Pelin Yatkın Oruç’un Kaleminden:  Sesimizle Mi Sessizliğimizle Mi Cadı İlan Edildik Pelin Yatkın Oruç’un Kaleminden:  Sesimizle Mi Sessizliğimizle Mi Cadı İlan Edildik

Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Çocuk Hakları Meclisi 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı.
Samandağ Abdullah Cömert alanında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi.
“Eğitimden Sağlığa, İşçilikten İstismara Kadar
Çocuk Hakları İçin Bütçe Şart! 
Türkiye, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayalı 33 yıl oldu. 
Aradan geçen bunca yılda Türkiye’nin çocuk hakları karnesi giderek kötüleşti. Neredeyse her güne bir çocuk hakkı ihlali ile uyanıyoruz. 
Ülkede faşist bir rejim kurumsallaştırmak isteyen iktidar, her türlü hak ihlalinin ve şiddetin önünü açıyor. Sermayenin güncel ihtiyaçları doğrultusunda işçi sınıfı daha yoğun sömürülüyor; işçi, yoksul ailelerin çocukları daha yoğun hak ihlalleri yaşıyor. Aynı iktidar sermayenin ihtiyaçları için çocuk işçiliğini yasallaştırıyor. Egemenlerin cennetine döndürdükleri ülke çocuklar için tam anlamıyla bir cehennem. 
Çocuklar Ölüyor Bakanlık İzliyor
Daha bir hafta önce İzmir’de yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş, evde çıkan yangında hayatlarını kaybetti. Bakanlık’ın 18 kere gittiği evde, 5 çocuk yoksulluk yangınında öldü. Çocukları korumakla yükümlü olan ve bu ölümlerde de bizzat sorumluluğu olan Bakanlık, çocukların ölümü dolayısıyla anneyi suçladı. 
Ondan bir hafta önce, Şişli’de 6 yaşındaki Şirin öldürüldü, cenazesi mezarlıkta bulundu.
Ondan da önce en az 12 bebeğin yeni doğan çetesi adındaki çete tarafından öldürüldüğünü, bebeklerin üzerinden para kazanıldığını öğrendik.
Ve 8 yaşında öldürülüp cenazesi günlerce bulunamayan Narin…
Deprem bölgesinde, güvenli barınma alanı sağlanmadığı için konteynır ve çadırda kalırken çıkan yangınlarda ölen çocuklar…
Son iki yılda en az 70 çocuk, ev içinde çıkan yangınlarda hayatını kaybetti. Sadece yaz aylarında 300’den fazla çocuk, önlenebilir sebeplerden hayatını kaybetti. 2024’ün ilk 8 ayında 516 çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi. Son 11 yılda en az 695 çocuk iş cinayetlerinde cinayetlerinde öldü. Bunların en az 10’u MESEM kapsamında çalışıyordu. 3 binden fazla çocuk cezaevlerinde. En az 7 milyon çocuk yoksulluk içinde. Her üç çocuktan biri okula aç gidip okuldan aç dönüyor. Kürt illerinde çocuklar panzer çarpması sonucunda ölüyor. Mülteci ve göçmen çocuklar bu kaosta görünmezleşiyor, yitip gidiyorlar. Her yıl en az 50 çocuk SMA’lı doğuyor. Engelli çocuklar yaşamdan ve haklarından giderek uzaklaşmak zorunda kalıyorlar. 
Bakanlık’ın uygulamaklar yükümlü olduğu sözleşmeler hayata geçmediği, var olan sözleşmeler kâğıt üzerinde kaldığı, İstanbul Sözleşmesi gibi aslında sadece kadınları değil çocukları da koruyup güçlendiren bir sözleşmeden çıkıldığı ve toplumun faşistleşmesinin çimentosu da olan şiddetin önü alabildiğine açıldığı için çocuklar bu koşullarda bir çocukluk geçiriyorlar. Eğer ölmedilerse…
Çocuk Hakları Politik Bir Konudur!
Her çocuk hakkı ihlalinde diyorlar ki “çocuk konusu siyaset üstüdür, vicdanımızla yaklaşacağız, bu işin siyaseti olmaz”! Bu doğru değil ve hatta gerçeğin reddi! Çocuklarla ilgili her şey politiktir, sınıfsaldır. Faşist rejim derdinde olan iktidar, açık ve bilinçli bir çocuk politikası uyguluyor. Çocuğun değil ailenin, babanın, egemenin, patronun, çocuk karşısındaki kurumun çıkarını koruyor. 
Yeri geldikçe sıfır tolerans dedikleri çocuk işçiliği konusunda da sermayeye bu kadar destek olan başka bir iktidar olmamıştır! Resmi rakamlara göre bile en az 1 buçuk milyon çocuk işçi var. Üstelik bu rakamlarda, mesleki eğitim adı altında çocukları sermayeye pazarladıkları MESEM kapsamındaki çocuklar yok, göçmen çocuklar yok, tarım işçisi çocuklar yok, kayıt dışı çalışan çocuklar yok… Bu yetmemiş gibi daha bir ay önce 5 ilde mesleki ortaokul açtılar! Bir yılda tüm ülkeye yaymak derdindeler. Bakan övünerek anlattı: Çocuklar erkenden meslek öğrenecek, becerileri gelişecek diye. Biz buradan bunun özünü söyleyelim diyorlar ki: İşçinin, yoksulun çocuğunun tek yeteneği işçilik olsun. İşçi çocukları da işçiliğine mahkûm olsun ve bir ömür çalışsın! 
Şimdi mecliste tartışılan bütçe halktan, işçiden kopuk olduğu kadar çocuklardan da uzaktır. Ülkemizde 22 milyondan fazla çocuk yaşıyor, her gün her an çocuk hakkı ihlalleri yaşanıyor, yoksulluk çocukları çok ağır şekilde etkiliyor ama çocuklara bütçe ayrılmıyor. Tartışılan Bakanlık bütçelerinin içinde çocukların payını görmek için büyüteçle bakmak zorundasınız! Personele, araçlara, kutlamalara ayrılan milyonlar çocuklara gelince yok oluyor. Çocuklar için bir öğün ücretsiz okul yemeği talebimiz kamu tasarrufu gerekçesi ile reddedilirken, Kur’an kursu destek programı için on milyonlarca lira bütçe ayrılabiliyor. Vekil maaşları, saray harcamaları için sonuna kadar açılan bütçe kapıları çocuklar söz konusu ise kapanıyor. 
Her 20 Kasım’da olduğu gibi bugün de buradan söylüyoruz ki: çocuk hakları ile ilgili sözleşmeler çekincesiz uygulanmalı, çocuk koruma kanunu etkin ve çocuk yararına işletilmeli, çocuk hakları toplumsallaştırılmalı, cezasızlık son bulmalı. 
Mecliste devam eden bütçe tartışmaları çocuk odaklı olmalı. Çocuk haklarının hayata geçmesi, etkin şekilde uygulanmaları ancak bütçe ayrılırsa mümkün olur. Okul yemeğinden çocuk korumaya, sağlık hakkından oyuna, eğitimden işçiliğe kadar tüm çocuk hakları ve ihlalleri için bütçe talep ediyoruz. Bu bütçe çocukların hakkı, biliyoruz. 
Sermayeye değil, saraya değil, savaşa değil, tarikata değil çocuklara bütçe istiyoruz! 
Yaşasın çocuklar, çocuk hakları!
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları