Hatay/ Samandağ’da Bağımsız Maden İş Sendikası’nın “madenciye ses ol” çağrısına kulak veren Emek ve Demokrasi Güçleri basın açıklaması yaptı.
Samandağ Emek ve Demokrasi Güçlerinin temsilcileri, Manisa'nın Soma ilçesinde Ak Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'na ait Fernas Madencilik'te sendikaya üye oldukları, haklarını talep ettikleri için işten atılan ve 53 gündür direnen madencilere Samandağ’ dan destek mesajlarını iletti.
Samandağ Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Abdullah Cömert Alanında gerçekleştirilen basın açıklamasına Samandağ Belediye Başkan yardımcıları Adnan Eryılmaz, Hasan Fehmi Görür destek verdi.
Basın Açıklamasını emek ve demokrasi güçleri adına Mustafa Çelik okudu. Çelik, açıklamasında  “ Soma’da bulunan Fernas Madenciliğe ait maden ocağında anayasal hakkını kullanarak sendikaya üye olan, “toplu ölüm riski var işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınsın, ücretlerimiz Soma havzası ortalamasına göre düzenlensin ve atılan işçiler geri alınsın” diyen maden işçileri 53 gündür direniyor. 53 gün boyunca hem maden ocağı önündeki nöbette, hem yalınayak Soma’dan Ankara’ya yaptıkları yürüyüşte, hem de Ankara Kurtuluş Parkındaki nöbetlerinde bu meşru talepler kabul edilsin diye çözüm çağrılarında bulundular. 
Ancak maden işçilerinin çözüm çağrılarına karşı Fernas Madenciliğin patronu ve aynı zamanda Batman AKP milletvekili olan Ferhat Nasıroğlu işgal ettiği Meclis kürsüsünden maden işçilerini ve sendikaları Bağımsız Maden İş’i bir grup marjinal gibi göstermeye çalıştı. Aslında Nasıroğlu, sarf ettiği sözlerle, maden patronlarının desteğini ve devletin gücünü de arkasına alarak, Soma’da sahibi olduğu şirkette kölelik koşullarının ve sömürünün katlanarak devam ettirileceğini ilan etti. 
Memlekette hak arayışı içerisine giren herkesin yaşadığı gibi maden işçileri de hakkını aradığında düzen bozucu ilan edilerek mücadeleleri karalanmak istendi. Oysa halkın yakın ilgilisi ve büyük desteğini kazanmış madencilerin haklılığı meclisteki tüm siyasi parti yetkilileri tarafından da dile getirilmişti. Haklı oldukları ifade edilmesine rağmen sorumluların çözüm üretmemesi neticesinde maden işçileri açlık grevine başvurmak zorunda kaldı.
4 gündür açlık grevinde olan madenciler Ankara’da nöbet tuttukları parkta Salı günü gece yarısı polis baskını ile apar topar gözaltına alındılar. Gözaltı işlemi sırasında bayılan, fenalaşan madenciler olduğu ve dakikalarca ambulansın gelmemesi nedeniyle ilk yardım müdahalesinin geciktiği öğrenildi. Yer altında çalışırken ölüme terk edilen madenciler yer üstünde aç bırakılarak, sefalete mahkûm edilerek, hak ararken açıkça zulme uğratılarak öldürülmek isteniyor.
2014’te 301 madenciyi kaybettiğimiz Soma’daki katliam tekrar yaşanmasın diye mücadele eden madenciler ne gözaltılarla ne yasaklarla ne de cezalarla sindirilemez.  Onların mücadelesi dün başlamadı! Soma maden ocağından elleriyle kendi arkadaşlarının cansız bedenini çıkarmak zorunda kalmış ve faillerin ceza alması için yıllarca mahkeme koridorlarında koşmuş madencilerin yaşadığı öfke karşısında kimse duramaz. Mücadele yolunda yiğit madenci önderlerini Tahir Çetin’i ve Ali Faik İnter’i kaybetmiş Bağımsız Maden İş Sendikası’nın kararlılığı karşısında hiçbir güç duramayacaktır!
Bizler de bugün burada Bağımsız Maden İş Sendikası’nın “madenciye ses ol” çağrısına kulak veren emek ve demokrasi güçleri olarak bir araya geldik. Deprem sürecinde afeti katliama çeviren 4 gün boyunca her hangi adım atmayarak Samandağ ve  Antakya halkını enkaz altında ölüme terk eden egemenlere karşı sınıf dayanışmasının  tarihi pratiğini sergileyen Madenciler enkazlardan yaralılarımızı ve cenazelerimizin çıkararak hafızalarımızdan silinmeyecek tarihi bir rol üstlendiler. Bu yüzden  onların direnişini bu alanlardan büyütmek bizler için ayrıca önemli bir sorumluluktur. Sadece Samandağ’da Antakya’da değil İstanbul’da, Gebze’de, Bursa’da, Manisa’da, Muğla’da, Eskişehir’de, İzmir’de ve pek çok başka şehirde onlarca meydanda onlarca, yüzlerce insan madenciye ses olmak için alanlarda eylem gerçekleştirdi, gerçekleştirmeye devam ediliyor.
Çünkü biliyoruz ki devlet- patron işbirliğiyle bitirilmeye çalışılan Fernas Maden direnişi kazandığında, direnen Polonez işçisi de, grevdeki Tarkett işçisi de, MKB Rondo işçisi de kazanacak.
Ülkeyi yönetenler bu işçi direnişlerinin kazanmaması için yasayı da hukuku da kolluğu da tüm keyfiyetiyle ve hiç saklamadan sermayenin hizmetine sunuyor. Milyonlarca çalışanın anayasal hakkı olan sendikaya üyelik hakkının formaliteden var olduğunu, hakkın kullanılmak istendiğindeyse işsizlikle, açlıkla cezalandırıldığını herkes görsün istiyorlar.
Yeni anayasa tartışmaları ile gündemin meşgul edildiği şu günlerde mevcut anayasanın 51. maddesine göre işçiler istedikleri sendikaya üye olma özgürlüğüne sahipken patronlar mücadeleci sendikaların işyerlerinde örgütlenmesini engellemek için türlü yollara başvuruyor. Fernas Maden direnişinde ve birçok işçi direnişinde onlarca kez benzerini gördüğümüz gibi Çalışma Bakanlığı hangi işçilerin sendikaya üye olduğu bilgisini patronlarla paylaşıyor, işçilerin işten atılmasına aracılık ediyor. 
İşçilerin haksız şekilde işten atılmasına izin veren İş Kanunun 25’e 2. Maddesi ise kıdem tazminatsız, işsizlik maaşı hakkının gasp edilerek ve başka işe girmeyi zorlaştıracak şekilde işçiyi damgalayarak işten atmaya fırsat tanıyor. Diğer taraftan ise anayasada sendikal üyelik ve faaliyetlerde bulunanlara yönelik baskı uygulanmasının hapis cezası ile cezalandırılacağı şeklinde hükümler yer alıyor. 
Bu yasalar işçilerin haklarını ve canlarını korumuyor. Çünkü Sermayenin koruyucu mekanizması olan devlet ülkenin neredeyse her noktasında gelişen tepkileri işçilerin, kadınların, öğrencilerin, hayvan dostlarının, ekolojistlerin direnişini bastırabilmenin yolu olarak kendi anayasasını dahi uygulamıyor, baskılarla ve göz altılarla bu süreci yönetmeye çalışıyor. Burjuva sınıfının ve onun şakşakçılarının bu çabaları boşunadır! Örgütlü işçileri hiçbir kuvvet yenemez!

TGC’nin Hatay Ofisi Hizmete Girdi TGC’nin Hatay Ofisi Hizmete Girdi

Haklarını alana dek mücadele kararlılığı gösteren madencilerin yanındayız. 
Zafer Direnen Emekçinin Olacak!
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz !” ifadelerine yer verdi.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları