CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı bütçe görüşmelerinde; "Youtube, Tik Tok veya daha geniş bir tanımlamayla sosyal medya imamlarının sayılarının hızla arttığı bir dönem yaşıyoruz. Üstelik bunların büyük bir kısmı doğrudan ve dolaylı olarak Diyanet kurumunun koruması altında. Diyanetin bu çağdaki en önemli görevlerinden biri bu sosyal medyacı; tik tokçu sözde din adamlarına karşı da mücadele etmek; toplumu bunlardan korumak değil mi? Diyanet neden bunların önüne geçecek güçlü tedbirler almıyor? Bunlar neden bu dönemde bu kadar imtiyazlı; bu kadar ayrıcalıklı, dokunulmaz oldular” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Komisyonda konuşan CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, şunları dile getirdi:
"SOSYAL MEDYA İMAMLARININ SAYILARININ HIZLA ARTTIĞI BİR DÖNEM YAŞIYORUZ"
"Youtube, Tik Tok veya daha geniş bir tanımlamayla sosyal medya imamlarının sayılarının hızla arttığı bir dönem yaşıyoruz. Üstelik bunların büyük bir kısmı doğrudan ve dolaylı olarak diyanet kurumunun koruması altında. Son derece pervasız; son derece ukala ve son derece tehditkar bir üslupla; kendisi gibi düşünmeyen herkese argo tabiriyle ayar vermeye çalışan bir güruhla karşı karşıyayız. Üstelik, sansasyon yaratacağını, tartışma doğuracağını ve hatta infial olacağını bilerek yaptıkları yorumlar sayesinde izlenilirliklerinin artacağını; bu sayede para da kazanacaklarını biliyorlar. Haliyle bu pervasızlıklarını bir kazanç kapısı olarak görmek gibi de gayri ahlaki yaklaşıma sahipler.
"DİYANETİN EN ÖNEMLİ GÖREVLERİNDEN BİRİ BU SOSYAL MEDYACI SÖZDE DİN ADAMLARINA KARŞI DA MÜCADELE ETMEK; TOPLUMU BUNLARDAN KORUMAK DEĞİL Mİ"
Yani vaiz, imam, alim diye ortalarda dolaşan bu sosyal medyacıların çoğunun dilinde neden kötülük, nefret, ötekileştirme, hakaret; kendisi gibi düşünmeyeni aşağı görme, küçük görme var? Hiçbirinin yüzünde şefkat, merhamet, bir din görevlisinde, İslamı anlatan bir din görevlisinde olması gereken naiflik, nezaket, içtenlik yok. İnsan merak ediyor; bunlar nerelerde kimler tarafından yetiştirildi? Neden bu kadar kötücüller, neden bu kadar nefret yüklüler? Diyanetin bu çağdaki en önemli görevlerinden biri bu sosyal medyacı; tik tokçu sözde din adamlarına karşı da mücadele etmek; toplumu bunlardan korumak değil mi? Diyanet neden bunların önüne geçecek güçlü tedbirler almıyor? Bunlar neden bu dönemde bu kadar imtiyazlı; bu kadar ayrıcalıklı, dokunulmaz oldular.
"BUGÜN PEK ÇOK DİNİ GRUP, OLUŞUM KENDİ DİN ANLAYIŞINI PAZARLAMA UĞRAŞINDADIR"
Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk’ün emriyle kurulan bir Cumhuriyet kurumudur. Yaklaşık 100 yıllık tarihi boyunca son derece saygın din adamları tarafından yönetilmiştir. İlk başkan Merhum Rıfat Börekçi’den günümüze tüm başkanların ortak özelliği kurumun Cumhuriyetle özdeşleşmiş kimliğine zarar vermemiş olmalarıdır. Bugün pek çok dini grup, oluşum kendi din anlayışını pazarlama uğraşındadır. 'Pazarlama' ifadesini bilerek kullanıyorum. Çünkü yaptıkları basbayağı sektörleşme ve dini bir rant kapısı olarak görmekten başka bir şey değil. Bunu yaparken de başka gruplar veya dini alanda ismi öne çıkan şahısları saf dışı bırakmaya çalışıyorlar. Bir nevi FETÖ taktiği uyguluyorlar. Özellikle kendilerini Ehl-i Sünnet müdafileri olarak tanıtan bu tiplerin, dillerinden hakaret, tehdit, yalan eksik olmuyor. Örneğin dini bir konuda, 'Bizim doğru ve sağlıklı gördüğümüz yaklaşım şudur' demek yerine. 'Yegane görüş budur; bunun dışındaki her görüş ve anlayış günahtır, batıldır' gibi son derece baskıcı, tek tipçi bir iklim hızla yayılıyor. Ve diyanet bu iklimin yayılması imkan tanıyor, olanak tanıyor ve hatta destekliyor.İlahiyat fakültelerimizin onlarca değerli hocası, akademisyeni “Bu merdiven altı, tiktokçu zevat tarafından hedef gösteriliyor."