Yerel

Dramatik Bir Eylem: Muğla’dan Hatay Valisine 72 Tane Kefen

Halk TV yazarı, gazeteci İsmail Saymaz, köşe yazısında Muğla’dan Hatay Valisi Mustafa Masatlı’ya gönderilen 72 kefeni ve bu dramatik eylemin altında yatan nedeni ele aldı.

Halk TV yazarı, gazeteci İsmail Saymaz, köşe yazısında Muğla’dan Hatay Valisi Mustafa Masatlı’ya gönderilen 72 kefeni ve bu dramatik eylemin altında yatan nedeni ele aldı.           
Gazeteci İsmail Saymaz, 72 kişinin ölümüne neden olan Hatay eski İl Sağlık Müdürü hakkında soruşturma açılmamasını protesto eden Abdullah Gül'ün Muğla’ dan Hatay’a yolladığı kefenli kargosunu kaleme aldı.
Hatay depreminde ailesini enkaz altında kaybeden hemşire Abdullah Gül, yıkılma kararına rağmen binayı kapatmayan Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat'ın görevden alınmamasını protesto etmek amacıyla Hatay Valisi Mustafa Masatlı'ya kargo ile 72 kefen gönderdi. Konuyu köşesine taşıyan İsmail Saymaz, kefenlerin üzerinde 6 Şubat depreminde Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasının enkazında can veren sekizi hemşire 72 vatandaşın adının yazıldığını belirtti. 
Saymaz, "72 can gitti, AK Partili Sağlık Müdürü’ne soruşturma izni çıkmadı" başlıklı yazısında süreci şöyle aktardı: 
Hemşire Abdullah Gül, dün Muğla’da tek başına PTT’ye gidip Hatay Valisi Mustafa Masatlı’ya bir kargo gönderdi.
Hediye paketi değil bu.
Vali Masatlı, paketi açtığında şaşırıp ürpermesin diye içindekileri söyleyeyim. Tastamam 72 kefen! Kefenlerin üzerinde 6 Şubat depreminde Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasının enkazında can veren sekizi hemşire 72 vatandaşın adı yazıyor.
Vali Bey’in şimdiden haberi olsun.
Binada hemşire eşi Asiye’yi kaybeden Abdullah Gül, dönemin Sağlık Müdürü ve dosyanın tek şüphelisi Mustafa Hambolat için soruşturma izni vermeyen Masatlı’yı “kefensiz yatan şehitlerimizin kefenleriyle baş başa bırakmak” için bu kargoyu yolluyor.
997.690.000 TL için Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasının ‘A’ bloku 6 Şubat’ta yerle bir oldu ve 72 insan hayatını kaybetti.
İki çocuk annesi Asiye Gül, can veren hemşirelerdendi.
Kendisi gibi hemşire olan eşi Abdullah Gül, yıkılması ya da en iyi ihtimalle güçlendirilmesi gereken hastanenin açık tutulduğunu savunarak, şikayetçi oldu.
Dosyaya ulaştığımda gördüm ki…
Başhekimlik, Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı arasında 2011-2022 yıllarında defalarca yazışma yapılmış.
Meğer üç kurum “bütün blokların yetersiz çıktığı”nı ve binanın ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerektiğini biliyormuş. Bakanlık deprem güçlendirme raporu için 997.690.000 TL’yi vermeye yanaşmamış. Depremden 10 ay önce Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne “Döner sermayeden karşılayın, başınızın çaresine bakın” denilmiş.
ESKİ BAŞHEKİM UYARDI
Eski Başhekim Yunus Doğramacı, bana yaptığı açıklamada, bu yıkımın göz göre geldiğini itiraf ederek, şöyle demişti:
“Duvarların eğildiğini gördüm. Dedim ki: ‘Bombeleşme var. Depreme dayanıksız. Benim görüşüm, depreme dayanıklı yeni hastane yapmak.’ Hambolat, ‘Bu göreviniz değil. Tepki çeker. Esnaf var. Siyasetçiler var. Kapatırsak sıkıntı olur’ dedi.”
Doğramacı, “Hastane kapatılsa ve depreme dayanıklı yapılsaydı bu insanlar ölmezdi” demişti.
AK PARTİ’DEN ADAY OLDU
Hambolat, 6 Şubat’tan sonra AK Parti Hatay Milletvekili aday adayı oldu.
Kamuoyu baskısından milletvekili sıralarına konmadı.
Halen Sağlık Bakanlığı’nda çalışıyor.
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, depremin birinci yıldönümünden bir gün sonra, 7 Şubat 2024’te, Hambolat’la ilgili işlem yaptı.
Hambolat ve varsa diğer kamu görevlileri hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan soruşturma yürütülmesi için Hatay Valiliği’ne başvurularak, izin istendi.
En çok 45 gün içinde yanıt verilmesi gerekirken 195 gün sonra karar verildi.
SORUŞTURMA İZNİ VERİLMEDİ
Hatay Valiliği’nin 19 Ağustos tarihli kararında binanın 2001’de hizmet vermeye başladığı, ilk deprem tetkikinin 2012’de yapıldığı, bu sonuçların bakanlığa bildirildiği, güçlendirme konusunda sürekli yazışma yapılarak, ödenek talebinde bulunulduğu ifade ediliyor.
Yeni hastanenin ise 2016’da faaliyete başladığı, ‘gelişen şartlar nedeniyle ihtiyaca binaen’ ek bina olarak hizmet vermeye devam ettiği anlatılıyor. Hastanelerin yapım, büyük onarım, bölüm açılması, yatak kapasitesinin belirlenmesi, taşınması ya da kapatılmasının il müdürlüğünün yetkisinde olmadığı savunuluyor.
Gereken tespit, tetkik ve yazışmaların yapıldığı belirtilerek, bu yüzden Hambolat hakkında soruşturma izni verilmediği kaydediliyor.
Kim açık tuttu?
Bu karar Hambolat’ı aklarken, devletin ağır kusur ve ihmalini ifşa ve ilan ediyor.
Şöyle ki:
Hambolat, binayı güçlendirmek için yazışma yaparak, ödenek istediyse olur vermeyen kimlerdir?
Kimler ödenek vermeyerek, yıkımı kolaylaştırdı?
Yıkılması gereken binada ‘gelişen şartlar nedeniyle ihtiyaç binaen’ hizmet vermeye devam edildiği itiraf ediliyor.
2017 yılında 900 yataklı yeni hastane açılmışken ek bina neden açık tutuldu?
Hangi şartlar ve hangi ihtiyaçlar bu kararı verdirtti?
Kimler “Açık kalsın” dedi?
Yoksa AK Partili eczane sahipleri zarar etmesin diye mi?
Hastanenin taşınması ve kapatılmasının il müdürlüğü yetkisinde olmadığı ifade ediliyor.
Yetki sahipleri kimlerdir?
Valilik “Hambolat sorumsuzdur, suçsuzdur” diyor.
Gel gör ki olağan şüphelilerin adını vermeye yanaşmıyor.
Ve zaten dosyada Hambolat dışında bir şüpheli de bulunmuyor!
AK PARTİ’DEN ADAY OLDU DİYE Mİ?
6 Şubat’tan sonra Muğla’ya taşınan ve şu an Birlik-Sağlık-Sen Temsilcisi olan Abdullah Gül, kararı protesto Masatlı’ya 72 kefen gönderdikten sonra PTT önünde açıklama yaptı.
“Günün şartları bir insan canından kıymetli mi?” diye sordu ve ekledi:
“Savcı ‘İhmallerde adı geçen şahısın sorumluluğu bulunmuştur ve delilleri ektedir’ derken, sizin masum bulmanızdaki sebep nedir?”
Sahi, nedir?
Hambolat’ın AK Parti’den milletvekili adayı olması mı?
Haber Merkezi