GÜLARA SUBAŞI

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “Yarın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile bir görüşme olacak, Genel Başkanımızın talebiyle. Ama bu görüşmeyi bir ittifak görüşmesi, bir işbirliği görüşmesi diye görmek de doğru olmaz. Genel Başkan ile Meral Hanım’ın çok önceden bir tanışıklığı hatta aynı Meclis çatısı altında görev almışlıkları var. Sonuçta yeni yönetim, bence her ikisi de öyle. Sonuçta Meral Hanım da kongreden çıktı. Bu görüşmenin nereye geleceği, genel başkanların toplantı sonrası yapacağı açıklamaya bağlı. Saati 10.30. Sonuçta hayırlı olsun ziyareti” dedi. Bulut, yerel seçim ittifaklarıyla ilgili de, “Burada resmi bir ittifak zaten olmuyor. Ama Türkiye'nin de böyle bir şeye ihtiyacı var. Bir iş birliği, güç birliği konusunda Genel Başkanımız sürekli niyetini ifade diyor. Orada bir soru işareti yok. Genel bir ittifak olmayacağını da zaten hem resmi hem gayrı resmi olarak söyledik. Partileri zorlayarak böyle bir şey yapma şansımız yok. Ama hayatın realitesi var. Toplumun beklentileri var. Halka rağmen siyaset yapma şansımız yok. Biraz daha zaman ilerleyince o daha açık bir şekilde çıkacak. Anket çalışmaları, yakın zamanda gelir. Oradan da bir fotoğraf çıkar elbette. Bunu bir zorunluluk değil ama bir ihtiyaç olarak da görmek lazım. Bir ihtiyaç varsa onun karşılanması gerekiyor” diye konuştu.

CHP Halkla ve Medyayla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, bugün, Ankara’da gazetecilerle bir araya geldi. Gazetecilerin sorularının yanıtlayan Bulut, şunları söyledi:

"HALKLA İLİŞKİLER VE MEDYADA DA YENİ BİR ANLAYIŞ VAR”

“Yeni bir dönem, yeni yönetim. Halkla ilişkiler ve medyada da yeni bir anlayış var. Genelde burada ya iletişimci ya gazeteci diye bekleniyor ama bir eczacı karşınızda. Burayı kurumsal bir hale getirmeye çalışıyoruz. Bize bağlı tüm birimlerde, profesyonel arkadaşlarımız çalışacak. Ben de yukarıda, o organizasyonları yapacağım. Yaptığımız işlerin basına yansıması, bizim talep ettiğimiz bir iş. O açıdan sizinle kapalı kapılar değil, aksine tüm kapıları açılmış bir ilişki kurmak. Sizin talepleriniz, istedikleriniz neyse onları karşılamak. Bahsettiğim şey, sizin MYK sonrası genel merkezinize ileteceğiniz haberlerin daha rahat olması, bir zorlamayla ya da kapıda beklemeyle değil de bir sistemle olması. Benim birimim, benim görevim o işi kolaylaştırmak. O anlamda bundan sonra, bu iletişimi sürekli güçlü tutarız diye umuyorum. Hiç kimseye karşı bir önyargımız da yok. Ama medyanın gerçekten medya olarak kullanılması taraftayız. Amaç hem CHP’nin halka iyi tanıtımı, politikalarının ifadesi hem de bu ilişkinin daha şeffaf ve basın ilkeleri doğrultusunda olması."

"YARIN, GENEL BAŞKANIMIZIN TALEBİYLE AKŞENER İLE BİR GÖRÜŞME OLACAK”

Bulut, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener arasında bir görüşme olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine "Yarın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile bir görüşme olacak, Genel Başkanımızın talebiyle. Ama bu görüşmeyi bir ittifak görüşmesi, bir işbirliği görüşmesi diye görmek de doğru olmaz. Genel Başkan ile Meral Hanım’ın çok önceden bir tanışıklığı hatta aynı Meclis çatısı altında görev almışlıkları var. Sonuçta yeni yönetim, bence her ikisi de öyle. Sonuçta Meral Hanım da kongreden çıktı. Bu görüşmenin nereye geleceği, genel başkanların toplantı sonrası yapacağı açıklamaya bağlı. Saati 10.30. Sonuçta hayırlı olsun ziyareti. Meral Hanım ile Genel Başkanın ilişkileri, gerçekten iyi" dedi.

Bulut, “Genel Başkan, seçim iş birlikleri için diğer lideri de ziyaret edecek mi? Böyle bir takvim var mı” sorusuna, şöyle yanıt verdi:

“Yok. Genel Başkanın Meral Hanım’ı ziyareti de böyle bir takvim üzerine bir ziyaret değil. Onu net ifade edeyim.”

"İTTİFAKI BİR ZORUNLULUK DEĞİL AMA BİR İHTİYAÇ OLARAK DA GÖRMEK LAZIM”

Bulut, yerel seçimlerde yapılabilecek ittifaklara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kendi kişisel fikrim olarak söylüyorum, zorlayan bir iş birliği de doğru değil. Sonuçta adı üzerinde bir iş birliği, güç birliği söz konusuysa bu yapılır. Zaten resmi olarak ittifak yapamıyorsunuz. İttifak, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde mümkün. Burada resmi bir ittifak zaten olmuyor. Ama Türkiye'nin de böyle bir şeye ihtiyacı var. Bir iş birliği, güç birliği konusunda Genel Başkanımız sürekli niyetini ifade diyor. Orada bir soru işareti yok. Genel bir ittifak olmayacağını da zaten hem resmi hem gayrı resmi olarak söyledik. Partileri zorlayarak böyle bir şey yapma şansımız yok. Ama hayatın realitesi var. Toplumun beklentileri var. Halka rağmen siyaset yapma şansımız yok. Biraz daha zaman ilerleyince o daha açık bir şekilde çıkacak. Anket çalışmaları, yakın zamanda gelir. Oradan da bir fotoğraf çıkar elbette. Ama bunu bir zorunluluk değil ama bir ihtiyaç olarak da görmek lazım. Bir ihtiyaç varsa onun karşılanması gerekiyor.”

"'KİMSEYE İHTİYACIMIZ YOK’ GİBİ BİR CÜMLEYİ HİÇBİR BELEDİYE BAŞKANIMIZ KULLANMAZ”

Bulut, “Sayın Mansur Yavaş'ın yaptırdığı anketlerin olduğunu, yüzde 55-65 arası bir oy oranı beklediğini, o yüzden de ittifaka gerek yok gibi bir bakış açısı geliştirdiği ifade ediliyor. İttifaksız kazanabilir misiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Hiçbir belediye başkanının böyle bir iş birliğine ‘yok’ diyeceğini zannetmiyorum. Kazanmak illa yüzde 51 oyla belediye başkanı olmak değil ki. Olabildiğince toplumun geneline yayılmak ve onlarla birlikte olabilmek esas. Gerek Mansur Yavaş gerek Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyalarında da hatırlayın. Mesela İstanbul'da, İstanbul ittifakı konuşuluyordu. ‘Biz kazanıyoruz. ‘Kimseye ihtiyacımız yok’ gibi bir cümleyi hiçbir belediye başkanımız kullanmaz. Doğru da değil. Öyle bir bakışımız da yok. Belediye başkanları, elbette bir siyasi partinin temsilcisi olarak başkan oluyor ama sonuçta o rozet çıkartılıyor. Hizmeti, tüm kesimlere veriyor. Bizim, cumhurbaşkanlığında yaptığımız en önemli eleştirilerden birisi de o. Toplumun bir kısmına farklı bir gözle bakıyor. Bunun doğru olmadığını, herkesin cumhurbaşkanı olması gerektiği gibi, herkesin belediye başkanı olması gerekiyor.”

"ANKETLER, HANGİ YÖNTEMLE BELEDİYE BAŞKANI SEÇECEĞİMİZİ BELİRLEYECEK”

Bulut, “Bir ittifak resmi olarak söz konusu değil. Anketler, seçime ittifaksız gidilecekmiş gibi mi yapılıyor” sorusuna, şu yanıtı verdi:

“Bir defa, belediye başkanlarımızın olduğu yerde, bir belediye başkanların durumunu tespit anketi yapılıyor. Orada Genel Başkan ifade etti, belediye başkanının toplam kabulü bekleniyor aslında. O ilçenin ya da o ilin bir parti oy oranı var, belediye başkanının ilk seçildiği oy oranı var. Onlara bakılacak. Sadece o da değil. Bunun yanında diğer STK'larla ilgili görüşler alınacak, örgütün görüşü alınacak, milletvekillerinin görüşleri alınacak. Sonuçta biz fotoğraf çıkartacağız. Birincisi o. İkinci yapacağımız da partinin durumunu görmek olacak. Partinin durumunu görmek, iş birliğine nerelerde ihtiyaç olduğunu görmek anlamına geliyor. O fotoğraf da çıkartılacak. Sonuçta Türkiye'deki tüm bölgelerden bu bilgiler gelecek. O bilgiler ışığında aslında bir değerlendirme olacak. Ama bu anketler ne ittifak için yapılıyor ne de ittifak olmasın diye yapılıyor. Sonuçta biz kendimizi görmeye, belediye başkanlarımızı görmeye, o işin durumunu görmek durumundayız. Bir de son verilerde, Kurultay sonrası CHP’ye ilgi de arttı. Üye sayılarımızdan görüyorsunuzdur. Geçen hafta, 687 kişi artı üye artışı var. Bir önceki hafta daha fazlaydı. O üyelere baktığınız zaman da çoğunlukla genç. Ve bu dinamik bir süreç olacak. Bu anketler, hangi yöntemle belediye başkanı seçeceğimizi belirleyecek diyebiliriz.”

Bulut, HEDEP’in CHP Genel Başkan’ı Özgür Özel’i ziyaretine ilişkin, böyle bir ziyaret olabileceğini ama şu anda takvimde böyle bir görüşme yer almadığını kaydetti.

"KAPALI BİR POLİTİKA DEĞİL, ŞEFFAF BİR POLİTİKA İZLENECEK. DOLAYLI BİR MESAJ VERMEK YERİNE, AÇIK AÇIK MESAJ VERMEYİ TERCİH EDİYORUZ”

Bulut, “Seçimin kaybedilmesinin önemli gerekçelerinden biri olarak Kürtlerle ilgili söylemler gösterilirken yeni dönemde Kürtlerle ilgili daha da açık mesajlar verilmeye başlandı. Bu geçmişte zarar veriyse, önümüzdeki süreçte partiye, oya zarar vermesi nasıl engellenecek” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Sizin de orada seçim öncesi bu propagandaların kirli bir propaganda olduğunu ifade etmeniz lazım. Yani hepimizin sonuçta. CHP gibi büyük bir camiayı suçlayan, yönetimi suçlayan bir propagandaydı. PKK ile görüşmeler, kandil bağlantıları... Bunların hepsi, iftira dolu, hatta bu konu suç aslında hukuki açıdan. Eğer adalet sağlıklı işlese, yani eşit bir şekilde işlese; hukuk bunun suç olduğunu, bunu kim yayıyorsa bununla ilişkin işlem yapılması gerektiğini söylüyor. Hatta bu konuda Cumhurbaşkanı bile itiraf etti. Bir kere onu ayırmak lazım. Seçim öncesi dili ayırmak lazım. O bizim alanımız değil, en azından onu söyleyeyim. Öyle bir şeyin de yapılmasını da doğru bulmuyoruz. Ne yapalım, Kürt deyince PKK mı anlamak lazım? Bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük bence. İkincisi, bir korku politikasına dönmemesi gerekiyor. İnandığınız neyse onu ifade etmek gerekiyor. Şeffaflıktan kasıt o işte. Bugün, benim burada olmam da öyle. Genel Başkanı televizyonlarda gayet açık, bir sohbet ortamında konuşuyor gibi olması da öyle. Kapalı bir politika değil, şeffaf bir politika izlenecek. Yani dolaylı bir mesaj vermek yerine, açık açık mesaj vermeyi tercih ediyoruz. Biz bu ülkede yaşayan herkesi, eşit koşullarda görüyoruz ve öyle olması gerektiğini ifade ediyoruz. Türkiye’de siyasetçiler için bazı cız kelimeler var. Toplum nazarında daha barışçıl bir noktaya getirmemiz, daha kucaklayıcı bir noktaya getirmemiz de bizim sorumluluğumuzda. Siyaset, ayrıştırmak üzere kurgulu değil ki ama Türkiye'de uzun zamandır siyaset ayrıştırmak üzere kurgulu. Dil, ayrıştıran bir dile döndü. Muhafazakar toplum oranı bu, biz oraya çalışalım ama diğer taraftan da o toplumların içerisinde her rengin olduğunu da kabul etmek gerekiyor. Onlar üzerinden bir politika yapılabilir. Mesela biz, Genel Başkan’ın ifadesiyle ‘Dikine kesilen bir politika değil, yatay politika’ diyoruz. Eski tabirle sınıfsal mücadele anlamında. Emeğin daha yoğun gözetildiği, haksızlığa uğrayanların yanında olduğu, özellikle gelir adaletsizliği noktasında politikaların üretileceği bir düzlemde siyaset yapacağımızı ifade ediyoruz.

"VATANDAŞLARIN İKİ BAKANLAR ARASINDA BİR MUKAYESE YAPMASINDA FAYDA VAR”

Mevcutta bir bakanlık var. Bizimki de adı üzerinde gölge bakan. En azından vatandaşların bu iki bakanlar arasında bir mukayese yapmasında bence fayda var. Bir tanesi seçilmiş bir yönetim, diğeri en bariz farkı anlamında söylüyorum, atanmış. Ve sonuçta onları sürekli takip edecek. Sizin açınızdan da ya da bizim açımızdan da iyi tarafı, artık kiminle, hangi konuyu konuşacağınızı biliyor hale geliyoruz. Mesela, ‘NATO konusunda ne düşünüyorsunuz’ dendiğinde o konuda bizim gölge kabinede, Dışişleri Bakanımız var. Onunla bu konuyu çok rahat görüşebilirsiniz. O konuda politikalar da oradan üretiliyor. Yani hem Meclis’te komisyonlar hem MYK, o konunun uzmanları bir politika üretiyor. O politika, parti politikası haline geliyor. Görev ve sorumluluk alanı anlamında daha keskin çizgiler çizilmiş durumda.”

"17 OCAK’A KADAR SIK SIK PARTİ MECLİSİ TOPLANABİLİR”

Bulut, gelecek haftaki MYK toplantısının nerede yapılacağı konusunda, şunları söyledi:

“Çok net değil. İlk plan Antalya'ydı ama Ankara'da da olabilir. Belki birkaç açıklama olabilir. Ya da bir Parti Meclisi (PM) olabilir ama daha belli değil. Genel Başkanımız, bütün kurulların görevleri itibarıyla çalışmasını istiyor. Yani PM’nin yetkisini kendisine ya da MYK'nın yetkisini kendisine almıyor. Bu konuda çok hassas. O açıdan alınacak tüm kararların önce MYK'dan sonra da PM’den geçmesinin daha doğru olduğunu düşünüyor. O yüzden 17 Ocak'a kadar sık sık PM toplanabilir.”

 

Kaynak: anka