Artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük zamlara karşı iş bırakan kamu emekçileri tüm yurtta alanlara çıktı.
Hatay/ Samandağ’da Eğitim Sen Üyesi eğitim emekçileri düzenledikleri iş bırakma eylemiyle kamu emekçilerinin artan hayat pahalılığı ve düşük maaş zamlarına karşı hak mücadelesi vereceklerini duyurdu.
“YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!”
Eğitim Sen Samandağ Şube binası önünde toplanan eğitim emekçileri Abdullah Cömert Alanına yürüyerek burada basın açıklaması gerçekleştirdi.
Eğitim Sen Samandağ Şube Yönetiminden Esat Kudret yürüyüş boyunca, yaptığı konuşmada “Örgütlenmeliyiz! Örgütlü mücadele dışında kurtuluş olmadığı için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Kaderimizi ceberut egemenin keyfiliğinden koparıp alabilmek için örgütlenmeliyiz! Örgütlenmeliyiz! Bireysel kurtuluşun bir yalan olduğunu bilerek örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Bireysel kurtuluş çabalarının düzenin acımasız koridorlarında boğulacağını ve tek başına kurtuluşun mümkün olmadığını bilerek örgütlenmeliyiz.
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz! Örgütlenmeliyiz! Her yalnızlaştığımızda düzen sahiplerinin daha da arsızlaşacağını bilerek örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Her sustuğumuzda sıranın eninde sonunda bize de geleceğini bilerek örgütlenmeliyiz. Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek! Örgütlenmeliyiz! Ekmeğimiz ve onurumuz için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz!
Eşitlik, özgürlük ve adalet talebimiz için örgütlenmeliyiz. Gücümüz birliğimizden geldiği için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Hem de yaşamın her alanında, tıpkı bize hayatı zehir edenler gibi örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Başkaca bir seçeneğimiz olmadığı için, emekçi ve haklı olduğumuz için örgütlenmeliyiz. Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız!, Direne Direne Kazanacağız
Örgütlenmeliyiz! Kan, can bedeli yarattığımız değerlere sahip çıkabilmek için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz Üreten biziz yöneten de biz olacağız diyebilmenin tek yolu bu olduğu için örgütlenmeliyiz. Üreten Biziz Yöneten De Biz Olacağız!, Örgütlenmeliyiz
Hesap vermesi gerekenlerin utanmazca hesap sorduğu bir düzenden temelli kurtulmak için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Coğrafyamızda insan kanını sudan ucuz sayan emperyalizmi döktüğü kanda boğabilmek için örgütlenmeliyiz. Emperyalizm Yenilecek Dünya Halkları Kazanacak! Örgütlenmeliyiz! Karanlığı karanlığında boğmak ve aydınlığı egemen kılmak için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Tarih bizden yana, aydınlık bizden yana, hak bizden yana. Ki biz halkız, milyonlarız, haklıyız ve kazanacağız. Bunu gerçek kılmak için örgütlenmeliyiz. Karanlığa teslim olmayacağız! Örgütlenmeliyiz! Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyanın inşası için, yârin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber diyebilmek için örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz! Kaçınılmaz olan sosyalizm düşünü gerçek kılmak için örgütlenmeliyiz. Emeğin kurtuluşu sosyalizmde! Örgütlenmeliyiz! Mecbur olduğumuz için örgütlenmeliyiz. Örgütlü mücadele dışında bir kurtuluş yolu olmadığı için örgütlenmeliyiz. Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!” ifadelerine yer verdi.
“İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN İŞ BIRAKIYOR, ‘SEFALET ZAMMI’ DEĞİL, EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ!”
Samandağ Eğitim Sen Üyesi Eğitim Emekçileri Yürüyüş sonrası Abdullah Cömert Alanında bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın Açıklamasını Eğitim Sen adına Esra Emir Bakır okudu.
Esra Emir Bakır, açıklamasında “Kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkûm ediliyoruz. Her geçen gün etkisini artıran ekonomik kriz, milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum gibi eriyor ve ülke olarak hızla yoksulluğa sürükleniyoruz. Artık Yeter! Emekçisi, emeklisi bilcümle geçinemiyoruz! İş yerlerinde alın teri döken bizler, enflasyon karşısında ezilirken sermaye her geçen gün daha fazla kâr ediyor. Vergi yükünün büyük bölümü emekçilerin omuzlarına yıkılırken, zenginlerin vergi borçları birer birer siliniyor. Kamu kaynakları, halkın ihtiyaçları yerine sermayeye ve yandaş projelere aktarılıyor. Bu adaletsiz düzenin bedelini yıllardır neden sadece biz emekçiler ödüyoruz? Kamu emekçilerinin, işçilerin, emeklilerin “insanca yaşayacak ücret” taleplerini görmezden gelen siyasi iktidarın ücretlerimizi baskılayıp, boğazımızı sıkarak uygulamaya çalıştığı ekonomik programa karşı kamu emekçileri olarak itiraz ediyoruz. Siyasi iktidarın toplumun büyük bölümünü oluşturan işçiler, kamu emekçileri ve emeklileri sefalete mahkûm eden politikalarına ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Türkiye’deki vergi sistemi, emeği ile geçinenler aleyhine işlemektedir. Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesimlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir: Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu emekçilerinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır. Resmi enflasyon rakamları ile halkın hissettiği enflasyon arasında büyük bir fark vardır. Özellikle gıda, konut, ulaşım ve enerji gibi temel harcamalara yapılan zamlar karşısında kamu emekçileri tarihin en hızlı yoksullaşma süreci yaşamıştır. İnsanca yaşayacak bir ücret, sadece ekonomik bir talep değil, aynı zamanda insani bir haktır. Kamu emekçileri, geçim sıkıntısı çekmeden çocuklarının geleceğine güvenle bakabilmeli, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmelidir. Bu nedenle, asgari ücret ve kamu emekçisi maaşları yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmeli, maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına göre değil gerçek enflasyon oranına göre yapılmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi, tek adam rejimi olarak tarif ettiğimiz bu siyasal düzende, emekçilerin, asgari ücret tespit komisyonu da dahil olmak üzere, hiçbir pazarlık düzeneğinde, evrensel haklara uygun bir toplu sözleşme yasası bulunmamaktadır. Daha da ileri giderek, milyonlarca emekçiyi sefalet zamlarına sarı sendika eli ile mahkum edip, bunu seyyanen zam gibi tek adamın siyasal ulufe yöntemine terk etmek, bizim hızlıca ters yüz etmemiz gereken en önemli görevdir. Bizleri yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkum eden bu kapitalist düzene karşı durmanın tek yolu ortak talepler etrafında, emekçilerin daha dirençli bir mücadele hattına doğru yol almasını sağlamaktır.
Diğer yandan, emperyalist müdahaleler sonucunda, Ortadoğu’da başta savaş, gericilik, göç, mültecilik, insan hakları ihlalleri ve antidemokratik uygulamaların karşısında, emekçilerin sofrasından çalan tüm güvenlikçi politikalara karşı, toplumun tüm üretiminin tekrar halka, kardeşliğe ve toplumsal uzlaşıya, laikliğe, çağdaşlığa, demokrasiye aktarılmasını talep edeceğiz.
Biliyoruz ki, gerçek demokrasinin tesisi, insan hakları ve özgürlüklerin istisnasız güvence altına alınması ve toplumsal barışın inşası, mutlak olarak sofralarımızın büyümesine ve refahımızın artmasına yol açacaktır. Bu doğrultuda kamu emekçileri olarak;
Bizleri yoksulluğa ve güvencesizliğe sürükleyen politikalara karşı güçlerimizi birleştiriyor, sesimizi yükseltiyoruz. Emeğimizin karşılığını almak, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak için bugün tüm işyerlerimizde iş bırakıyor ve siyasi iktidarı uyarıyoruz. Çünkü geçinemiyoruz!
Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı İSTİYORUZ!
Eşit işe; eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79.000 TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Başta metropoller olmak üzere barınma ihtiyacımızı imkansız hale getiren kira fiyatlarına karşı, güncel verilere denk düşen kira yardımı talep ediyoruz. Asgari ücretin, insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine çıkartılmasını talep ediyoruz. İşyerlerinde ücretsiz kreş açılmasını talep ediyoruz.
Kamuda mülakat değil, liyakat, yani kadrolu güvenceli istihdam talep ediyoruz. Seyyanen zamların, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, insanca yaşayabileceğimiz bir emeklilik talep ediyoruz. Kamu kaynaklarının “müşteri garantili” projeler için değil, halk için kullanılmışını talep ediyoruz. Vergide adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok, yani adil bir vergi sistemi ve 1. Vergi diliminin %10’a düşürülmesi ve sabitlenmesini istiyoruz. Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi istiyoruz! Özetle; savaşa, ranta, faiz ödemelerine, sermayeye teşvike değil, halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talep ediyoruz. Bu haklı ve meşru taleplerimizin yerine getirilmemesi durumunda, mücadeleyi ve dayanışmayı yükselteceğimizi ve Ülkemizin tüm meydanlarında eylemlerimize devam edeceğimizi buradan tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.” ifadelerine yer verdi
Foto-Haber: Nezahat Fırıncıoğulları