SERRA TAYLAN

(ELAZIĞ)- Eğitim Bir Sen Elazığ Şube Başkanı İbrahim Bahşi, "Devletin en üst kademesinden alt kademesine kadar, makam odalarından, makam araçlarından diğer harcamalardan tasarrufa girilmesi gerekiyor. Gereksiz harcamalara bir son verilmesi gerekiyor. Kamu çalışanlarının elde ettiği ve bu kazanımlarla geçimlerini yaptığı bir ortamda emek üzerinden, alın teri üzerinden tasarruf edilmez" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in geçen haftalarda açıkladığı Kamuda Tasarruf Paketi’nin yankıları sürüyor. Açıklanan pakette kamuda tasarrufların istihdam ile ilgili kısmında, üç yıl boyunca emekli olanlar kadar yeni personel istihdamı sağlanacağı açıklanmıştı. Elazığ Eğitim Bir Sen Elazığ 1 No’lu şube başkanı İbrahim Bahşi, yaklaşık 100 bin öğretmen açığı ve on binlerce sözleşmeli öğretmen varken atamalarda kısıtlamaya gitmenin doğru bir adım olmayacağını söyledi.

"Kamuda eğer tasarruf yapılacaksa  makam araçları azaltılsın"

İbrahim Bahşi, şunları söyledi:

"Bu kamuda tasarrufla ilgili tasarruf tedbirleri ile ilgili yayınlanan genelge belki milletin şu açıdan bir beklentisi var; kamuda eğer tasarruf yapılacaksa makam araçları azaltılsın, bazı harcamalarda bir kısıtlamaya gidilsin. Yani devletin kamuya yönelik yaptığı hizmetlerdeki ara elemanlar dediğimiz, bu tür konularda tasarrufa gidilmesi beklenirken, burada bir eğitimci olarak bizi ilgilendiren boyutu kamuda özellikle öğretmen atamaları kamuda personel alımı konusunda bazı bakanlarımızın yaptığı açıklamalar var. Ne kadar emekli varsa o kadar alım yapılacak şeklinde bir açıklama bu bizi gerçekten üzmüştür. Alınan kararlar öğretmen adayı arkadaşlarımıza, şu an öğrenci olan üniversitelerde, fakültelerde eğitim fakültelerinde değişik fakültelerde öğretmen olmayı hedefleyen, öğretmen olmak için üniversite sınavına girmiş ve üniversite de eğitim gören herkesi tedirgin etti çünkü şu an Türkiye’de mezun olan eğitim fakültelerini bitirip KPSS’ye hazırlanıp öğretmen olmak isteyen arkadaşlarımızın sayısı her yıl katlanarak çığ gibi büyüyor. Yani bir kartopunun çığa dönüştüğü gibi. Bunun sebebini biz gençlerimize yükleyemeyiz. Bunun suçunu, bunun mazeretini, bunun gerekçesini ne derseniz deyin bunu gençlere yükleyemeyiz. 

"KPSS'ye hazırlanan adaylar tedirgin oluyor"

Bugün yaklaşık olarak 350- 400 bin atanamayan öğretmen var. Kamunun diğer alanlarında yine bu rakamlar yüksek. Dolayısıyla her yıl 100 bin öğretmen ihtiyacı varken, işte 40- 50 bin atama olsun talebimiz varken bunu böyle 7- 8 bine, belki gelecek yıl bu sayı 5 bine düşecek, belki emekli olmak isteyen 5 bin kişi olacak. Sadece 5 bin kişinin atanacağını düşünmek bile insanı geriyor, üzüyor. Bu bir felaket olur gerçekten. Gençlerimizin bu konuda depresyona girmeleri, bu konuda kaygı yaşamaları, üzülmeleri gayet normal çünkü şu an üniversitede okuyanlar da tedirgin oldu. KPSS’ye hazırlananlar da tedirgin oldu. Dolayısıyla burada devlet kamuda istihdam politikasını düzenleyene kadar fakültelere alımları düzenleyen kadar periyodik olarak yılda aldığı 30- 40 bin atama sayısına devam etmesi gerekiyor çünkü herkes buna göre bir hazırlık yapıyor. Dolayısıyla bu gençlerimizin umudunu kırmadan devlet buna tedbir almalı. O zaman eğitim fakültelerine girdi olarak gelen öğrencilerin sayısını dengelemek lazım daha istihdam alanı olarak hangi alanlarda hangi birimlerde ihtiyaç varsa fakültelerin o bölümleri o birimleri daha işler hale getirilmeli daha özendirici hale getirilmelidir.

"Kazanımlarımızdan vazgeçmek istemiyoruz"

Devletin en üst kademesinden alt kademesine kadar, makam odalarından, makam araçlarından diğer harcamalardan tasarrufa girilmesi gerekiyor. Gereksiz harcamalara bir son verilmesi gerekiyor. Kamu çalışanlarının elde ettiği ve bu kazanımlarla geçimlerini yaptığı bir ortamda siz bugün bunu kesiyorum, sınav görevini vermiyorum, yarın ders ücretini vermeyeceğim, emek üzerinden, alın teri üzerinden tasarruf edilmez. Bunu asla kabul etmiyoruz ama diğer alanlarda yapılacak tüm tasarruf tedbirlerinde biz de kamu çalışanları olarak sonuna kadar varız. Çünkü ülkemiz için, geleceğimiz için alınacak bütün tedbirler bizim için değerlidir ama dediğimiz gibi, bizim elde ettiğimiz bu servis hizmeti gibi, giyim yardımları gibi kazanımlarımıza asla dokunulmasını istemiyoruz. Servis ücretleri ile ilgili dava sürecini başlattık. Bu konuda taviz vermeyeceğimize dair dava açtık. Bu davayı kazanacağımızdan eminiz. Allah’ın izniyle diğer konularda da dediğimiz gibi bizim elde ettiğimiz, toplu sözleşmede hüküm altına aldığımız kazanımlar konusunda yine herhangi bir tedbir veya tasarruf tedbiri alınırsa bu konuda da yine konuyu mahkemeye yargıya taşıyacağız."

  

Kaynak: anka