11 Kasım’da Fidanlar Toprakla Buluşuyor 11 Kasım’da Fidanlar Toprakla Buluşuyor

6 Şubat depreminden bir hafta sonra ''Güvenlik Güçleri" tarafından işkenceye maruz kalan ardından trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Tahsin Nihadioğlu için, İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesinde basın açıklaması yapıldı.                                                          
 Abi Zeynel Nihadioğlu, kardeşi Tahsin Nihadioğlu’nun ölümünün şüpheli olduğunu iddia ederek, seslerini duyurmak ve gerçeklerin ortaya çıkarılması için İHD Hatay Şubesinden destek istedi.
 İHD Hatay Şube Eş Başkanı Mürsel Tonguç Salmanoğlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.
“30.10.2024 Tarihinde derneğimize yapılan başvuruda, Hatay Büyük Şehir Belediyesi bünyesindeki Hatay İMAR A.Ş. isimli taşeron firmada temizlik işçisi olarak çalışan Tahsin Nihadioğlu’nun 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden bir hafta sonra Asker kıyafetli kişiler tarafından işkenceye maruz kaldığı ardından trafik kazası sonucu hayatını kaybettiği dile getirilmiştir. 
Tahsin Nihadioğlu’nun abisi Zeynel Nihadioğlu’nun başvurusu üzerine yaptığımız görüşmede şunlar ifade edilmiştir: Kardeşi  Tahsin Nihadioğlu’nun  Hatay Büyük Şehir Belediyesi bünyesindeki Hatay İMAR A.Ş. isimli taşeron firmada temizlik işçisi olarak çalıştığı, Hatay Defne İlçesi Elektrik mahallesinde yaşlı babası ile ikamet ettiği, 6 şubat depremi sonucu evlerinin ağır hasar aldığı, barınma imkanları kalmadığı için babasıyla beraber Antalya da yaşayan abisinin yanına gittikleri, yaşanan felaketin üstünden bir hafta geçmeden HBB’nin işbaşı çağrısı yapması sonucu tekrardan Hatay’a geri dönmek zorunda bırakıldığını, kardeşinin  barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarının sağlanmadan çalıştırıldığını,13 şubat 2023 tarihinde üşüdüğü için Elektrik mahallesindeki ağır hasarlı evine girip battaniye aldığını, ardından battaniye ile yolda yürürken evinin hemen yanında yer alan Ay Sokak’ta asker üniformalı kişiler tarafından şüpheli olduğu gerekçesiyle ters kelepçe takılarak darp edildiği, ardından 34 plakalı resmi polis otosuna teslim edildiğini, darbın polis otosunda da devam ettiğini, kardeşi Tahsin Nihadioğlu’nun kendisini ’’ yağmacı’’ diye itham eden Askeri üniformalı kişilere kendi evininden battaniye alıp çıktığını, belediye çalışanı olduğunu, Sevgi parkında dayanışma çadırlarında  gönüllü çalışmalara katılan yakını H.Y. yanına gittiğini, orada barına bileceği, ısınabileceği ve sıcak yemek yiyebileceği bir ortamın olduğunu, isterlerse beraber oraya giderek söylediklerini teyit edebileceğini, kendisine yapılan darp ve işkenceyi kabul etmediğini hem askeri üniformalı kişilere hemde polislere söylediğini fakat darbın ve işkencenin devam ettiğini, akabinde 34 plakalı polis aracının Sevgi parkına yöneldiğini, Sevgi parkına vardıklarında yakınları H.Y’nin de  polis tarafından yere yatırıldığını, ters kelepçe takılmaya çalışıldığını, fakat oradaki gönüllüler, depremzedeler ve TİP Hatay Milletvekili Barış ATAY’ın tepkileri sonucu darp ve işkence durdurularak kardeşi ve yakınları H.Y’nin serbest bırakıldığını, Bir gün sonra 14 şubat 2023 tarihinde kardeşi Tahsin Nihadioğlu’nun Facebook hesabından “ Asker ve Polisler tarafından linç edildiğini belirten bir paylaşım yaptığı, aynı gün artı TV’nin canlı yayınına yakınları H.Y. ile katılarak  kendilerine yapılan işkence ve kötü muameleyi dile getirdiklerini, bu kayıtların mevcut olduğunu istenildiği taktirde sunabileceklerini, yaşadığı depremden dolayı zaten mağdur olan deprem travmasını bile daha atlatamayan, temel ihtiyaçları karşılanmadan çalışmaya zorlanan kardeşinin birde asker ve polisler tarından  işkence ve kötü muameleye maruz kalmasının  insanlık dışı olduğunu,15 şubat 2023 tarihinde şehri terk etmek içinHatay otogarından Tekirdağ’a gitmek üzere otobüse bindiğini, yanlış otobüse bindiğinin tespit edilmesi sonucu Top boğazı mevkide asıl araca bindirilmek için indirildiğini, indirildiğiyerin Jandarma kontrol bölgesi olduğu karşıya geçerken KOÇ holdinge bağlı OTOKOÇ şirketinin lüks aracının kendisine çarpması sonucu ağır yaralandığı, tesadüf eseri oradan geçen Ambulanstaki  sağlıkçıların duran kalbini tekrardan çalıştırdıklarını, Hatay MKÜ Eğitim Araştırma Hastanesine götürüldüğünü, oradan da Adana Şehir Hastanesine gönderildiğini,20 şubat 2023 tarihinde ise kardeşinin vefat ettiğini dile getirmiştir.
Bahsi geçen kazadaşoför S. Ç’nin ölümlü kaza olmasına rağmen tutuklanmadığını, adli kontrol şartının bile uygulanmadığını serbest bırakıldığını, kardeşinin vefatı sonrasında Hem işkence ve kötü muamele hemde trafik kazası ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, fakat adil bir yargılanma ve soruşturmanın yapılmadığını, kazanın yaşandığı bölgede mobeselerin, jandarmanın ve özel işletmelere ait kameraların olduğunu, buna rağmen kendilerine kamera kayıtların olmadığının söylendiğini, olmayan kayıt ve delillere rağmen  kardeşinin polis tutanaklarında yüzde yüz hatalı olduğunun belirtildiği,07.06.2023 tarihinde Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcılığının Adli Tıp Raporu ve Bilirkişi Raporu olmadan “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” dair karar verdiğini, bu karara itiraz ettiklerini 10.05.2024 tarihinde Kırıkhan Sulh Ceza Hakimliğinin “Etkin Soruşturma Yükümlülüğünün İhlal Edildiği ve Bilirkişi Raporu Alınması Gerektiği” kararı aldığını, hukuksal mücadelelerinin devam ettiğini, bunun dışında asker ve polisler tarından yapılan işkence ve kötü muamele için yaptıkları suç duyurularının, etkin bir şekilde soruşturulmadığını, 34 plakalı resmi polis aracındaki polislerin ifadelerinin alındığını, fakat mağdur kesim olan kendilerinin ve olaylara şahitlik yapacak kişilerin mevcudiyetine rağmen ifadelerinin alınmadığını, sonuç itibari ile Hatay Valiliğinin, iddiaların soyut  olduğu gerekçesiyle “Soruşturmaya Yer Olmadığına” karar verdiğini, bu karara hukuksal olarak itiraz ettiklerinin, kardeşi Tahsin NİHADİOĞLU’nun vücudunda işkence izlerinin olduğunun, hatta bu izleri tespit eden hemşire S.K’nin ifadesinin alınmasını ısrarla talep etmelerine rağmen ifadesinin alınmadığını, ailecek  kardeşi Tahsin Nihadioğlu’nun vefatında bir çok soru işaretini olduğunu ne işkencenin bu ölümlü kazanın üstünü örtmesini, ne de kazanın işkencenin üzerini örtmesini istemediklerini Adil ve şeffaf bir yargılama süreci ile  işkence ve kötü muamele yapan Asker kıyafetli kişilere ulaşılabilineceğini dile getirerek cezasızlık politikalarından vazgeçilmesi gerektiğini, işkence ve kötü muamele yapan asker kıyafetli kişilerle polislerin yargılanmasını ve hakkında denetimli serbestlik, yurtdışı yasağı tutuklama gibi kararların olmadığı KOÇ holdinge bağlı OTOKOÇ şirketi şoförü S. Ç’nin tutuklanmasını talep ettiklerini, mağduriyetlerinin giderilmesi için İnsan Hakları Derneği Hatay Şubeden her türlü hukuksal ve yasal yardımı beklediklerini dile getirmiştir.
Bizler insan hakları savunucuları olarak buradan ilgili kurumlara hatırlatmak isteriz ki işkence ve kötü muamele hem evrensel hem de bölgesel insan hakları sözleşmelerinde mutlak olarak yasaklanmıştır.
BM İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1984 tarih ve 39/46 sayılı kararıyla kabul edilmiş ve 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 25 Ocak 1988 tarihinde imzalamıştır.1 Eylül 1988 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, md. 7 ve 4 , Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), md. 3 ve 15, gibi Türkiye’nin taraf olduğu bir dizi maddede işkence yasaklanmıştır. 
Bunun yanı sıra ilgili kurumlara hatırlatmak isteriz ki, Cezasızlık yasal mevzuat yokluğu, mevcut yasaların hak ihlallerini gidermeye uygun olmaması, mevcut yasaların hak ihlallerini gidermeyi engellemesi, hukukun etkili şekilde uygulanmaması veya hukukun uygulanmasının fiili olarak engellenmesi nedeniyle soruşturmaya konu olması gereken bir hak ihlalinin faillerinin olması gereken yargılama süreçlerinin herhangi bir aşamasından masun tutularak, soruşturulmaması, tutuklanmaması, yargılanmaması veya uygun şekilde cezalandırılmaması ve mağdur edilenlerin onarım hakkına erişememesidir.
Cezasızlık, devletin veya devletin desteklediği, yönlendirdiği veya göz yumduğu aktörlerin yarattığı ağır insan hakları ihlalleri ile ilgili devletin yükümlülüklerini yerine getirmemesiyle ortaya çıkar. Bu nedenle, sorun devlet kurumları ile yargı veya idarenin her seviyesinde aranabilir.
Devletler, ihlallerle ilgili tahkikat yürütme, şüphelileri soruşturma ve yargılama, faillere gerekli yaptırımları uygulama ve uygun şekilde cezalandırma, mağdur edilenlerin etkili çözümlere erişmesini, maruz kaldıkları tahribat için tazminat almalarını ve ihlallerle ilgili gerçeği bilmelerini sağlamak ve ihlallerin tekrarlanmasını önlemekle yükümlüdür. Bu nedenle cezasızlığın varlığı, devletin bu yükümlülüklerini yerine getirmediği anlamına gelir.
Bizler insan hakları savunucuları olarak buradan başta T.C. Hatay Valiliği ve Cumhuriyet Başsavcılığını, ilgili kurumları bahsi geçen mağduriyetin giderilmesi için ivedilikle etkin ve şeffaf bir soruşturma yürütmeye davet ediyoruz.”
Foto-Haber: Nezahat Fırıncıoğulları
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları