Haber: İLEYDA ÖZMEN / Kamera: BERKİN GÜLSOY

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Kalecik'te iktidara yüklendi, "İşleri güçleri adam karalamak" dedi. 2019 seçimlerinde de düzenin devam etmesi için aynı taktiğin uygulandığını anlatan Yavaş, "Karalamak yerine vaatlerinizle ortaya çıkacaksınız" diye konuştu.

ABB Başkanı ve CHP Başkan Adayı Mansur Yavaş, Kalecik Belediye Başkan Adayı Satılmış Karakoç ile Kalecik'te İftar Programı'na katıldı. Yavaş şunları söyledi:

"İŞLERİ GÜÇLERİ ADAM KARALAMAK. NİYE? DÜZEN DEVAM ETSİN DİYE"

"Dört gün kaldı. Hatta üç gün sayın. İnşallah üç gün sonra Ankara ve Kalecik en iyi haberlere sahne olacak. Şimdi Satılmış Başkan'ı duyunca diyor ki 'karalama yapıyorlar.' Başka türlü zaten seçim kazanma yani onu da yapamıyorlar, kazanamıyorlar da başka bir şey bilmiyorlar. Ancak işleri güçleri adam karalamak. Niye? Düzen devam etsin diye. Bunu 2019 seçimlerinde yapmadılar mı? Ne oldu? Utanmıyorlar da. Utanmıyorlar da çünkü mecliste biri söyledi, aynısını söyleyeyim kim hatırlamıyorum da. Ya dedi siz dedi göreve başlarken Allah utandırmasın dediniz ama hakikaten sizi utandırmıyor utanmıyorsunuz dedi. Evet aynen böyle. Karalamak yerine vaatlerinizle ortaya çıkacaksınız. Ve anlatacaksınız. O karalamalara Ankara inansaydı bugün Ankara'da bu yönetimin yaptığı şeylerin çoğu olmayacaktı. Başkent Kart olmayacaktı. Kırsal kalkınma destekleri olmayacaktı, açık ihaleler olmayacaktı. Hiçbir yönetici hesap vermeyecekti. Ve betona boğacaklardı eser yapıyoruz diye. Ben geçen geldiğimde de söylemişimdir şehre girerken çıkarken kapılar var ya harcanan para 350-400 milyon bugünün parasıyla. O 350-400 milyon lira Kalecik'e yatırım yapılsa Kalecikli bu kadar daha olur. Neymiş? Eser yapmışlar.

"BELEDİYECİLİK HER KENTİN DEĞERLERİYLE KALKINMASINI SAĞLAMAK"

ANKAPARK'ı görüyoruz. Yine onarmak da bize düştü. Bunlar eser falan değil. Belediyecilik doğumundan ölümüne kadar insanların her şeyiyle ihtiyaçlarıyla uğraşmaktır diye tarif edilir. Siz onların eğitimiyle, yemesiyle, içmesiyle, sağlığıyla, rahat etmesiyle, konforuyla ilgileneceksiniz ki o kentte, o beldede yaşayan insanlar yaşadığı yerden keyif alacak, üretecek bir başka yere göçme ihtiyacı hissetmeyecekler anasının, atasının, kendisinin, yaşadığı yeri terk edip gitmeyecekler belediyecilik budur. Dolayısıyla bizler de gelir gelmez baktık 232 tane köyde kanalizasyon açıktan akıyor sen gidip dinozor alıyorsun. Otobüs kalmamış, sen gidip dinozor oluyorsun. Altyapılar berbat, suyu 1.6 dolara sattılar kent merkezine 50 liraya tonu sen gidip parayı başka yere harcıyorsun. Dolayısıyla bunlar belediyecilik değil. Belediyecilik her kentin her ilçenin kendi değerleriyle kalkınmasını da sağlamak demektir. Allah nasip etti geçen geldiğimde de söyledim. Ben Beypazarı'nda turizm belgesi yapacağım dediğim zaman benim yanımdaki hiç kimse inanmadı belki de. Ama ısrar ettim. İnat ettim. Önce kendim inandım bu projeye. Allah'a şükür ben oradan ayrılalı 15 seneyi geçti hala oraya 500-600 bin turist gidiyor.

"ANKARA'YI NİYE KONUŞMUYORLAR? İNŞALLAH TARİHİ BİR FARK OLACAK"

Biraz önce bir anket daha çıktı. Bugün dört beş tane anket yayınladılar. Farkında mısınız Ankara'yı konuşan kalmadı. Var yok İstanbul. Ankara'yı niye konuşmuyorlar? İnşallah tarihi bir fark olacak. Eğer bunu da siz gidip geldikçe etrafınızdan duyuyorsunuzdur madem Ankara'da tarihi fark olacak o zaman benim geçen geldiğimde söylediğim gibi benim elimi tutacak belediye başkanına ihtiyaç var ki mecliste de çoğunluğu sağlayalım ve Satılmış Başkan'ım ile el ele tutmak suretiyle Kalecik'e hizmet edelim.

"ZENGİN VE FAKİR ARASINDAKİ AYRIM İSRAF VE YOLSUZLUK ORTADAN KALKMADAN BİTMEZ"

Bana yarın soracaklar. Sen 10 yıl Ankara'da Allah ömür verdiyse tabii 10 yıl belediye başkanlığı yaptın ne eser bıraktın derlerse bakın eserimi size anlatacağım. Ben dört binin üzerindeki ihaleyi canlı yayınladım. Hesap verdim, şeffaf davrandım ki Ankara'da okuyan 400 bin öğrencinin 250-300 bini dışarıdan gelme. Onlar kendi şehirlerine gittikleri zaman kendi beldelerine gittikleri zaman oradaki belediye başkanına sorsun istiyorum. 'Ankara'da büyükşehir belediyesi başkanı açık ihaleler yapıyor. Canlı yayınlarda yayınlıyor siz niye yapmıyorsunuz' diye sorsun. Siz niye hesap vermiyorsunuz diye sorsun ve inşallah Mansur Yavaş belediyeciliği bütün ülkeye bu şekilde yayılsın. Benim eserim bu olsun ki artık toplumda yaşanan zengin fakir arasındaki bu ayrım israf ve yolsuzluk kalkmadıktan sonra bitmez. Yeter artık. Geçende söyledim. Çalıyor ama çalışıyor. Bal tutan parmağını yalar. Ben Beypazarı Belediye Başkanı'yken Ankara'ya geldiğimde, taksiye bindiğimde artık belediye başkanıyım demeye utanıyordum bu zihniyetten dolayı. Allah'a çok şükür 10 yıl Beypazarı'nda belediye başkanlığı yaptım. Ne bir soruşturma geçirdim ne şaibe oldu ortada. Web sayfasında tek bir kelime bir şey çıkmadı. Yine Ankara'da beş yılımız bitti. Allah'a çok şükür hiçbir bürokratım savcılığa gitmedi. En önemli şey, en önemli hizmet budur. Ve kamu yöneticilerinin maaşını halktan aldığını bilirim. Paramız, maaşımız sizden çıkar. Belediye personelimizin maaşı da sizden çıkar. Kalecik'e yapılacak yatırımın da parası sizden çıkar. O zaman belediye başkanları, kamu yöneticileri hesap vermelidir.

"RAKİBİM MAL VARLIĞINI EKSİK AÇIKLADI. O KADAR DAİRENİN KİRA GELİRİ GÖRÜNMÜYOR"

Ben 2009 yılında aday oldum mal beyanımı açıkladım. 2014'te aday oldum mal beyanımı açıkladım. 2019'da aday oldum mal beyanımı açıkladım seçilmeden önce. Şimdi yine 2019 ile 2023'ü yan yana koymak suretiyle mal beyanımı açıkladım. Neden açıkladım? Bütün kamu yöneticileri artık bu şekilde davranmadıkça biraz önce söylediğim olay ortaya çıkmıyor. İnsanlar kamu yöneticilerini siyaseti siyasetten zenginleşen insanlar olarak görüyor. Bu bizim zorumuza gidiyor. Herkes açıklasın diye. Noktası noktasını açıkladık. Rakibim açıklamadı uzun süre sonra açıkladı. Eksik açıkladı. Antalya'da bir şeyler çıktı, değil dedi. Gazeteci götürdü, tapusunu televizyondan dün gösterdi. Ziynet eşyası hiç yok. Zannedersin ki üç beş ton altını var da saklıyor. Çıkart neyin varsa. Ziynetini açıkla, dövizin varsa da açıkla. Bankada da hesap yok. O kadar dairenin kira geliri de görünmüyor ki beş kuruş vergi de vermemiş. Nasıl bir anlayış böyle? Ve öğreniyoruz ki o kadar mal göz olmuşlar ki kız kardeşinden aldığı vekaleti kötüye kullanarak, babasından kız kardeşine gelen malları da üstüne geçirmiş ve onun mahkemesini görüyorlar. Bu nedir Allah aşkına?

"KIZIM 32 YIL SÜRECEK KREDİ ÇEKİP EV ALDI. 32 YIL ALNININ TERİNİ YİYOR EMEĞİNİN HAKKINI ALIYOR"

Ve bu tartışma olumlu bir tartışmadır. Televizyonda konuşuyorlardı, bu öyle bir olay oldu ki dediler. Çok malı olup zengin olan birileri bundan sonra bir yere aday olurken yarın benim de mal beyanımı birileri ister diye çekinecek belki de ya da kendine güveniyorsa açıklayacak. Dolayısıyla siyaseti bir temizlik gelecek diye bugün televizyonlarda bunun yorumunu yapıyorlardı. İnşallah da öyle olsun. Ben 2014 seçiminden sonra mesleğimi yapmaya devam ettim. Ve benim kızım 2014'te evlendi. Daha sonra doğum yaptıktan sonra bir yıl müddetle iş aradık. Mansur Yavaş ya babası, nereye gittiyse kapılar kapandı. Ve çocuk şöyle bir karar verdi eşiyle beraber 'baba ben yurt dışına gideceğim'... Yurt dışından sizin çalışmanız için ya bir firmanın davet etmesi lazım ya da internet üzerinden 10 sterlin gibi bir para yatırarak şirket kuruyorsunuz, İngiltere diyor ki burada çalışacak insanlar istihdam yaratıp vergi verecekse gelsin yoksa gelemez diyor. Bunun adı Ankara Anlaşması. Bu anlaşmayla gitti. Altı yıldır kirada oturuyor. Ben belediye başkanı olduktan sonra kredi çektim. Her şeyim açık. Bunu da mal beyanımda yayınladım ve oraya bir miktar para gönderdim. O da gitti. Biliyorsunuz yurt dışında İngiltere'de Mortgage diye bir sistem var. Şimdiye kadar ödediği kira bin 500 sterlindi. Bin 777 sterline 32 yıl sürecek şekilde kredi çekip krediyle ev aldı. 32 yıl alnının terini yiyor, eşiyle beraber çalışıyor, emeğinin hakkını alıyor. Ve gidiyorlar, kiraya durduğu evin de fotoğraflarını internette yayınlıyorlar. O yetmiyor, Mansur Yavaş'ın kızı İngiliz vatandaşı olmuş diye yalanlara sığındılar. Niye böyle yapıyorlar? Kendi açıkları ortaya çıkmasın diye.

"SAYIN ALTINOK'UN İKİ KIZI DA KPSS SINAVINA GİRMEDEN İSTİNAİ KADROYLA MEMUR YAPILMIŞ"

Dün Elmadağ'da sordum. Sayın Altınok'un iki kızı da KPSS sınavına girmeden istisnai kadroyla memur yapılmış. Bu kadar servet var ihtiyacınız mı var? KPSS'siz işe giriyorsun. Peki şu Kalecik'teki işsizler bir elini kaldırsın bir bakayım. Bunlar fasulye sırığı mı? Bunlar niye giremiyor işe? Bunların ihtiyacı daha çok değil mi? Bu kul hakkı değil mi? Keçiören Belediye Başkanı olmasaydınız onları işe sokamazdınız. Ben diyorum ki malınızdaki şaibeyi falan bilmem öyle bir iddiam yok. Ama siz bu hakkı ödeyemezsiniz bu gençlere. Bu daha berbat bir konudur. Torpille mülakatsız, sınavsız işe sokmak kendi çocuklarını, daha beter daha ayıp bir husustur."

Kaynak: anka