(MERSİN) - Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel görüşmesini değerlendiren Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, hem iktidarın hem de muhalefetin ülkedeki sert iklimden çokça zarar gördüğünü belirtti. Seçer, “Türkiye’de siyaset tekrar dizayn ediliyor. Sayın Özel ve Sayın Cumhurbaşkanı görüşmesi tabii ki doğaldır ve olması gereken bir süreçtir. 5 yıllık deneyimden sonra sert siyasetin iletişim olmadan, birbirimizi dinlemeden, dışarıdan duyduklarımızla yapılan siyasetin yanlış olduğunu gördük” dedi.
Başkan Seçer, Halk TV’de “İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah” programının konuğu oldu. Seçer programda; ülke gündeminde yer tutan konulara değindi.
İsmail Küçükkaya’nın Erdoğan-Özel görüşmesine ilişkin yorumunu sorması üzerine Başkan Seçer, şöyle konuştu:
“Tablo güzel. Zaten demokrasi dengesi böyle bir şey; iktidar ve muhalefet. İktidar yapacak, muhalefet denetleyecek, eleştirecek, doğru yolu gösterecek, diyalogları zaman zaman sertleşecek, zaman zaman yumuşayacak. Eğer mesele dış meseleler ise siyaset üstü bir tavır ortaya koyacak, ortaklaşacak ve ülke menfaatlerini öne alacak. Biz bunu seçim öncesi de gördük. Dedik ki ‘Bu seçim farklı bir netice verir. Türkiye’de siyaset tekrar dizayn edilir.’ Şimdi bu süreci yaşıyoruz. Türkiye’de bir şeyler oluyor. Güzel bir şeyler mi, kötü bir şeyler mi oluyor tabii ki bunu sürece bırakmak lazım. Sayın Özel ve Sayın Cumhurbaşkanı görüşmesi tabii ki doğaldır ve olması gereken bir süreçtir. Bana sorarsanız bir 5 yıllık deneyimden sonra sert siyasetin iletişim olmadan, birbirimizi dinlemeden, dışarıdan duyduklarımızla yapılan siyasetin yanlış olduğunu gördük. Hepimize zarar verdi. Sadece biz muhalefete mensup belediye başkanları değil, aslında hükümet de bu sert iklimden çok zarar gördü.
“Ben muhalefetimi yaparım ama bu demek değildir ki sürekli kavga edip toplumu gerelim”
Türkiye’nin şu anda boğuştuğu sorunlar var. Bu sorunları diyalogla dile getiriyoruz ama miting meydanlarında da dile getirmek gerekiyor. Netice alamadığımız zaman Meclis kürsüsünde milletvekilleri bangır bangır bunu ortaya koyması, denetlemesi, önergeleri ile nelerin olduğunu araştırması, milletin huzuruna getirilmesi, milleti aydınlatması, sert muhalefet yapması gerekiyor. 22 yıllık yanlışlıkları ‘Hadi müzakere edelim, bunları görmemezlikten gelelim, 22 yılda sünger çekelim, sorunları unutalım’ diye bir şey yok.”
Seçer, Milli Eğitim müfredatındaki değişiklik üzerinden örnek vererek, yanlış olduğunu düşündükleri uygulamalarla ilgili her zaman muhalefet edeceklerinin de altını çizdi. Seçer, şöyle konuştu:
“‘Müzakere var ayıp olur aman müzakere başladı, gittik geldik bunları pek dokunmayalım. Kırarız, dökeriz’ değil. O iş ayrı. Benim görevim muhalefettir. Ben muhalefetimi çıkarım yaparım ama bu demek değildir ki sürekli kavga edip toplumu gerelim. Bundan uzak kalma peşinde Sayın Genel Başkan ve doğru yapıyor. Olması gereken de bu. Ama diğer taraftan da en keskin muhalefetini yapacak. Bizim Sayın Genel Başkan'ımızın da yabancı olduğu bir konu değil. Yıllarca partinin Grup Başkanvekilliğimizi yaptı. Sert diliyle, sert söylemleri ile bilinen bir siyasetçi. Doğal olarak yeri zamanı geldiği zaman bunları yapacak yetenekte ve birikimde bir genel başkandır.”
Seçer’den kayyım eleştirisi
Seçer, 2016’dan sonra kanun hükmünde kararname ile belediyeler kanununda bazı değişiklikler yapıldığını, kayyım konusu ile ilgili bazı amir hükümlerde ilave maddeler eklendiğini belirterek, görevi ile ilgili suçlarda ya da "terör", "terör örgütüne yardım yataklık" gibi suçlarda haklarında soruşturma, kovuşturma açılan başkan, meclis üyeleri gibi seçilmişlerin görevden alınmasını ve vesayet makamına da yapma yetkisinin verildiğini söyledi. Seçer, anayasanın seçme ve seçilme hakkını teminat altına alma ile ilgili amir hükmüne aykırı bir düzenleme olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Hakkınızda görevinizle ilgili bir soruşturma açılmış, suç sabitleşmemiş, yargı süreci devam ediyor, hakkınızda kovuşturma var, soruşturma var, ben İçişleri Bakanıyım, siz Büyükşehir Belediye Başkanısınız ben sizi görevden alabiliyorum, Meclis üyelerini görevden alabiliyoruz ya da ilçe belediyelerini Vali görevden alabiliyor yerine kaymakam atayabiliyor. Anayasaya aykırı hükümler içeriyor bu kararlar. Bir belediye başkanı yargılanmış ve sonuçlanmışsa problem yok ama siz keyfe keder bir karar veriyorsunuz, hakkında herhangi bir yargı kararı yok bir belediye başkanını görevden alıyorsunuz. Terör ve teröristle mücadele olur, bu evrensel hukuk kuralları içerisinde yürütmek zorundasınız yoksa bir tarafı yapayım derken bir tarafı bozarsınız. Demokrasiye, hukuk devleti anlayışına zarar getirirsiniz.”
2016 yılı sonrasında yapılan değişikliklerin yaşanılan sorunların ortaya çıkmasına neden olduğuna değinen Seçer, şöyle devam etti:
“Belediye Meclisi’ni de yok ediyor. Sıkıntı burada. Sayın Cumhurbaşkanı 1998’de siyasi yasak geldiğinde yerine Ali Müfit Gürtuna seçildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Kim seçti onu? İstanbul Büyükşehir Meclisi seçti. Hatta o dönemde Refah Partisi’ydi sanıyorum Refah Partisi’nin Meclis Üyesi sayısı da yetmiyordu. Diğer partilerden destekle Ali Müfit Gürtuna seçildi. Aslında kanun hükmünde kararname ile değişikliğe uğrayan yasaların sonucu bu. 2016’dan sonraki ortaya çıkan değişiklikler, yasal düzenlemeler bu şekilde sonuçlar veriyor. Orada vesayet makamına bütün yetkiyi veriyor. Vali’ye, İçişleri Bakanlığı’na veriyor. Yargıyı burada devre dışı bırakıyor maalesef.”
Sokak hayvanlarıyla ilgili verilmek istenen kanun teklifi üzerine Küçükkaya’nın Mersin’de hangi uygulamaların yapıldığı sorusunu yanıtlayan Seçer, şunları aktardı:
“Hayvanların uyutulmasına karşıyım”
“Bu sorunu tam olarak çözmüş değiliz ama çözmek için gayret sarf ediyoruz. Bizim gayretimizin yanında yasal düzenlemelerin olması da gerekiyor. Geçtiğimiz iki yıl önce yine bir düzenleme yapıldı. 75 binin üzerinde nüfusu olan ilçelerde hayvan barınakları oluştursun dediler ve 2022’nin sonuna kadar da süre verildi ama birçok ilçe belediyesi bunu gerçekleştirmedi. 2024 yılı sonuna kadar da nüfusu 75 binin altındaki ilçe belediyeleri de bunu yapmak zorunda. Ancak ne kadarı gerçekleştirecek ne kadarı gerçekleştirmeyecek bilmiyoruz. Yani bir başına büyükşehir belediyelerinin altından kalkacağı bir sorun değil. Hayvanların uyutulmasına karşıyım. Mümkünse hayvanların sahiplenilmesi için teşvikte bulunacağız. Satın almak yerine sahiplenilmesi için. Bu konuda da biz Patifest yapıyoruz. Bizim hayvan barınaklarımız var. Gayet modern şartlarda hayvanların bakımı, tedavisi, küpelenmesi, kayıt altına alınması, kısırlaştırmaları ve ameliyat işlemleri yapılıyor. Veterinerler Odası’nı, gönüllü kuruluşları, hayvan severleri yani ilgili STK’ları işin içine dahil edip bölgedeki veterinerlerle bir anlaşma yaparak kısırlaştırma ile popülasyonu belli bir sınırda tutmanın çalışmalarını yapıyoruz.”