Yerel

“Duyarlı Vatandaşların Can Ve Mal Güvenliğine Yönelik Tehditler Her Geçen Gün Artmaktadır”

Hatay/Samandağ’da çevre ve insan sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle beton santralinin başka yere taşınmasını isteyenlerin santral sahipleri tarafından hedef gösterilerek tehdit edildiği söylendi.

Hatay/Samandağ’da çevre ve insan sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle beton santralinin başka yere taşınmasını isteyenlerin santral sahipleri tarafından hedef gösterilerek tehdit edildiği söylendi.
Samandağ Belediyesi TİP Meclis Üyesi Ferit Diker ve Ekolojist Mevlüd Oruç, başta olmak üzere beton santralinin bulunduğu yerden kaldırılmasını istedikleri için hedef gösterilerek tehdit edilmesiyle ilgili basın açıklaması yapıldı.
Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneğinde, Samandağ Emek Ve Demokrasi Güçleri temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına Samandağ Belediye Başkan Yardımcısı Taylan Görür, TİP Samandağ İlçe Başkanı Önder Tam, Belediye meclis Üyeleri Kurtuluş Okur, Umut Can Oruç’ da destek verdi.
Basın açıklamasını Ferit Diker okudu. Diker, açıklamasında; kendisinin, Mevlüd Oruç ve yasadışı beton santraline yasal ve meşru yollarla karşı gelen mahallelinin başına gelecek olumsuz her durumdan Hatay Valisi, Hatay il emniyet müdürlüğü, Samandağ ilçe emniyet müdürlüğü ve açıkça tehditte bulunan beton santrali şirketi ortakları Ali Kallaoğulları, ve İsmail Kallaoğulları’ nın sorumlu olduğunu vurguladı.
Basın açıklamasının tamamında “6 Şubat ve sonrasında yaşanan depremleri fırsata çeviren iktidar ve iktidarın kolladığı şirketler toplum sağlığına ve doğa tahribatına yol açan kirletici tesislerini, işletmelerini deprem bölgesinin ve Hatay’ın her tarafında olduğu gibi Samandağ İlçemizde de kurdular. Doğayı ve toplumu kirletici işletmelerden biri de -Hatay-Samandağ -Atatürk mahallesi 822 Ada 73 No’lu taşınmaz üzerinde, Gürkal İnş. Tic. Ltd. Şti. ’ne ait beton santralidir. 
Kanun ve Mevzuatta Gayrisıhhi işletmeler sınıfında yer alan Hazır Beton Santrallerinin kuruluş yerleri ve çalışmaları ile ilgili sınırlamaları, kıstaslar ve yasakları çiğneyerek, kurulmaması gereken yerde, yasadışı ve kaçak kuruldu ve korsanca çalışmaya başladı. Söz konusu beton santrali betondan daha çok toplum sağlığını ve doğayı kirleten “Hastalık ve Kanser Santraline dönüşmüştür".  
Üç mahallenin ortak sınırında, okula yakın, çevre yoluna yakın, sulak alanda, tarım alanında, parka, yeşil alana ve yola tecavüz ederek,  on binlerce vatandaşın sağlığını ve doğayı zehirleyecek mevkiide, toplumun ciğerlerinde ve doğanın kalbinde kurulan beton santrali suçlar silsilesiyle kuruldu ve suçlar silsilesiyle hala faaliyetini sürdürüyor. 
Söz konusu beton santraline ilişkin ceza, kapatma, mühürleme, faaliyetten men etme uygulamalarını yapması gereken yetkililerin seyirci kalmalarından, görevlerini ihmal veya yetkilerini kirletici tesislerin lehine kullanmalarından güç alan beton santrali ortakları ve kullanışlı aparatları, toplum sağlığı ve çevreye duyarlı vatandaşları tehdit ediyor. 
Suç işlemeyi ve yasadışılığı önlemesi gereken yetkililer, doğa savunucularını beton santralinin ortakları ve kullanışlı aparatları ile karşı karşıya bırakıp izlemekle yetiniyor. Ekolojistler Gürkal beton santralinin ortakları veya kiralık adamları tarafından telefonla tehdit ediliyor, sinkaf, küfür, hakaret ediliyor. 
Ayrıca Gürkal Beton Şirketi ortaklarının; AK Partiden, Cumhurbaşkanlığından, ÇŞİD Bakanlığı ve İl müdürlüğünden destekli/torpilli olduklarını ve Cumhurbaşkanından dahi imzaları olduğunu, işlerini üst makamlardan çözdüklerini vb ifadelerle kendilerine dokunulmazlık sağlamışlar. 
Beton Santralimiz zararlı olsaydı Cumhurbaşkanımız imzalar mıydı? Vb ifadeler ancak Muz Cumhuriyetlerinde olabileceğini düşündüğümüz bu ucubelikler maalesef ülkemizde de ifade edilir oldu. 
Yaptığımız basın açıklamalarında ve Cimer’e yaptığımız başvurularda bu durumu dile getirdik. İşledikleri suçları, toplumu ve doğayı zehirlemelerini dile getiren, kendilerine karşı duran herkes eve her ortamda Cumhurbaşkanlığı makamını tehdit aracı olarak kullanmalarına ilişkin;  Beton Santrali ortakları hakkında yetkililer her hangi bir tahkikat, soruşturma vb yapmadılar. Ayrıca tanımadığımız kişiler; iş yerlerimize, mahallemize, sokağımıza ve evlerimize kadar gelip Beton Santraline karşı geldiğimiz için tehdit ediliyoruz.
 Kirletici Beton Santraline karşı basın açıklamalarına, toplantılara, etkinliklere katılan onlarca kişinin işyerlerine, mahallelerine, sokaklarına, evlerine gidilerek tehdit edildi.  Veya bazı doğaseverlerin akrabalarını, arkadaşlarını, komşularını vb göndererek “beton santraline karşı çıkma, açıklamalara, etkinliklere katılma, seni dövecekler, kıracaklar, dikkatli ol, senin iyiliğin için senin yanına geldik vb şeklinde adrese teslim tehdit mesajları gönderiliyor. 
Doğa savunucularına verilecek zararların ve çıkacak olumsuz sonuçların sorumlusu failleri izlemekle yetinen ve devlet yetkisini kirletici tesislerin lehine kullananlar olacaktır. Kirletici tesisin ortakları ve kullanışlı maşaları, silahsız ve savunmasız doğa savunucularını tehdit ediyor. Yetkililer Seyrediyor.  
Ülkemizde topluma ve doğaya karşı suç işlemek serbest oldu. Hatta doğaya ve topluma karşı suç işleyenler paralı ise bazı yetkilileri ve sorumluları arkalarında konsolide edebiliyorlar. Sorumlu ve yetkili olanlar görevlerini yapmadıklarından duyarlı vatandaşların ve yapıların sorumluluğu katlanarak artmıştır. 
Doğa ve toplum sağlığı savunucularının karakter suikastlarına uğradığı ve can ve mal güvenliklerinin kalmadığı bir ülke haline geldik. 
Doğa ve toplum sağlığının tahrip edilmesine karşı duran, korunması için toplumu uyaran, bilgilendiren, aydınlatan, eylem ve etkinliklere katılan duyarlı vatandaşların can ve mal güvenliğine yönelik tehditler her geçen gün artmaktadır. 
Antalya Fenike de Mermer ocaklarına karşı mücadele ile tanınan Ayşin ve Ali Büyüknohutçu öldürüldü. 
Artvin Hopa’da Yaşam alanlarını savunan köylülere ateş açılması sonucu Reşit Kibar hayatını kaybetti.
 Doğaya duyarlı vatandaşların can ve mal güvenliği kirletici tesislerin sahiplerinin ve kullanışlı maşaların keyfiyetine bırakılmış maalesef. 
Yetkilileri, Partileri, sendikaları, odaları, dernekleri, kooperatifleri vb bütün yapıları yaşam ve varlık kaynağımız olan ülkemizin toprağına, suyuna, havasına, ormanına, derelerine, göllerine, denizine, dağına geçim ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz. 
Tüm bu tehditler sonucunda buna bağlı olarak ben Ferit Diker, Mevlüd Oruç ve yasadışı beton santraline yasal ve meşru yollarla karşı gelen mahallelinin başına gelecek olumsuz her durumdan Hatay Valisi, Hatay il emniyet müdürlüğü, Samandağ ilçe emniyet müdürlüğü ve açıkça tehditte bulunan beton santrali şirketi ortakları Ali Kallaoğulları, ve İsmail Kallaoğulları sorumludur.” ifadeleri yer aldı.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı