“Veteriner Hekimleri Darp Ederek Hayvanları Koruyamazsınız!” “Veteriner Hekimleri Darp Ederek Hayvanları Koruyamazsınız!”

ÖVDER Samandağ Şube Başkanı Arkadaş Karataş Hatay/ Samandağ’da ilkokul yakınında kurulan beton santrali ile ilgili tepkisini dile getirerek basın açıklaması yaptı.
ÖVDER Şube Başkanı Karataş, insana, doğaya zararı olan tüm işletmeler için, minimum zararda ve yaşam alanı dışında kurulması için tavır koyulması gerektiğini vurguladı. 
Karataş, açıklamasında, beton santraliyle ilgili verilen yürütmeyi durdurma kararıyla ilgili  “Derin ilişkilerle yürütmenin durdurulması zafer değildir, doğa tahribatlarının, insan hastalıklarının başlangıcıdır.” dedi.
ÖVDER Samandağ Şube Başkanı Arkadaş Karataş, açıklamasının tamamında şu ifadelere yer verdi:
Aylardır gündemi meşgul eden ve yaşam alanında kurulan Beton Santrali’nin sebep ve sonuçlarının tek gerçek sorumlusu izin veren Bakanlık Yetkilileri ve yerelde atanmış - seçilmiş tüm siyasi yetkililerdir. 
İlk adımda, ilk çivi çakıldığında durdurulabilecekken, alternatif yere taşınabilecekken ahlak ve erdemden yoksun tüm yetkililerin haberi ve izni içerisinde yaşam alanında kurulmasına göz yumulmuştur. 
Şaşırmadık, çünkü geçmişten günümüze kadar yetkililer, şakşakçılar, cepçiler her zaman halktan yana değil sermayeden yana taraf oldu..
Hatırlanacağı gibi coğrafyamızda sahil boyunca dikilmek istenilen 700’e yakın RÜZGAR Santrallerinde de devlet yetkilileri çevik kuvvetiyle, panzerleriyle, dipçikleriyle sermayeden yana halkın karşısındaydı.. 
Şehir merkezinde kurulan baz istasyonlarında da devlet yetkilileri yine şirketlerden yanaydı .. 
Beton santralinin de kuruluşundan yürütmeyi durdurana kadar devlet yetkilileri yine sermayeden, ranttan yana oldu.. 
Zehirlenmeden bahsetmişken, İnsanların zehirlenmesi devlet yetkililerinin hiç umurunda değil. 
Çünkü daha önce bir işletmeden yenilen bir gıdadan dolayı 200’e yakın insan zehirlendiğinde hastaneye yatak, doktor takviyesi yapmaları gerekirken yerel devlet yetkilileri işletmeye temiz raporu çıkarma peşindeydi..
Yargı da “ kovuşturmaya gerek yoktur “ deyip zehirlenen yüzlerce insanı kaderlerine terk etti. 
Hepsinde de hukuksuzluğun,  derin, kirli insan ilişkilerini gördüğümüz gibi en son beton santrali savunulmasında da geçmişi karanlık olan insanları da kapıkulu olarak orda görmemize şaşırmadık.. 
Yukarda saydığımız santral direnişlerinde gördük ki amaç birilerini, bir grubu kamuoyunda terörize edip, marjinalleştirip devletin her kademesinde ve kamuoyunda algı yaratıp yekvücut kararlarla hareket etmeyi sağlamaktır… 
Bunun için bu talepler birilerinin, bir grubun değil herkesin meselesi, herkesin talebi olduğunda daha insani olacaktır.  
Beton Santrali’nin sahibi de, oranın ekmek kapısı diyen çalışanları da böyle zehir saçan bir santralin evinin yanında kurulmasını, çocuğunun okuduğu okulun dibinde kurulmasını da istemez.   
Peki biz bu hale niçin, nasıl geldik? İlçede binlerce sorun dururken, Samandağlı insanlarımızı karşı karşıya getiren kimler? Bu ilçemizi gelecek kuşaklara böyle mi bırakacağız? 
İnşaat sektörüyle yeşili katledip ülkeyi betona çevirerek ülkenin şahlanacağını söyleyen devlet yetkilileri bu işin müsebbibidir, aynı zamanda da bu işi çözecek olan mercidir. 
Beton Santrali’nin okulun dibinde, mahallenin içinde kurulmasına izin verenler, sebep olanlar bu işin zararını ödeyip, akılcı çözümler üretmek zorunda, çevreye zararı sıfırlamak veya başka bir yere taşımak zorundalar. Derin ilişkilerle yürütmenin durdurulması zafer değildir, doğa tahribatlarının, insan hastalıklarının başlangıcıdır.
Tarihsel sorumluluk almış olan seçilmiş yerel yetkililer de acil olarak aktif ve samimi bir şekilde en önde hareket edip üst düzey makamları zorlayarak, gerekirse teşhir ederek halktan, gelecekten, yaşanılabilir bir ilçeden yana kamusal çözümler üretmek zorundalar…
İnsana, doğaya zararı olan tüm işletmeler için, minimum zararda ve yaşam alanı dışında kurulması için tavır koymak zorundayız. Çünkü her birimiz, çocuklarımızdan ödünç aldığımız dünyayı, eşit, özgür ve mutlu bir yaşamla örmek, yaratmak zorundayız…
Foto-Haber: Nezahat Fırıncıoğulları
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları