Hatay’da, Şubat depremlerinin üzerinden geçen 18 aya rağmen başta barınma sorunları olmak üzere yaşadıkları birçok sorun için alana çıktı.
Hatay Deprem Dayanışma Derneği ve Hatay Depremzede Derneği tarafından oluşturulan Barınma Hakkı Platformu tarafından düzenlenen mitinge aralarında Samandağlıların da olduğu Hatay'ın birçok ilçesinden çok sayıda depremzede katıldı.
Aradan geçen onca zamanda çözülemeyen sorunlar nedeniyle sorunlarını dile getirmek için bir araya gelen depremzedeler, Rezerv alan sorunu, az ve orta hasarlı evlere gönderilen yıkım kararları, konteyner kentlerde kalan depremzedelerin yaşadığı sorunlar, kira yardımlarının kesilmesi başta olmak üzere yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek isteyen Hatay halkı Cumartesi günü saat 16.00’da Doğuş Okulları önünde toplanarak sloganlar eşliğinde yürüyüş yaparak miting gerçekleştirdi. Yürüyüş esnasında sık sık “Hatay bizim, memleket bizim!”, “Müşteri değil depremzedeyiz!” “Rezerv alan istemiyoruz!” “Evlerimize dokunma!” sloganları atıldı.
“MÜŞTERİ DEĞİL, DEPREMZEDEYİZ”
6 Şubat depremlerinin üzerinden 545 gün geçmesine rağmen barınma, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi temel haklarda hala sorunlar yaşayan depremzedeler, yetkililere taleplerini haykırdı.
Deprem sonrası Hatay’da rant odaklı yürütülen siyasete ve yapılaşmaya karşı seslerini yükselten ve barınma hakkı için mücadeleye devam edeceklerini belirten depremzedeler “Müşteri Değil, Depremzedeyiz!
“KARANLIK BİR DÖNEMİN ÇOCUKLARIYIZ!”
Yürüyüşün ardından başlayan mitingde Barınma Hakkı Platformu adına basın açıklamasını platform üyesi Ece Doğru gerçekleştirdi.
Barınma Hakkı Platformu adına Doğru, mitinge katılanları şu sözlerle selamladı “Merhaba,
Anılarına, gençliğine, toprağına, memleketine sahip çıkan, Hatay’ın dört bir yanından gelen Hatay’ın sahipleri, Hepiniz hoş geldiniz, yüreklerinizdeki mücadele inancıyla geldiniz. Hepinizi dayanışmanın sıcaklığıyla, sevgi ve saygıyla en içten dileklerimizle kucaklıyorum.”
Evlatlarını bir dakika içinde kaybetmiş bu memleketin çocuklarıyız... Canlarını, sevdiklerini kaybettiği halde yasını bile yaşayamayan; yasını yaşamasına dahi müsaade edilmeyen; yasını yaşaması gerekirken öldürülmemek için her gün mücadele ettirilen bu halkın çocuklarıyız... Kanun yapıcıların, para babalarının, yaşamlarımıza konan akbabaların doymak bilmeyen rant politikaları sonucu; bizleri 6 Şubat'ta, 4.17'de,100 sn içinde koparmaya çalıştıkları sevdiklerimizin, evlerimizin, topraklarımızın, işyerlerimizin, memleketimizin evlatlarıyız...
Bilsin herkes, duysun, görsün... Yitirdiğimiz sevdiklerimizi bir daha göremeyeceğiz ama bundan sonra tek bir canımızı dahi sizin gözü dönmüş rantçı siyasetinize kurban vermeyeceğiz. Bugün burada olanlarımızla, olamayanlarımızla gittikçe büyüyen bu irade, memleketimiz ve yaşamlarımız yeniden inşa edilene kadar bu topraklarda var edecek kendini.
“GİTMİYORUZ, BURADAYIZ…”
Bu kentte türlü sorunlarla boğuşuyoruz. Sorunumuz elbette sadece barınma değil.. Deprem sonrası eğitim, sağlık, ulaşım, güvenlik, altyapı-üstyapı gibi her biri hayati öneme sahip büyük sorunlar yaşıyoruz. Hiçbir sorun diğerinden daha önemli değil çünkü hepsi yaşamlarımızda an be an karşılaştığımız sorunlar... Hatay halkı olarak sorunlarımızı çözmenin iradesine sahip çıkıyor ve hepsinin üstesinden gelmek için adım atıyoruz. Yolumuz uzun ve meşakkatli olsa da bu sorun alanlarıyla bazen teker teker bazen bütünlüklü bir mücadele süreci gerçekleştirecek azmin iradesini bu toprakların mücadeleci geleneğiyle sürdürerek yaşamlarımıza sahip çıkıyoruz. Bugün Barınma hakkı mitingi için bir aradayız..
Bugün mahallelerden yükselen sesle evine, mahallesine, memleketine sahip çıkma iradesi gösterenlerin mücadeleyi ortaklaştırdığı
Barınma Hakkı Platformu'nun çağrısı ile Hatay adına bir aradayız.
Bu platform; Gültepe'dir, Odabaşı'dır, Armutlu'dur, Çekmece'dir, Akevler'dir, Ürgenpaşa'dır, Harbiye'dir, Defne'dir, Antakya'dır, Kırıkhan'dır, Samandağ'dır, Hassa'dır, Arsuz'dur, İskenderun'dur. Bu platform memlekettir, Hatay'dır.. Hatay'ı yeniden inşa edecek olan Hataylılarındır... Barınma Hakkı Platformu adına herkese sevgiler, saygılar...
Alkışlarımız ve zılgıtlarımız, bu mücadeleyi yükseltmeye, buraya gelen herkesin birbiriyle kucaklaşmasına vesile olsun... Alkışlarımız ve zılgıtlarımız gözyaşlarımız, özlemlerimiz, umudumuz, inancımız ve kararlılığımız olsun...” dedi.
Doğru, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
Depremin üzerinden tam tamına 545 gün geçti, yaklaşık 18 ay! Beton yığınlarının arasında kaldığımız, on binlerce canımızı yitirdiğimiz o günden bugüne sistematik bir işkenceye maruz bırakıldığımız, acımızı, yasımızı bile yaşayamadığımız, öfkemizin gün geçtikçe büyüdüğü 545 gün! Hiç birimizin yeniden hatırlamak istemediği, iktidardakilerin hoşuna gitmese de sesimizi yükselterek yeniden, yeniden haykıracağımız her günü ayrı bir felaket olan 545 gün!
Bu noktaya nasıl geldik? Nasıl öldük? Nasıl öldürüldük? Hepimiz biliyoruz ama duymak istemeyenlere bu halkın çığlığı ile buradan bir kez daha hatırlatalım, yüzlerine vuralım istiyoruz!
AKP’nin 22 yıllık iktidarı boyunca kamu kurumlarının özelleştirilmesine, halkın doğal varlıklarının talanına, mülksüzleştirme ve el koyarak birikime dayanan, büyük bir kısmı inşaat sektörü üzerinden işleyen bu sermaye birikim rejimini çeşitli yollarla asalak sermaye gruplarına peşkeş çekmesi, deprem vergisi gibi kamu için harcanması gereken paraları insanların gözlerinin içine baka baka ranta harcaması sonucu bu noktadayız. Bu bağlamda devlet tamamen şirkete, halk ise müşteriye dönüştürüldü.
Tüm bunların dışında seçim yatırımı olarak gerçekleştirilen imar afları ve devamındaki denetimsizlikler sonucu bizlere mezar olacak binalar inşa edilirken neredeydiniz?
Yıllarca bilim insanlarının ve meslek odalarının tüm uyarılarına kulak tıkayıp, ben geliyorum diyen depremlere rağmen bir arpa boyu bile yol almaktan imtina ederek milyonlarca riskli binada yaşamamıza göz yuman ve on binlerce insanımızın yaşamını yitirmesine sebep olan hangi yetkili istifa etti? Bu sorumluluğu birkaç mühendis ve müteahhit ile üstünden atmaya çalışanlar hakkında şimdiye kadar tek bir soruşturma bile açılmadı!
Tüm bu sorumsuzluk ve denetimsizlik devam ederken yine tüm uyarılara rağmen gölün üzerine hastane, havaalanı ve stadyum inşa eden, bu yapılarla birlikte halkı o bölgede yaşamaya teşvik edip yeni rant alanlarının açılmasına müsaade eden bu anlayış mahkum edilmedikçe ölmeye, öldürülmeye devam edeceğiz!
En ufak bir planlamaya ve akla sahip olamayan AFAD ve TSK gibi kurum ve kadroların yaraları sarmak yerine yaralarını sarmaya çalışan toplumsal kesimlerin önünde engele ve kriz dinamiğine dönüştüğünü, bu ekonomik ve siyasal durumun 6 Şubat’ı bir felakete dönüştürdüğünü yalnızca görmedik yaşadık.
Enkaz altındaki sevdiklerimizin sesi yüreklerimizi dağlarken, molozları avuçlarımızla parçalarken neredeydiniz?
Depremin ilk haftasında neredeydiniz? Daha da ölmemiz için mi yoktunuz? Bizler göz göre göre öldürüldük! Göz yumarak öldürdünüz, enkaz altında bıraktınız!
Günlerce yağmur altında başımızı sokacak bir çadır dahi bulamadık! Duyduk ki çadırlar satılmış!
Deprem öncesi, deprem ânı ve depremin ilk haftası bize bunları yaşatanlar depremden sonra kalkıp bize tutmayacakları gözlerinden, aceleciliklerinden okunan sözler verdiler.
İnandık mı? Hatay inandı mı? Neydi peki o sözler?
📌Kimimiz hâlâ çadırda, kimimiz 21 metrekarelik konteynerlerde. Depremden bir ay sonra kalıcı konutların bir sene içinde teslim edileceği söylenmişti. Neredeler? Neden bizler hâlâ konteyner ve çadırlarda türlü hijyen ve sağlık sorunları ile boğuşuyoruz?
📌Çevre Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki “az hasarlı binalarınızın tadilatını yapın, oturun. Onları yıkmak gibi bir külfete devlet neden girsin” demişti. Şimdi az hasarlı binalarımızı da ruhsat verdikleri orta hasarlı binalarımızı da yıkmak istiyorlar. Sözünüze güvenmiyoruz! Yasayla teminat istiyor, binalarımızı, mahallemizi terk etmiyoruz!
📌Kira yardımları evler teslim edilene kadar devam edecek, denmişti. Telefonlarımıza gelen bir mesajla bu söz de çiğnendi.
📌Eşya yardımı yapacağız, formları doldurun, mağduriyetiniz giderilecek, denmişti. Geçtiğimiz günlerde Hatay valisinin açıklamasıyla bu sözün de tutulmayacağını gördük.
📌Verilen sözlerin ve ihtiyacın çok altında olan TOKİ’lerin inşası muammalarla dolu. TOKİ’ler bağımsız denetçiler tarafından dahi denetlenemiyor. Bir kez daha mı öldürüleceğiz kendi paramızla? Memleketimizi bütün bunları gören Hatay halkına rağmen inşa etmenize izin vermeyeceğiz.
Sizler... Kanun yapıcılar... Kimler var burada görün, duyun! Haydi burada kimlerin olduğunu hep beraber haykıralım Hatay! Alkışlarımızla, zılgıtlarımızla, haykırışlarımızla haydi hep beraber gösterelim burada kimlerin olduğunu.
Yıkılmayacağının sözü verildiği halde hasarsız bina sahipleri, burada mı?
Yıkılmayacağının sözü verildiği halde az hasarlı bina sahipleri, burada mı?
Yıkılmayacağının sözü verildiği halde orta hasarlı bina sahipleri, burada mı?
Zılgıtlarımız, sesimizi duyurmak için şu asbestli gökyüzünü yarsın, alkışlarımızın sesi Ankara’ya, dünyaya ulaşsın... Devam ediyoruz...
1 yıl içinde kalıcı konutlarınız hazır diye söz verildiği halde hâlâ çadırda kalanlarımız, burada mı?
1 yıl içinde kalıcı konutlarınız hazır diye söz verildiği halde hâlâ konteyner kentlerde kalanlarımız, burada mı?
1 yıl içinde kalıcı konutlarınız hazır diye söz verildiği halde memleketini terk etmek zorunda kalanlarımız, burada mı?
Evleri rezerv alan içinde olmadığı halde komşusuna, memleketlisine sahip çıkmak için destek olmaya gelenler, burada mı?
Verilen kira yardımının anlamını yitirdiği bu ekonomik krizde, kira yardımı sözü verilip kısa süre içinde bu yardımın kesilmesiyle mağdur olanlarımız, burada mı?
Depremden kısa bir süre sonra sözünü verdiği eşya yardımını bir türlü yapmayan iktidarın, size eşya yardımı da yok diye açıklama yapmasından sonra yetkililerin sözlerine güvenilmeyeceğini bir kez daha anlayanlarımız burada mı? Hatay burada mı? Memleket burada mı?
Bizler Hatay’ın gerçek sahipleri buradayız. Rezerv yasası ile memleketimizi yağmalamanıza izin vermeyeceğiz. Riskli alan yasası ile şehrimizin kalbini elimizden almanıza izin vermeyeceğiz.
Yağma yasasına, barınma hakkının gaspına, ranta ve talana dur demek için buradayız.
Ve gitmiyoruz! İktidar sorumludur ve bu sorumluluğu üzerine almalıdır.
Sözümüzü söylemekten çekinmiyor, insanca yaşam koşullarımız sağlanana kadar mücadele etmekten vazgeçmiyoruz.
TALEPLERİMİZ AÇIK VE NET;
Bizler müşteri değil depremzedeyiz, kalıcı konutlarımızı bedelsiz istiyoruz!
Tadilatı yapılmış hasarsız ve az hasarlı, güçlendirmesi yapılmış orta hasarlı evlerimizin yıkılmasına izin vermiyoruz!
Zaten yetersiz olan kira yardımının arttırılmasını ve devam ettirilmesini istiyoruz! Türlü belirsizlikleriyle kentimizi rant ve talana açması kaygısı taşıdığımız rezerv alan yasasının iptal edilmesini, kentimizin yeniden inşasının şeffaf ve bilimsel temellere dayandırılmasını istiyoruz.
Buradan, memleketimizden, Hatay'dan sesleniyoruz. Gülemiyorsak bu halk gülemiyor diyedir.. Hatay'dan yükselen bu ses, sadece bizler için değil, tüm ülkemiz içindir. Bu sese ortak olun ve sesimize ses verin!
Bu kentin çocukları, gençleri, kadınları bu kötülük iktidarından alacaklı. Bu kentin toprağının, havasının, suyunun, uçan kuşunun bu karanlık iktidarından alacağı var. Bizim adımlarımız, bizim umudumuz, bizim emeğimiz, bizim mücadelemiz ve kararlılığımız onları kendi karanlıklarıyla baş başa bırakacak. Mücadelemiz rant ve talanla beslenenleri silip süpürecek. Onlar karanlığın çukurunda debelenecek bizlerse yarının aydınlık günlerinde yeniden yeşereceğiz. Hatay kazanacak, mücadelemiz kazanacak biz kazanacağız.
Alnımız ak, başımız dik.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı
Mitingde Depremzede Haykırdı: Hatay Bizim, Memleket Bizim
Hatay’da, Şubat depremlerinin üzerinden geçen 18 aya rağmen başta barınma sorunları olmak üzere yaşadıkları birçok sorun için alana çıktı.
Bunlar da ilginizi çekebilir