Yerel

ADD’den Numan Kurtulmuş’a Suç Duyurusu

ADD'den yapılan açıklamada TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş hakkında Ankara Nöbetçi Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundukları ifade edildi.

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezinden yapılan açıklamada TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasanın 3. maddesiyle ilgili söylemleri nedeniyle Ankara Nöbetçi Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundukları ifade edildi. 
ADD Genel Merkezinden, yapılan suç duyurusu ile ilgili basın açıklaması yapıldı.
Sözkonusu açıklamada şu ifadelere yer verildi. 
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş Anayasa'nın 3. maddesinin değiştirilmesi gerektiğine söylemlerine karşı Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezimizin açmış olduğu SUÇ DUYURUSU:

ANKARA NÖBETÇİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA
MÜŞTEKİ : Atatürkçü Düşünce Derneği
VEKİLİ : Av. Dorukcan DAVUTOĞLU
ŞÜPHELİLER : Numan KURTULMUŞ
( Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı )
SUÇ : 5237 Saylı TCK. M. 257, 309
AÇIKLAMALAR :
Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere, 10.10.2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Numan KURTULMUŞ tarafından Gazi Üniversitesi'nde yapılan konuşmada Anayasa'nın 3. Maddesinde geçen " Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. " ifadesi eleştirilmiş, " Devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz. " sözleriyle değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerden olan Anayasa'nın 3. Maddesinin değiştirilmesi gerektiği söylenmiştir
Bu vesileyle, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılapları ile laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına and içmiş ve mevcut TBMM Başkanı olan şüpheli tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 4. Maddesinde düzenlenen ve ilk üç maddenin teminatı olan düzenleme hiçe sayılmıştır.
1. Yukarıda da bahsedildiği üzere, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğinin temini amacını taşıyan Anayasa'ya aykırı söylem Türk Ceza Kanunu'nun 309. Maddesinde yer alan suça vücut vermektedir.
Anılan maddede;
" Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Bu suçun işlenmesisırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. " düzenlemesine yer verilmiştir.
Burada, suçun failleri tarafından amaca yönelik yapılan hareketin ayrıca suç teşkil edip etmemesi önemli olmaksızın, amacın ne olduğuna bakılmalıdır. Bu sebeple, Anayasayı ihlal suçu serbest hareketli bir suçtur.
Dolayısıyla bu suç hareketin yapılmasıyla tüketilen ani suçlardandır. Şu kadar ki; tıpkı diğer suçlarda ve bu suçlara teşebbüste olduğu gibi, Anayasayı ihlal suçunda da suçun icrasına elverişli hareketlerle başlamak gerekir ki bu suçta hareketin elverişli kabul edilebilmesi için, her şeyden önce cebri olması aranmaktadır. Cebirden kasıt ise maddi cebir olabileceği gibi manevi cebrin de söz konusu olabileceğidir.
Görevleri gereği devletin kamu gücünü elinde bulunduran Meclis Başkanı'nın sahip olduğu kamusal güç nedeniyle suçun işlenmesinin kolay olacağı aşikar olduğundan şüpheli açısından manevi cebrin yeterli olacağı göz önüne alınmalıdır.
Keza, anılan suçta anayasayı ihlalden kastedilen sadece cebir ve şiddetle Anayasa'da hüküm altına alınan düzenlemelere aykırı bir hareket olmayıp, anayasal düzene hakim olan ilkelerin ve anayasada yer alan normların yazılı olarak muhafaza edilmesi ancak, fiilen uygulanmasına engel olunması veya işlevsiz kılınmasıdır. Dolayısıyla, yukarıda açıklananlar ile birlikte değerlendirildiğinde, şüpheli tarafından
Anayasa'yı ihlal suçunun işlendiği iddiası soruşturulmalıdır.
2. Bununla birlikte, Türk Ceza Kanunu'nun " Görevi Kötüye Kullanma " başlıklı 257. maddesinde; " Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. " düzenlemesi bulunmaktadır. Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk üç maddesinin değiştirilmesi
gerektiğine dair beyan verilmiş olduğu, işbu beyanı veren kişinin Meclis Başkanı olduğu göz önüne alınarak, bu açıdan da soruşturma yapılması gerekmektedir. 3. Müvekkil Atatürkçü Düşünce Derneği adına suç duyurusunda bulunma zorunluluğu, derneğin tüzüğünde yer alan kuruluş nedeninin verdiği sorumluluktan doğmaktadır.
Derneği Kuruluş Nedeni;
" Atatürk'ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, O'nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919'un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.
Oysa Atatürk; Sadece "bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker "değildir. O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan;
Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran; Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan "nakil"e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren , "akıl"a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan; Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan; Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan;
Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan; Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren; Misak-ı Millî sınırları içinde "Türk'üm" diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri
yapan; Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar’ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan;
Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan; Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan; "Yurtta barış, Dünyada barış" ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, ırkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden; Dış politikada "Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma" ölçütünü ve "karşılıklılık kuralını" vazgeçilmez ilke yapan; Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusudur.
Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, " Atatürkçü Düşünce Derneği " ni kurarak, O'nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır. " denmek suretiyle işbu dosyada taraf olarak yer alınmasının nedeni
açılanmıştır.
TALEP VE SONUÇ : Yukarıda açıklanan ve re'sen göz önüne alınacak sebeplere binaen; Sayın Savcılık tarafından şüpheli hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak, kovuşturma aşamasına geçilmesi için kamu davası açılmasını talep ederiz. Saygılarımla.
Müşteki Vekili
Av. Dorukcan DAVUTOĞL