DEVA Partisi bugün 75 belediye başkan adayını tanıttı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Tarihe bir not düşmek istiyorum. İleride, içinde bulunduğumuz bugünler anlatılırken birileri bu kaydı görsün, izlesin, duysun istiyorum. Çünkü eğer bugünlerin tarihini, Sayın Erdoğan'ın kitap yazdırdığı kişilere bırakırsak gelecek nesiller, ‘Türkiye o günlerde ne güzelmiş’ diyecek. Sizden bir şahitlik istiyorum. 2023 yılı Türkiye'sinde, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu Türkiye'de insanların bir kilo peynir almakta zorlandığı bir dönem yaşıyoruz, şahit misiniz? 2023 yılı Türkiye'sinde yerli ve milli kelimeleri dilinden düşünmeyen bir iktidar iş başındayken vatandaşlarımızın yerli sebze, meyveyi taneyle alabildiği bir dönem yaşıyoruz, şahit misiniz? 2023 yılı Türkiye’sinde, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutladığımız bir tarihte, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, insanlar balık yemeye hasret kaldılar, şahit misiniz” dedi.
DEVA Partisi, Genel Başkan Ali Babacan’ın katılımıyla bugün Ankara’da Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı düzenledi. Toplantıda beldelerle birlikte 75 belediye başkan adayı kamuoyuna tanıtıldı. Babacan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"GENÇLER, BUGÜNKÜ HAYATINIZ ÇOCUKKEN HAYAL ETTİĞİNİZ HAYATTAN FARKLIYSA ELBETTE Kİ BEĞENMEYECEKSİNİZ”
“Özellikle gençleri selamlamak istiyorum. Çocuk yaştan itibaren sokakta, okulda, baskıyla yaşamak zorunda kalan gençler; sabahın karanlığında güneşi görmeden okula gitmek zorunda kalan gençler; günlük ihtiyaçları artık lüks haline gelen, Avrupa'daki yaşıtlarını ancak ekranlardan izlemek zorunda kalan, hayatını ağzının tadıyla yaşayamayan gençler... Özellikle gençlere hoş geldiniz diyorum. Biz gençlerin yanında değil, gençlerin arkasından yürüyoruz. Bu iktidar, gençlere ne diyor: ‘İş var. Ama bu gençler iş beğenmiyor.’ Beğenmediğiniz ne varsa haklısınız. Bugünkü hayatınız çocukken hayal ettiğiniz hayattan farklıysa, hayallerinize benzemiyorsa elbette ki beğenmeyeceksiniz. Bugün, bu ülkede yarınlarınızı göremiyorsanız elbette beğenmeyeceksiniz. Beğenmediniz ne varsa haklısınız gençler. Biz de beğenmiyoruz. Ve genç arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu ülkenin sizlere bir gençlik borcu var.
"HEDEFİMİZ, HER ALANDA AMA HER ALANDA AVRUPA STANDARTLARINI YAKALAMIŞ BİR TÜRKİYE”
Geçtiğimiz günlerde açıklandı. 2021 ve 2022 yıllarında ekonomik kriz ve hayat pahalılığı sebebiyle tam 728 bin öğrenci üniversiteyi bırakmış. Türlü hayallerle hazırlanıp, bin bir zorlukla sınava geçip üniversiteye başlıyorsunuz. Ardından ekonomik kriz yüzünden okulu bırakmak zorunda kalıyorsunuz. Hatta bazı aileler, eğer oğlu-kızı bulunduğu şehirde değil de bir başka şehirde üniversite kazandıysa ve yurt çıkmadıysa çocuklarını üniversiteye kayıt bile ettiremiyorlar. Ülkenin gençliği açlığa, yokluğa terk edilir mi? Hepsinin farkındayız. Bizim hedefimiz, her alanda ama her alanda Avrupa standartlarını yakalamış bir Türkiye. Dünyadaki akranlarıyla aynı hayalleri kuran, aynı başarıları kazanabilecek bir gençlik hedefliyoruz. Çünkü Türkiye, her alanda en iyisini hak ediyor. Demokraside, temel hak ve özgürlüklerde, hukukun üstünlüğünde Türkiye en iyisini hak ediyor. Ekonomide, eğitimde, sağlıkta, sanatta Türkiye en iyisini hak ediyor. İşte bu yüzden 81 ilde, yüzlerce ilçede, gecesini gündüzüne katarak çalışan DEVA’lı arkadaşlarım, en çok da siz gençler için çalışıyor. Gençlerle birlikte çalışıyor.
"ÖFKE DOLU SÖZLERİN SİYASETTE BİR HİTABET SANATI OLDUĞUNU SAVUNANLAR, KUTUPLAŞMANIN VE TOPLUMSAL AYRIŞMANIN DAHA DA DERİNLEŞMESİNE SEBEP OLUYORLAR”
DEVA Partisi'nin ülkemizdeki siyasete en önemli katkılarından birisi ne oldu biliyor musunuz? Sadece 18 yaş üstü değil, her yaştan insanın rahatlıkla izleyebileceği, temiz, sakin ve seviyeli bir siyaset üslubu oldu. İsmi lazım değil, bazı genel başkanlar, grup konuşması yaparken kürsüye çıktıklarında televizyon haberlerinde mutlaka bir uyarı işareti konulmalı. Ancak 18 yaş üstü bunu izleyebilir diye. 2001 yılında yola çıkarken ‘Siyasetin kaybolmuş seviyesine irtifa kazandıracağız’ diyenler, bugün siyasetin dilini ahlak ve hukuk zemininden hızla uzaklaştırıyorlar. İbretle izliyoruz. Öfke, kin ve hırs dolu sözlerin siyasette bir hitabet sanatı olduğunu savunanlar, kutuplaşmanın ve toplumsal ayrışmanın daha da derinleşmesine sebep oluyorlar. Aziz şehitlerimizin manevi hatıratını incitecek, sorumsuz beyan ve davranışları üzülerek izliyoruz. Kutsal kitabımızda, haklarında ölü tabirinin bile kullanılmasının uygun görülmediği şehitlerimizin ebediyete uğurlandı törenleri kaosa dönüştürmek, siyasi şov alanına çevirmek istismar siyasetinden başka bir şey değildir. Gerçekten çok yazık.
"BU MİLLET, HEM TERÖRE ‘DUR’ DEMESİNİ BİLİR HEM DE ŞEHİT CENAZELERİNİ İSTİSMAR EDENLERE ‘DUR’ DEMESİNİ BİLİR”
Bu vesileyle şunu da vurgulamak istiyorum ki terörün ve şiddetin karşısında, milletçe tek vücut olmamız gerekiyor. Komşularımız ve müttefiklerimiz şunu anlamalı: Mesele bu ülkenin egemenliği, siyasi birliği ve toprak bütünlüğüyse Türkiye Cumhuriyeti, devletiyle, milletiyle bir olur, gereken her türlü mücadeleyi verir. Bu millet, hem teröre ‘dur’ demesini bilir hem de şehit cenazelerini istismar edenlere ‘dur’ demesini bilir. Geçtiğimiz hafta, Irak'ta şehit olan askerlerimizi tekrar rahmetle anıyorum. Yaralı askerlerimize de Allah'tan acil şifalar diliyorum.
"SEÇİMDE ARADIĞINI BULAMAYAN DA GİDİYOR HAMASET YAPIYOR, SEÇİMİ KAZANAN ZATEN HAMASET ÜZERİNE BİR SİYASET ÜRETMİŞ DURUMDA”
Otoriter rejimler Avrupa'nın, dünyamızın dört bir yanını sarmış durumda. Bu otoriter anlayış, bu ‘Ben dedim olsun. Ben hukuk tanımam. Anayasa tanımam’ anlayışı, maalesef sadece Türkiye'ye özgü bir şey değil. Dünyanın pek çok bölgesinde şu anda var olan bir gerçek. Hamaset, bu kafatası milliyetçiliği günden güne dünyada ivme kazanıyor. Şöyle bir Meclis’e bakın. Aşırılıkta, ayrımcılıkta, kutuplaştırmada yarışan yarışana. Seçimde aradığını bulamayan da gidiyor hamaset yapıyor, seçimi kazanan zaten hamaset üzerine bir siyaset üretmiş durumda. Dolayısıyla koskoca TBMM, fikrin değil; hamasetin üretildiği bir kurum haline geliyor. Ama hiç endişeniz olmasın, biz buradayız. Bi,z insanlarımız böylesi bir hamaset siyasetine, bu türden bir kolaycılığa hapsedilmesin diye buradayız. Sosyal medyada alınacak üç fazla tık adına, birkaç haber bülteninde birkaç dakika fazla görünmek adına kimse bizim ağzımızdan inanmadığımız tek bir söz duymaz. Bizim tiyatro sanatına saygımız sonsuz ancak siyaseti sadece bir tiyatrodan ibaret görenler var.
"İŞKENCECİ OLDUĞU TESCİLLENMİŞ BİRİNİ, KÖRPECİK ÇOCUKLARA ROL MODEL OLARAK GÖSTERİYORLAR, KAFAYA BAK”
Niye dik duracağız biliyor musunuz? Çünkü biz dünyada rüzgar nereden eserse essin, siyasette moda ne olursa olsun; kafatasçı bir zihniyetin, otoriter bir anlayışın bu ülkeye yaptıklarını, bu ülkenin insanına çektirdiklerini hiç unutmadık. Dini inancı yüzünden yuhalanan vekilleri de unutmadık, Meclis çıkışı gözaltına alınan vekilleri de unutmadık. 28 Şubat'ta devlet eliyle adliye koridorlarında yapılan zulümleri de unutmadık, işkencehaneye çevrilen karakollardaki zulümleri de unutmadık. Kısacası nereden geldiğimizi, nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizi unutmayacağız. Geldikleri yeri unutanların gittikleri yol ortada. İşte mevcut iktidar. ‘Nereden nereye’ değil mi? Kim derdi ki bir zamanların 28 Şubat zihniyetinin zulmettikleri, o baskı ve zulüm ortamı içindekiler kendileri işler gücünü ele geçirdiklerinde başkalarına baskı yapacaklar. Nereden nereye? Kimlerle iş tuttuklarını görüyor musunuz şu an? Sayın Erdoğan, bir yanına almış Bahçeli'yi, bir yanına almış Perinçek’i; yarınların Türkiye'sini oralarda, o kafalarda, o zihniyetlerde görüyor. Halbuki bunlar, o geçmişin Türkiye'sinin karanlık günlerinin temsilcileri olan isimler. Bir okula zamanının ünlü işkencecilerinden birisinin adını vermeye kadar götürdüler işi. Meclis tutanaklarında sabit. İşkenceci olduğu tescillenmiş birini, körpecik çocuklara rol model olarak gösteriyorlar, kafaya bak.
"FAİLİ MEÇHULLERİN, 28 ŞUBATÇILARIN, BASKININ, AYRIMCILIĞIN İTTİFAKINI KURMADILAR MI”
Kolunuzu bir kere bu otoriterliğe kaptırırsanız bundan kaçış yok. Seçimlere zaten böyle bir ittifakla girmediler mi? Faili meçhullerin, 28 Şubatçıların, baskının, ayrımcılığın ittifakını kurmadılar mı? İşte gerisi de çorap söküğü gibi geliyor. Tek bir taviz, arkasından neleri getiriyor, görüyorsunuz. Bu büyük ve güzel ülke, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) açık kararlarının uygulanmadığı, ihlal edildiği bir ülke haline geldi. Bu büyük ve güzel ülke, bir kişinin inadı yüzünden insanların haksız yerde hapishanelerde ömür tükettiği bir ülke haline geldi. İşte 30 Aralık geliyor; bu büyük ve güzel ülke, Sinan Ateş'lerin hukuk cinayetlerine kurban gittiği, insanların hesap sormaktan korktuğu bir ülke haline geldi. Gerçekten içimiz yanıyor, bu ülke buna layık değil. Türkiye, böyle kötü yönetilmeyi hak etmiyor. İşte tam da bu noktada, bizlere çok büyük işler düşüyor. DEVA Partililer olarak biz, sapasağlam ve dimdik şekilde, tam demokrasi hedefimizden şaşmadan yürümeye devam etmek zorundayız. Biz, doğru yerde duruyoruz. Ne demişti büyük şairimiz Mehmet Akif, ‘Cehennem olsa gelen göğsümüzle söndürürüz. Bu yol ki hak yoludur. Dönme bilmeyiz, yürürüz.’
"ASGARİ ÜCRET ALAN BÜTÜN İŞÇİLERİN VE SABİT MAAŞI OLAN HERKESİN 2024 YILININ SONU GELDİĞİNDE YÜZDE 36 FAKİRLEŞECEĞİNİN İLANI DEĞİL Mİ”
Artmış haliyle ocağın sonunda 17 bin lira asgari ücret alacak vatandaşlarımızdan bahsediyorum, ‘Rahat geçiniyorum’ diyen var mı? Döviz borcu olmayanlardan, büyük kira yükü altında ezilmeyen, iş-güç sahibi olan insanlardan bahsediyorum. Onlar arasında bile ‘Rahat geçinebiliyorum’ diyen var mı? Dün uzun müzakerelerden, değerlendirmelerden sonra asgari ücret açıklandı. 17 bin lira net. Bu asgari ücret insanların eline ocak ayının sonunda geçecek. Kasım ayı için bekar, tek bir işçinin aylık asgari gideri TÜRK-İŞ'e göre 18 bin 239 lira. Ama ocak sonunda bir asgari ücretli işçinin eline geçen rakam, 17 bin lira olarak artık sabitlenmiş durumda. O 2 lira tabii çok önemli. Onu atlarsak yanlış olur. Çünkü 2 liranın satın alma gücü, malum. Biz bu ülkede tekrar kuruşu kıymetli hale getirmiştik, bırakın lirayı. Altı sıfırı attığımız dönemlerde bir kampanya başlatmıştık, ‘Yere düşen bir kuruşu alalım çünkü artık kuruşun değeri vat bu ülkede’ dedik. ‘Yıl ortasında artış yok. Yıl sonuna kadar idare etsin herkes’ dediler. Bu ne demek? Ocak ayında 17 bin lira olan asgari ücret, aralık sonuna kadar 17 bin lira olmaya devam edecek. Peki, aynı ülkenin aynı iktidarı demiyor mu, ‘2024 yılında, yüzde 36 enflasyon olacak.’ Merkez Bankası'nın (MB) açıkladığı ve TÜİK'in makyajlanmış enflasyonuna göre hesap edilen hedef rakam yüzde 36 değil mi? Şu anda ülkenin iktidarı, asgari ücret alan bütün işçilerin ve sabit maaşı olan herkesin 2024 yılının sonu geldiğinde yüzde 36 fakirleşeceğinin ilanı değil mi?
"11 YIL EKONOMİNİN BAŞINDA OLAN BİR ARKADAŞINIZ OLARAK SÖYLÜYORUM Kİ BU ÜLKENİN EKONOMİSİNİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ DURUMUN TEK BİR SEBEBİ VAR: O DA TEK BİR KİŞİ”
OECD’nin araştırma sonuçları, Türkiye'de her 100 öğrenciden yaklaşık 20’si haftada en az 1 gün, parası olmadığı için yemek yiyemiyor bu ülkede. Ve PISA testi sonuçları da ortada. Bütün OECD ülkeleri içerisinde, başarı seviyesi en düşük olan ülkelerden birisi biziz. Bu ülkenin tam 11 yıl ekonomisinin başında olan bir arkadaşınız olarak söylüyorum ki bu ülkenin ekonomisinin içine düştüğü durumun tek bir sebebi var: O da tek bir kişi. Akıl dışı, bilim dışı bir tezi yıllarca dayatan ve bu ülkeye Kur Korumalı Mevduat (KKM) gibi bataklık politikaları empoze eden tek bir kişi. Çünkü tek sorumlu, öyle istedi. ‘Tek imzayla her şeyi yapabilmeliyim’ dedi. Ne oldu? 34 yıl sonra tek haneye indirdiğimizde yıllarca, tek hanede tuttuğunuz enflasyonu, döviz kurunu patlattı.
"2023 YILI TÜRKİYE'SİNDE, ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLDUĞU TÜRKİYE'DE İNSANLARIN BİR KİLO PEYNİR ALMAKTA ZORLANDIĞI BİR DÖNEM YAŞIYORUZ, ŞAHİT MİSİNİZ”
Buradan hep birlikte tarihe bir not düşmek istiyorum. İleride, içinde bulunduğumuz bugünler anlatılırken birileri bu kaydı görsün, izlesin, duysun istiyorum Çünkü eğer bugünlerin tarihini, Sayın Erdoğan'ın kitap yazdırdığı kişilere bırakırsak gelecek nesiller, ‘Türkiye o günlerde ne güzelmiş’ diyecek. Sizden bir şahitlik istiyorum. 2023 yılı Türkiye'sinde, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu Türkiye'de insanların bir kilo peynir almakta zorlandığı bir dönem yaşıyoruz, şahit misiniz? 2023 yılı Türkiye'sinde yerli ve milli kelimeleri dilinden düşünmeyen bir iktidar iş başındayken vatandaşlarımızın yerli sebze, meyveyi taneyle alabildiği bir dönem yaşıyoruz, şahit misiniz? 2023 yılı Türkiye’sinde, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutladığımız bir tarihte, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, insanlar balık yemeye hasret kaldılar, şahit misiniz? ‘Doğal gaz rezervleri bulduk, artık doğal gazı bedava dağıtacağız. Her şey ucuzlayacak. Geleceğimiz garanti altında’ diye seçime gidenlerin 2023 Türkiye'sinde kış gelince, hava soğuyunca, yağmur yağınca insanların havaya bakıp berekettir diye sevinemediği günleri yaşıyoruz. Çünkü havanın soğuduğunu, yağmuru görenler hemen ay sonundaki doğal gaz faturasını düşüyor, şahit misiniz?
"HERKESİN BİAT ETTİĞİ BİR ÜLKEDE, KAFASINA ESENİ DAHA RAHAT YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR”
2023 yılı için gerçekten çok hayalimiz vardı. Önce 6 Şubat'la tarihimizin en acı sabahlarından birine uyandık. Herkes bir akrabasını, bir sevdiğini, bir arkadaşını kaybetti. Çok zordu, hala da zor. Mayıs seçimleri öncesinde, güler yüzleriyle birbirlerine kalpler gönderen vatandaşlarımızın yüzünde maalesef şimdi derin bir sükunet hakim. 7 Şubat sabahı, arkadaşlarıyla kahvaltı yapmak için sözleşen Antakyalı bir genç için de zordu bu sene, Gazze'den yavrularını toprağa veren bir baba için de zordu. 2023 üstesinden gelmesi zor bir yıl oldu. Biz, hiçbir duygu barındırmayan çehreleriyle insanlar enkaz altındayken kameralara kin kusanlardan ibaret değiliz. Bu ülke öyle bir ülke değil, bunu hatırlatmak istiyorum. Onlara inat buradayız. Bizim varlığımızdan o kadar rahatsız oluyorlar ki bildiğiniz gibi değil. Bizim bu sağlam, ilkeli duruşumuz, bu boyun eğmememiz öyle rahatsız ediyor ki... Çünkü biz etrafındakilerin çoğu gibi korkuyla, tehditle sindirdiklerinden de değiliz; gayrimeşru, gayriahlaki bir şekilde nemalandırdıklarından da değiliz. Ve biliyor ki biz ne tehdide boyun eğeriz ne de menfaatle cezbediliriz. Onun için çok rahatsız. Meclis’te 600 milletvekili var. Kafayı bizim 15 milletvekilimize takıyor. Çünkü herkesin biat etmesini istiyor. Çünkü herkesin biat ettiği bir ülkede, kafasına eseni daha rahat yapabileceğini düşünüyor.
"DEMOKRASİ VE ATILIM, İLK ADIMI 31 MART’TA; KALICI VE BÜYÜK ADIMI DA BİR SONRAKİ GENEL SEÇİMLERDE ATACAK”
Aralık ayının ilk haftasında yerel seçimler için ilk grup belediye başkan adayımızı açıklamıştık. Bugün de ikinci grup belediye başkan adaylarımızı açıklıyoruz. Bizim her bir adayımız, mevcut belediye başkanından da diğer adaylardan da belediyeciliği çok daha iyi yapacak bilgi ve beceriye sahip. Ben her birine sorduğumda, ‘Sen mevcut başkandan çok daha iyi yapar mısın bu işi’ dediğimde, bir saniye bile tereddüt etmeden ‘Tabii ki yaparım’ diyen arkadaşlarım. Böylece inançla dosdoğru çalışmaya devam edeceğiz. Demokrasi ve Atılım, ilk adımı 31 Mart’ta; kalıcı ve büyük adımı da bir sonraki genel seçimlerde atacak. Önce seçimleri kazanacağız. Sonra DEVA belediyeleriyle tüm ülkeye demokrasi nasıl yerelden yükselir bunu tüm Türkiye'ye hep beraber göstereceğiz.”
75 BELEDİYE BAŞKAN ADAYI TANITILDI
DEVA Partisi’nin açıkladığı il ve ilçe belediye başkan adaylarının isimleri şöyle:
“Adana, Karaisalı-Ayhan Avcı. Adana, Kozan-Veli Küçük. Adana, Sarıçam-Cengiz Yalman. Adana, Yumurtalık-Uğur Karataş. Adıyaman, Kahta-Sadık Öztürk. Antalya, Gündoğmuş-Mehmet Eser. Antalya, Kepez-Emre Karaşin. Balıkesir, Balya-Mesut Ünal. Balıkesir, Gömeç-Zeynep Çiğdem Akçamlı. Bayburt-Can Kurban Aslan. Burdur-Recep Oğuz. Bursa Büyükşehir-Zeki Kahraman. Bursa, İnegöl-Onur Metinbaş. Bursa, Mudanya-Mine Norşon. Bursa, Nilüfer-Nilüfer Akçakoca Demir. Bursa, Osmangazi-İlhan Menge. Denizli, Serinhisar-İsmail Parça. Diyarbakır, Eğil-Zeynel Bekil. Diyarbakır, Ergani-Süleyman Efe. Diyarbakır, Kayapınar-Hebun Aytekin. Elazığ, Baskin-Tekin Tomaç. Erzurum, Narman-Ahmet Can Koçak. Eskişehir, Alpu-Gökhan Memiş. Eskişehir, Çifteler-Mustafa Taçkın. Gaziantep Büyükşehir-Ekrem Kurt. Gaziantep, İslahiye-Bekir Yücel. Gaziantep, Şahinbey-Bekir Saltan. Gümüşhane, Şiran-Şeyma Aydın. İstanbul, Pendik-Mustafa Yılmaz. İstanbul, Şile-İbrahim Avcı. İstanbul, Şişli-Muhammed Benan Şenbayram. İstanbul, Kartal-İltan Ekmekçioğlu. İzmir, Çiğili-Yakup Ateş. İzmir, Güzelbahçe-Metin Avcı. İzmir, Kiraz-Hatice Hülya Coşkun. İzmir, Menemen-Şeyhmus Dal. İzmir, Selçuk-Rabia Beyaz. İzmir, Tire-Fatma Yıldırım. Kayseri, Kocasinan-Kadir Türkmen. Kayseri, Yeşilhisar-Mustafa Tepe. Kayseri, Hacılar-Osman Palaz. Kırklareli-Rıfat Rafael Haleva. Kilis-Abdullah Sakar. Kocaeli, Karamürsel-Yunus Katı. Kocaeli, Kartepe-Yusuf Nuhoğlu. Konya Büykşehir-Seyit Karaca. Konya, Ilgın-Seyit Ali Nadaroğlu. Konya, Cihanbeyli-Mulla Sarı. Malatya, Arguvan-Erdal Ekici. Manisa, Saruhanlı-Cüneyt Taylan. Mersin, Tarsus-Ramazan Yıldırım. Muğla, Dalaman-Hilal Baykan. Muğla, Bodrum-Mehmet Billorer. Muğla, Fethiye-Saniye Parça Kulaç. Niğde-Ümit Güngör. Rize, Çamlıhemşin-Mustafa Kemal Yeniçırak. Rize, Ardeşen-Eren Tolga Beşli. Sakarya, Pamukova-İrfan Metin. Sakarya, Ferizli-Yakup Kotaman. Sakarya, Karasu-Abdullah Çatalbaş. Sinop-Cevdet Yeşil. Tekirdağ, Kapaklı-Abdullah Buz. Tekirdağ, Saray-Tarık Atansoy. Trabzon, Sürmene-Mehmet Ali Duman. Trabzon, Ortahisar-Serkan Işıklı. Tunceli, Çemişgezek-Recep Yıldırım. Tunceli, Hozat-Doğan Can Yıldırım. Tunceli, Ovacık-Sevgi Gülatar. Tunceli, Pertek-Tahsin Çelik. Yalova-Aslı Üresin.”