – Antakya yolunda incelemeler yaptı.
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur ile Hatay il Başkanı Hakan Tiryaki’nin de eşlik ettiği genel başkan yardımcıları, ambulansın dahi geçerken zorlandığı yola alternatif olarak; 1967 yılında projesi çizilen, Belen’de biten “OTOBAN”ın tamamlanması ve Hatay Büyükşehir Belediyesi’nce yapımına başlanan Serinyol-Madenli yolunun Karayolları tarafından yapılması gerektiğine vurgu yaptı.
GÜZELMANSUR: “BELEN GEÇİDİ DEĞİL, ‘ÇİLE GEÇİDİ’ HALİNE GELDİ”
CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, yaptığı açıklamada “Gördüğünüz gibi Belen, adeta Hatay’ın kanayan bir yarası. Sadece şu 1-2 kilometreyi geçmek için insanlar, adeta artık Belen geçidi değil, ‘çile geçidi’ haline geldi. Sayın Genel Başkan Yardımcılarımıza bu konuyla ilgili hassasiyet gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Buraya geldiler. Burada 1200 kilometreyi yapan, 38 kilometrelik Sarımazı-Antakya yolunu yapamıyorlar mı? 9 ilçeyi birbirine bağlayan yol, ne yazık ki ancak 1-1 buçuk saatte geçilebiliyor akşamları. Trafik yoğunluğu bakımından Türkiye’nin en kalabalık noktalarından bir tanesi. Ve buralarda 1957-1967’de çizilen yolu, hâlâ kullanmak zorunda kalıyoruz. Depremde bunu gördük. Depremde acil yardımların gelmesi, bu Belen yolunun tıkanmasından dolayı 1-2 gün geç gelmek zorunda kaldı. Ne yazık ki Hatay, bu kadar çaresiz ve yalnız bırakıldı.” ifadelerine yer verdi.
KARASU: “AKP İKTİDARI, YANDAŞLARINI ZENGİN ETMEK İÇİN KUŞ UÇMAZ KERVAN GEÇMEZ BÖLGELERDE, ULAŞIM NOKTASINDA GEREKSİZ YATIRIMLAR YAPTI”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün üç tane genel başkan yardımcısı; tarımdan, milli eğitimden ve ulaştırma ve altyapıdan sorumlu genel başkan yardımcıları olarak Hatay ilimizdeyiz. Hatay ilimizin özellikle depremden sonra yaşamış olduğu sorunların boyutunun büyüdüğünü, Hatay da ciddi sorunlar yaşandığını -geçen hafta Genel Başkanımız da ziyarette bulundu bölgeye- biliyoruz, takip ediyoruz. Bakanlıkları takip ediyoruz, bakanlıkların yaptıklarını takdir ederiz, yapmadıklarını da eleştireceğiz, yanlışlarını söyleyeceğiz ve Hatay’da bir an önce sorunların çözülmesi için mücadele edeceğiz. Belen ilçesindeyiz şu anda. Bu yol, Hatay’ın 9 ilçesini, Antakya’yı, Defne’yi, Samandağ’ı ve Suriye’nin ciddi bir bölümünü Anadolu’ya bağlayan kara yolu. AKP iktidarı, belli bölgelere yandaşlarını zengin etmek, yandaşlara para kazandırmak için kuş uçmaz kervan geçmez bölgelerde, ulaşım noktasında gereksiz yatırımlar yaptı. Bunlarla ilgili biz zaten Meclis’te gerekli önergelerimizi, yapılmış maliyetleri, harcanan paraların hesabını soruyoruz.
"HATAY-ANTAKYA BAĞLANTISI YAPILAMADI. 38 KİLOMETRELİK YOLU YAPMAYA TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN GÜCÜ YETMEMİŞ GÖZÜKÜYOR”
Sayın Cumhurbaşkanının 2014 yılında açıklamış olduğu ‘Hatay’ın çılgın projesi Amanos Tüneli’... Bu hâlâ AK Parti’nin resmi internet sayfasında duruyor. Yıl 2014. Aynı şekilde 2018 yılında, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, diyor ki ‘Biz Amanos Tünellerinin projelerini hazırladık. Amanos Tünellerine başlayacağız.’ Az önce vekilimizin söylemiş olduğu gibi, İstanbul’dan İskenderun’a kadar, Belen’in girişine kadar yapılmış olan otoyol, bir türlü Antakya’ya inemedi. Hatay-Antakya bağlantısı yapılamadı. 38 kilometrelik yolu yapmaya Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü yetmemiş gözüküyor. Bu yolda, akşam saatlerinde özellikle 1 buçuk saatlik tıkanmalar yaşanıyor. Deprem olduğu gün, bu yol 8-9 saat açılamadı. Deprem yardımları bu yoldan götürülemedi.
"BU YOLA 10 YILDIR BAŞLAYACAĞINIZI İFADE EDİYORSUNUZ. NEYİ BEKLİYORSUNUZ?”
Aynı zamanda yol, sürekli tehlike saçıyor. Her an kazalar, can kayıpları yaşanıyor. Belen ilçemizin ortasında resmen bir tehdit olarak duruyor. Şimdi ben, yetkililere seslenmek istiyorum: ‘Bu yolun projesi hazır’ diyorsunuz. Bu yola 10 yıldır başlayacağınızı ifade ediyorsunuz. Neyi bekliyorsunuz? Amanos Tünellerini niçin yapmıyorsunuz, niçin gerçekleştirmiyorsunuz? Bununla ilgili planınız nedir? En son, bir milletvekilinin vermiş olduğu soru önergesine vermiş olduğunuz cevap; ‘Projeler tamamlanıyor, tünellere başlayacağız.’ Siz 10 yıl önce de aynısını söylüyordunuz. Sizin burayla ilgili bir planınız, projeniz var mıdır? Ve burayı yapmak için neyi bekliyorsunuz? Zaten tünel inşası uzun süreli bir inşaattır. Siz bu tünele bugün başlasanız, 10 yıllık bir süreyi kapsayacak, yapmış olduğunuz tünellerde gördüğümüz süre budur. Bizim, Hataylıların, Antakyalıların, Defnelilerin, Samandağlıların talebi, bir an önce bu tünellerin başlanıp otoyolun Antakya’ya bağlanmasıdır. Hem buradaki trafik yükü azalacak hem vatandaşlarımızın sağlıklı ulaşım koşulları oluşacak hem de deprem bölgesinde bir daha yaşayabileceğimiz depremlerde bu tür sorunlar yaşanmayacaktır. Bir an önce yetkilileri göreve çağırıyoruz. Hatay sahipsiz değildir. Hatay’da yaşayan 2 milyon vatandaşımız sahipsiz değildir. Burada yetkililerin yapması gereken, bir an önce ihaleyi gerçekleştirip süreci başlatmaktır.”
ADEM: "ÇİFTÇİLERE MUTLAKA 3 TL'DEN AZ OLMAMAK ÜZERE BİR DESTEK VERİLMELİ"
CHP Genel Başkan Yardımcıları ve Gölge Kabine Bakanları daha sonra Dörtyol ve Belen’de partililerle bir araya geldi.
CHP Hatay İl Başkanı Hakan Tiryaki’nin düzenlediği program çerçevesinde şehirde inceleme yapan heyet, narenciye üreticileri ile de bir araya geldi.
Düşük fiyat ve işçi sorunu nedeniyle ürünün dalında kaldığından şikayet eden Hataylı çiftçi, şunları söyledi:" Narenciyemizin durumu ortada. İlk önce işçilik sorunu. İşçilik sorunu çözüldükten sonra iç piyasanın durumu ve dış piyasaya ihracatımız olmadığı için -girdi maliyetlerinden dolayı diğer ülkelerle fiyat konusunda yarışamıyoruz- sonuç ortada. Ürünler yerde, dalında; maliyetler kurtarmıyor, işçi problemleri had safhada. Barınma problemimiz var burada, depremden önce yoktu ama depremden sonra barınma zorlaştı, hiç yer yok. Kira artışları fahiş rakamlara geldi. İşçiler de bu nedenlerden dolayı gelmek istemiyor, o yüzden de ürünler dalında kaldı.
"ÇKS BORÇLARI DEPREMDEN DOLAYI ERTELENDİ AMA SENEYE KATLANARAK GİDECEK"
İhracatçı 2 TL'ye ürün almaya çalışıyor, 1,5 liraya da iç piyasaya almaya çalışıyorlar. Maliyetimiz kilo başı en aşağı 6-7 TL bandında. İnsanların derdi şu: 'Başımda kalmasın 1 liraya da olsa satalım.' Çünkü seneye rekolte düşecek, ağaçlar ürün vermeyecek. İnsanlarımızın da yüzde 70-80'i çiftçilikle uğraşıyor ve buna bağlı, herkesin geçim kaynağı. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) borçları var, bunlar seneye ne yapacaklar? Bu sene depremden dolayı ertelendi ama seneye katlanarak gidecek. Sonra traktörünü, toprağını satacak. Problemler üst üste büyüyüp çiftçinin karşısına çıkıyor."
Market raflarındaki ürünün fiyatı ile üreticinin sattığı fiyat arasındaki farka dikkat çeken diğer bir narenciye üreticisi de, "1.5-2 TL'den bahsediyoruz ama bunlar marketlerde 20-30 liradan satılıyor, bu kadar fark olmamalı. En azından bunu 10-15 liraya düşürseler millet sürümden kazanır, gelecek sene için ümit olur" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, Gölge Kabine Tarım ve Köy işleri Bakanı Erhan Adem de çiftçilerin sorunları ve bunların çözümü hakkında şöyle konuştu:
"Maalesef ürünler dalında kalmış, yere dökülmüş. Buradaki sıkıntı üretim maliyetlerinin aşırı derecede yüksek olması, buna rağmen piyasa şartlarında bir alımın olmaması. Çiftçilere mutlaka geç kalınmasına rağmen üretici bazında 3 TL'den az olmamak üzere bir destek verilmesi gerekir ki bu zarardan biraz da olsa kurtulsun. Bu ürünler dalında kalırsa gelecek yıl rekolte miktarında azalma meydana gelecek. Bu sefer de ürünün fiyatı yükselecek ve alım gücünün düşük olduğu Türkiye koşullarında vatandaşımızın ürünlere erişiminde büyük sorunlar yaşanacak.
"GIDA ENFLASYONUNUN EN BÜYÜK NEDENLERİNDEN BİRİSİ; ÜRÜN YETİŞTİRME ŞARTLARINDAKİ GİRDİ MALİYETLERİ"
Fiyatların burada çok düşük olmasına rağmen pazarda yüksek olmasının nedeni; mazot fiyatının yani, nakliye bedelinin aşırı yüksek olması ve onun da piyasaya yansımasından dolayı. Hem hal hem de pazarcı esnafının da belli bir kar marjı koymasından dolayı fiyat aşırı yükseliyor. Gıda enflasyonunun en büyük nedenlerinden birisi; ürün yetiştirme şartlarındaki girdi maliyetlerinin aşırı derecede yüksek olması. Bunun bir an önce sübvanse edilmesi; gübrede, sulamada, elektrikte, tarım ilaçlarında mutlaka sübvansiyon uygulanması gerekir. Çiftçiye büyük bir oranda destek verilmesi gerekir. Özellikle deprem bölgesindeki çiftçilerimiz daha zor durumda. Burada işçi bulmakta zorlandılar çünkü kalacak yer ve altyapı problemleri var. Bunların da giderilip çiftçilerimizin bir an önce kurtarılması gerekiyor.
Bir an önce kooperatifleşme yoluna gidilmeli. Çiftçinin alım gücünün yükselmesi kooperatiflerin kurulmasıyla hem girdi ürünlerinin maliyetini aşağı çekilmesi pazara ve tüketiciye yansıyan fiyatları aşağı çekeceği için bir an önce bu konuya el atılması gerekiyor. ÇKS'si var diye emekli çiftçiye verilmeyen 5 bin liralık destek de mutlaka verilmeli."
Foto-Haber:Nezahat Fırıncıoğulları