Elazığ'da emekliler, Saadet Partisi İl Teşkilatının düzenlediği toplantıda sorunlarını anlattılar. İbrahim Canpolat, "Ben 1999’da emekli olduğumda ikramiyemle Elazığ’da bir ev alınıyordu. Şimdi bir memur emekli olsa alacağı 300-400 bin lira. O parayla evin kapısını alamaz" dedi. Emekli Semahat Subaşı ise, "Benim oğlum 24 yaşında fakat çok mağduruz. Oğlum şu anda 2. sınıfta ve bir yıl okulunu dondurdu maddi sıkıntı yüzünden. Benim isteğim bir öğrenci okumak istiyorsa elinden tutulsun. Hele ki bu babasız çocuklar neden bu kadar değersiz" diye konuştu.

Saadet Partisi Elazığ İl Teşkilatı dün emeklilerle buluşma programı düzenledi. Düzenlenen toplantıya Tüm Emek Der Elazığ Şube Başkanı Mehmet Kayabaş, Saadet Partisi Elazığ İl Başkanı Abdullah Akın, STK temsilcileri ve emekliler katıldı. Toplantıda konuşan vatandaşlar emekli olarak yaşadıkları sıkıntıları dile getirerek, maaş zamlarındaki haksızlığa tepki gösterdiler.

"EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞININ 16 BİN LİRA OLMASI GEREKİYOR"

Toplantıda konuşan Saadet Partisi Elazığ İl Başkanı Abdullah Akın şunları söyledi:

"Memleketimizin neresine dönersek dönelim maalesef her sektörde her alanda ciddi problemler olduğunu görüyoruz. Ancak bir problem var ki o problem hepimizi derinden yaralıyor çünkü şu an Türkiye'de 15 milyon emekli kardeşimiz var, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz var. 15 milyon insan hükümetleri devirir, hükümetleri yapar. Öyle bir güç. Maalesef görüyoruz ki emeklilerimizin alım güçleri gitgide düştü maaşları yetmez oldu. Dolayısıyla bizim 14 Mayıs’tan bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla, 15 milyon emeklimizin 9 milyonu 7 bin 500 lira maaş alıyor. 7 bin 500 lirayla artık bu zamanda ne alabilir diye baktığımız zaman, inanın ki ev sahibi olmayan bir emeklimizin yaşaması çok güç. 2003 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretten yaklaşık yüzde 50 daha fazlaydı ama şu andaki tabloya baktığımız zaman en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 35 daha altında. Yani şu anda en düşük emekli maaşının 16 bin lira olması gerekiyordu. Diğer taraftan baktığımızda 5 bin lira bir ikramiye verildi emeklilere. Önce emeklerimizin içinden ‘çalışanlara vermeyeceğiz’ denildi, bir emekli niçin çalışır? Demek ki ihtiyacı var çalışıyor. Kazancı yetmiyor, maaşı yetmiyor demektir. Biz her zaman şunu ifade ettik; biz emeklilerimizin insanca yaşayabilecekleri bir maaşı hak ettiğini düşünüyoruz. 7 bin 500 lira taban fiyat, yani 9 milyon kişi 7 bin 500 lira maaş alıyor. Bu maaşın en az 22-23 bin seviyelerine çıkartılması gerekiyor ki açlık sınırının altında kalmasın."

"EMEKLİLER, HAK ETTİKLERİ ONURLU YAŞAMI YAŞAYABİLMELİ"

Tüm Emek Der Elazığ Şube Başkanı Mehmet Kayabaş şunları söyledi:

"Emekliler yıllarca çalışarak prim ödemiş ve bu ülkenin ekonomisine, teknolojisine, sanayisine en büyük katkıyı sağlamış kesimdir ama bu emeğin karşılığında ne yazık ki emeklilerin yüzde 80’i asgari ücret altında maaş almaktadır. 15 milyonu geçen, her yıl da artan emekli, dul ve yetimler aileleriyle birlikte 35 - 40 milyonluk bir nüfusu oluşturan emeklilere TÜİK’in açıkladığı zam uygulanmaktadır. Temel gıdanın bile yüzde 100 zam gördüğü Türkiye'de 7 bin 500 TL emekli maaşı ile emeklinin geçinmesi mümkün değildir. Açıklanan TÜFE’ler pazar ya da market fiyatlarıyla uyuşmamaktadır. Dolayısıyla emeklilere yapılan zamlar da hayatın gerçekleriyle uyuşmuyor. Emeklilerimize verilen ek ödemelerin yüzde 10’a çıkartılmasını istiyoruz. Emeklilere Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sendikalaşma hakkının verilmesi, bu hususta acilen yasal düzenlemeler verilmesini talep ediyoruz. Hayatının en verimli çağını milletine hizmet ederek geçiren emeklilerimize ekonomik, kültürel ve sosyal olanaklar sunmak, hak ettikleri onurlu yaşamı sağlamak sosyal devlet ve insanlık anlayışı gereği iktidarların en önemli görevidir."

"MADDİ İMKANSIZLIKTAN OĞLUM OKULUNU DONDURDU"

Semahat Subaşı isimli bir vatandaş ise şunları söyledi:

"Ben şu anda 2 bin 400 lira aylık alıyorum, babamdan dolayı. Şu anda benim oğlum 24 yaşında fakat çok mağduruz. Oğlum şu anda 2. sınıfta ve bir yıl okulunu dondurdu maddi sıkıntı yüzünden. Benim isteğim bir öğrenci okumak istiyorsa elinden tutulsun. Hele ki bu babasız çocuklar neden bu kadar değersiz? İlla yanında bir babası mı olması lazım. Zaten oğlum okulu bitirdiği zaman, devlete fazlasıyla faydası olacaktır. Ben devlete herkese faydalı olsun diye bir evlat yetiştirdim. Bu çocuğumun elinden tutan kimse olmadı. Tek başıma ben çok yoruldum. Bu emekli maaşları konusunda, dul aylığıyla geçinen benim gibi binlerce insan var. İnsanların etrafında destekçileri var ama benim yok. Benim gibi mağdur insan çok. Benim gibi maddi imkanları olmayan insanlar ne yapacak hangi kapıyı çalacağız? Ben aylarca o kapıda beklerim çünkü sorunların önünde benim çocuğum var çocuğumun okul hayatı bitmesin başarılı bir öğrenci."

"BEN BİR ANNEYİM, EMEKLİ MAAŞIM 6 BİN LİRA, NASIL GEÇİNEYİM?"

Hamiyet Taşkıran isimli bir vatandaş şunları söyledi:

"Maaşlarımız çok düşük, emekliyiz biz. Emekliyiz derken dul ve yetim maşı alıyorum ben. Çok düşük 6 bin lira alıyorum ben. 6 bin lira maaşla geçinmek zorundayız. 6 bin lira ile ne alabilirsin? Yani çarşıya çıkacaksın hiçbir şey alamıyorsun, evin ihtiyaçlarını gideremiyorsun. Yani çok düşük bizlerin maaşları en az asgari ücret düzeyi veya 15 bin lira olması lazım. Ben öyle düşünüyorum. Gerçekten geçinemiyoruz. Bu maaş çok düşük yani mümkün değil geçinmek. Yani evin ihtiyaçlarına mı vereceksin, kiraya mı vereceksin? Ne alabilirsin ki 6 bin lirayla ve üstelik mesela ben kredi çekmiş bir insanım bir anneyim yani şimdi 4 bin lira da oraya kesiliyor. 2 bin lirayla gel de geçin. Nasıl olacak bilmiyoruz. Yani mecbur kalıyoruz, etrafa muhtaç oluyoruz. Olur mu yani olmaması gerekmiyor mu?"

"EMEKLİ İKRAMİYESİYLE EVİN KAPISI ALINAMAZ"

İbrahim Canpolat ise şunları söyledi:

"1999'da emekli oldum. Emekli olduğum zaman emekli memurla çalışan memur maaşları arasında 10-20 lira fark vardı. 300-400 lira maaş alıyorduk, çalışan da 350 lira maaş alıyordu. Şimdi en düşük çalışan memur maaşı 22 bin neredeyse. Ben de 10 bin 237 lira maaş alıyorum. Arada yüzde 100 bir fark var. Ben 1999’da emekli olduğumda ikramiyemle Elazığ’da bir ev alınıyordu. Şimdi bir memur emekli olsa alacağı 300-400 bin lira. O parayla evin kapısını alamaz. Onun için 89’da ben memur maaşını aldım. Zam gelmişti, 450 bin lira. O zaman paradan sıfırlar atılmamıştı daha. Gittim hanımıma 300 bin liraya bilezik aldım. Kaldı 150 bin lira. 150 bin liraya 4 oğlum ben ve hanımım. Kirayı verdik ve aybaşını getirdik. O zamanın parası ile şimdinin parası arasında yüzde 300 bin fark var. Ben dört çocuğumu bir maaşla besledim. Dört oğlum bir de biz. Emekli olduktan sonra 10 sene orada burada çalıştım. Beni çalıştıracağına, benim oğlumu çalıştır, kızıma iş ver, torunuma iş ver. 'Sen emekli misin, sen maaşını düşünme. Senin maaşını düzeltiyoruz. Git evinde otur, çayını iç, namazını kıl. Senin oğlun gelsin işe' demeleri lazım. Bu düzenin düzeltilmesi lazım."

Kaynak: anka