Haber: OKTAY YILDIRIM / Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT
(TEKİRDAĞ) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisince Tekirdağ'da düzenlenen ‘Buğday Mitingi’nde yaptığı konuşmada; geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede, çaya verilen, buğdaya verilen fiyatın az olduğunu, “Çiftçiye bunu yaparsanız bu memleketin beli doğrulmaz’ dediğini aktardı. Özel, “Bakın şimdi buradan bütün Türkiye’ye ilan ediyorum ki 2005’de bir ton buğday 9,5 çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada. Bu açıklanan fiyatla bugün bir ton buğday sadece 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Yani bir ton buğdayı koy önüne, içinde yedi tane çeyrek altın kayıp. Her bir Trakyalının, Tekirdağlının, Hayrabolulunun bir ton buğdayının içinden yedi tane çeyrek altın çaldılar. Alnınızın terini çalanlara, evladınızın rızkını çalanlara ve size bunu reva görenlere yazıklar olsun” dedi. Özel, buğdayın gerçekten para kazandırması için, buğday fiyatının 15 lira olması gerektiğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, buğday alım fiyatlarının 9.25 olarak açıklanması ve hububat üreticilerinin sorunlarına dikkat çekmek için "Buğday Mitingi" düzenledi. Mitinge, konuşan Özel şunları söyledi:
"31 Mart seçim sürecinde Türkiye'nin dört bir yanındaydık. Tekirdağ'ımızı da geldik, Trakya'mıza geldik. 105 yerde miting yaptık. O mitinglerde hep bir tek şey söyledik; ‘gelin CHP'ye oy verin. Türkiye ittifakına katılın. Türkiye'nin sosyal demokratları, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Türkiye'nin bütün demokratları birleşin sesinizi duyurun’ dedik. ‘Eğer siz birlikte olursanız, yan yana durursanız, hep beraber olursak bizi kimse yıkamaz, biz kazanırız, biz başarırız’ dedik. Geldiniz, beraber oldunuz omuz omuza verdiniz, yan yana durdunuz ve sesinizi bütün Türkiye'ye duyurdunuz, bütün dünyaya duyurdunuz. 47 yıl sonra mavi gözlü, Selanik doğumlu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini birinci parti yaptınız.
"Biz sizin sesinizi duyuracağız"
6 Haziran günüydü hububat alım fiyatları açıklandı. Fiyatları görünce üretici feryat etmeye başladı. Daha önceden kendisi de ziraat odası başkanı olan 31 Mart tarihinde kendisine Hayrabolu'nun beş yıl boyunca hizmet etmek için yetkisini verdiğiniz başkanımız bize seslendi; ‘genel başkan buraya gel, sesimizi Türkiye'ye duyur’ dedi. Tekirdağ'da sizin evladınız Candan Yüceer Büyükşehir Belediye Başkanı ve yine çalışkan, gayretli, tarladan gelen çiftçi kardeşim çok sevgili dostum sizin evladınız İlhami Özcan Aygun. Ve partimizi Türkiye'nin değil dünyanın dört yanında temsil eden son göreviyle hepimizi gururlandıran Sayın Faik Öztrak. Hepsi birden dediler ki; Hayrabolu'nun Tekirdağ'ın, Trakya'nın ve Türkiye'nin dört bir yanındaki buğday üreticisinin sesini duyurmalısınız. İşte çıktık geldik. İl başkanımızla ilçe başkanlarımızla birlikte buradayız. Hepiniz bize sahip çıktınız biz sizin sesinizi duyuracağız.
"Bu rakamları duyduktan sonra tam iki hafta boyunca herkesle görüştük"
Biz bu rakamları duyduktan sonra tam iki hafta boyunca herkesle görüştük. En son geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanıyla yaptığımız görüşmede şunu söyledim; ‘geçen hafta Rize'de memleketinizdeydim. Çaya verilen fiyat 17 lira maliyetin üç lira altında. Buğdaya verilen fiyat 9 lira 25 kuruş. Ziraat odalarının hesapladığı maliyetin iki buçuk lira altında. Yarın fındık gelir, üzüm gelir, diğer ürünler gelir. Ama çiftçiye bu hesap doğru gelmez. Bu hesap tutmaz. Bu borçlar ödenmez. Bu iş böyle yapılmaz. Çiftçiye bunu yaparsanız bu memleketin beli doğrulmaz’ dedim. Mutlaka taban fiyatların maliyetlerin çok üzerinde, makul bir karla belirlenmesi lazım. Desteklemelerin zamanında verilmesi, bugün madem ki böyle bir taban fiyat açıklandı hiç değilse kilo başına 4 lira destekleme verilerek, bu fiyatın telefi edilmesi ve buğdayın gerçekten para kazandırması için, çocukları okutması, karınları doyurması, borçları ödemesi için buğday fiyatının 15 lira olması lazım.
"Eskiden taban fiyatları başbakanlar, tarım bakanları açıklardı"
Bakınız Türkiye kişi başı yıllık ekmek tüketiminde 200 kiloyla dünya birincisi. Bu bir realite, bu bir gerçeklik. Bunun bir sebebi alışkanlıklarımız ama önemli bir sebebi de yoksulluğumuz. Ekmek garibanın katığı. Ve ekmek fiyatları bu Türkiye'nin en önemli meselelerinden bir tanesi. Bugün buğdayın ekim alanları 1998'de 9,8 milyon hektarken, bugün 6,8 milyon hektara geriledi. Yani 25 yıl geçti nüfusumuz 25 milyon arttı ama buğday tarımı yaptığımız alan 3 milyon hektar azaldı. Bakın 3 milyon hektar alan ne demek? Beş tane Tekirdağ demek. Beş Tekirdağ büyüklüğünde toprağımızda 25 yıl öncesine göre daha az buğday ekiliyor. Oysa nüfus arttı boğaz arttı ihtiyaç arttı.
“2023 yılında geçen sene 11,7 milyonla Cumhuriyet tarihinin en yüksek buğday ithalatı gerçekleşti”
2002 yılında 67 milyon nüfusumuz vardı AK Parti iktidarı geldiğinde. Ve o tarihte 20 milyon ton buğday üretiyorduk şimdi nüfusumuz 84 milyon yine 20 milyon ton buğday üretiyoruz. Ama o günden bugüne 48 milyon ton buğday ithal ettik. Türkiye kendi kendine yeten, kendi karnını doyurabilen bir ülkeyken şimdi buğdayı, samanı bile ithal eden bir ülke haline geldi. 2023 yılında geçen sene 11,7 milyonla Cumhuriyet tarihinin en yüksek buğday ithalatı gerçekleşti. Şöyle bir düşünün 11,7 milyon ton buğdayı ithal etmek yerine o buğdayı iç piyasadan karşılamak o parayı size vermek destekleme yapmayı tercih etseler, beş Tekirdağ büyüklüğündeki alan buğday ekilebilir herkes para kazanabilir, memlekette boşu boşuna dünyanın parasını kaybetmezdi. Maalesef Trakya'da tarım geriliyor.
Gayri safi milli hasıla içinde tarımın payı Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde yüzde 13,9'du. Oysa bu sene 6,3'e geriledi. Yani esas bütün paradan yüzde 14'ü tarıma giderken şimdi yüzde 6'sı tarıma gidiyor. Ekmeklik buğdayın taban fiyatını yüzde 12'lik artışla geçen sene 8,25'ti, 9,25 yaptılar. Makarnalık buğdayı yüzde 11'lik artışla 10,25 yaptılar. Arpanın zammı ise yüzde 3 buçukla sadece 7 lira 50 kuruş oldu. Eskiden taban fiyatları başbakanlar açıklardı, tarım bakanları açıklardı. Benim memleketim Manisa'da gelirdi tarım bakanı ya da başbakan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal Allah hepsine rahmet eylesin. Milletin gözünün içine bakardı. Böyle otobüsün üstüne çıkardı. Milletin gözünün içine bakardı ve tütün taban fiyatını açıklardı, üzüm taban fiyatını açıklardı. Millet beğenirse kasketi alır havaya atardı. Gazeteler havadaki kasketin fotoğrafını çekerdi. Taban fiyat beğenildi, kasketler havada diye. Yok, fiyat yeterince iyi değilse alırdı çiftçi kasketini yere çalardı. Bu sefer yerdeki kasketin fotoğrafı çıkardı. Fiyat beğenilmedi denirdi. Hafta içinde fiyata ilave düzenleme yapılırdı. Çünkü o günküler devlet adamıydı. Gözünüzün içine bakarlardı. Fiyatı onlar açıklardı. Şimdi gecenin 11.30’unda tweet atıyorlar. Tweet atarak fiyat verenlerin, mazot yüzde 110 artmışken, gübre yüzde 35 artmışken, bütün masraflar ikiye katlamışken, buğdaya yüzde 10 zam verenlere ve bunu da tweet atarak söyleyenlere yazıklar olsun.
"Her bir Trakyalının, Tekirdağlının, Hayrabolulunun bir ton buğdayın içinden yedi tane çeyrek altın çaldılar"
Bakın geçtiğimiz günlerde dedim ki; bu fiyat üreticiyi güldürmez ağlatır. Tuttu birisi dedi ki; bu fiyat iyi fiyat. Para kazandırır. Bu fiyat eskisinden iyi. Ben diyorum 20 yıl önce buğday para kazandırıyordu, o diyor ki hayır. Şimdi Hayrabolu’da gelin bakalım bir hesabı birlikte yapalım. Her hesap şaşar, bir hesap şaşmaz. Hangi hesap şaşmaz? Altın hesabı şaşmaz. Bakın şimdi buradan bütün Türkiye’ye ilan ediyorum ki; 2005’de bir ton buğday 9,5 çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada. Bu açıklanan fiyatla bugün bir ton buğday sadece 2,5 çeyrek altın alabiliyor. Yani bir ton buğdayı koy önüne, içinde yedi tane çeyrek altın kayıp. Her bir Trakyalının, Tekirdağlının, Hayrabolulunun bir ton buğdayının içinden yedi tane çeyrek altın çaldılar. Alnınızın terini çalanlara, evladınızın rızkını çalanlara ve size bunu reva görenlere yazıklar olsun. Hakkınızı hep beraber arayacağız.
“Artık bir kilo buğday ile bir bardak çay içilemiyor”
Altın hesabından anlamayan, ekmeğe baksın. 200 gram ekmek geçen sene 6,5 liraydı. Doğru mu? Şimdi 10 lira yanı yüzde 54 arttı. Geçen sene 1 kilo buğday satıp, bir ekmek alıyordunuz. Ama artık bir kilo ile bir bardak çay içilemiyor. Geçen yıl bir ton buğday 377 litre mazot alırdı, şimdi bir ton buğday 225 litre mazot alıyor. Bir yılda çiftçinin deposundan bir ton buğday için 150 litre yani 2 depo mazot çalındı. Bir ton buğdayda, 2 traktör deposu mazot kayıptır. Geçen yıl 52 ton buğday satan bir traktör alabiliyordu. Şimdi aynı traktörü almak için 110 ton buğday satmak lazım. 110 ton. Bir yılda gübre yüzde 35, mazot yüzde 109, yem yüzde 49, ilaç yüzde 57 zam gördü ama hükümetimiz size yüzde 12’lik fiyat artışını yeterli gördü. Bunu kabul etmiyoruz. Buna itiraz ediyoruz. Sesimizi hep birlikte yükselteceğiz. Çiftçi örgütleri 11 lira diyor maliyete. Ziraat odaları birliği 10 lira 87 kuruş hesap çıkarmış. Aynı hesap. Ancak Toprak Mahsulleri Ofisi dün yaptığı açıklamada buğday fiyatı ile birlikte destekleme de eklense maliyetin altında kalıyor. Bu açıklama çiftçimizle alay etmektir. Bu fiyat kesinlikle 15 liranın altında olmamalıdır. Tarımda kendi kendimize yetiyorduk. Şimdi ithalata muhtaç hale geldik. 2003’de çiftçi sayısı 2,8 milyondu. Bugün 2,3 milyon. AKP döneminde nüfusumuz 20 milyon arttı ama 500 bin yani yarım milyon çiftçi kayıp.
"Sonuna kadar sizin için mücadele etmeye devam edeceğiz"
Normalde bir o kadar daha çiftçi gelmesi gerekirken o kadar eksilmiş. Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu daha önce tarım yapılan 25 milyon hektar alanın, Hollanda devletinin toprakları kadar alanın artık ekilemez, dikilemez hale gelmesidir. Çiftçilerin bankalara borcu bir yılda yüzde 88 artmıştır. Hep beraber görüyoruz ki 670 milyar lira çiftçilerin bankalara borcu vardır. Ortalama çiftçi yaşı 58’dir. Yani gençler artık tarımla geçinemiyor. Gençler gidiyorlar fabrikalara, gençler gidiyorlar madenlere, gençler gidiyorlar hamallık yapmaya. Gençler aç kalmaya, işsiz kalmaya, büyükşehirlere gidiyor. Her dört gençten üçü, ‘gelecek sene fırsatım olursa tarlada çalışmam, fabrikada işe girerim’ diyor. Ben hepinizi saygı ile selamlıyorum. Sesinizi duyurmaya ve sonuna kadar sizin için mücadele etmeye devam edeceğiz."
BİTTİ