SEYFİ ÇELİKKAYA

Yozgat’ta ayakkabı tamirciliği yapan Yaşar Kaymaz, çırak bulamamaktan yakındı. Kaymaz, "Boşta insanımız çok. İnternet kafelerde, boşta elemanlarımız dolu. Veli yok. Çocuğunun cebine harçlığı koy git, internet oyna diyor. Git de esnafta çalış demiyor. Benim babam üç tane ahraz yetiştirdi. Yurt çocuğu yetiştirdi. Eskiden esnafa verirlerdi, çıraklığı bellerdi. Okuyan okur, okumayan da çırak olurdu. Nerede bunlar? Sahipsizlik var" dedi.

Yozgat’ta baba mesleğini devam ettiren 67 yaşında Yaşar Kaymaz, çırak bulamadıklarımı, bu gidişle mesleğin son temsilcileri olacaklarını söyledi. Kaymaz şöyle konuştu:

"Bu meslek babadan bize teslimat, babadan bize kaldı, rahmetliden. 1970’den itibaren devamlı oturmaktayım, 10 yaşından beri bu mesleğin içinde yaşayan biriyim. Yozgat'ta çırak eğitim merkezimiz var. Kim var çıraklar, soran var mı? Hiç kimse sormuyor. Bir çırağın maliyeti şu durumda bize devlet tarafından verilen karara göre 20 milyon liraya mal oluyor. Biz bu parayı veremiyoruz. Şirketlere talimat veriyorlar, ‘Efendim işçi çalıştır. Yarısını devlet yarısını siz verin' diyorlar. Esnafa geldi mi vermiyorlar. Çırak yetişmiyor. Çırak yetiştirmemiz için merkezimizde müracaat açmaları lazım. Sen diyor, çırağı bul, ben diyor sana teşvikte bulunayım diyor. Çırağı ben bulduktan sonra sana ne kaldı o zaman? Orada branş açacaksın. Bilgisayar var, elektrik var, elektronik var, torna var. Ondan geri yani mesleklerin bir de berberleri var. Bunlara da çırak bulunuyor, getiriyor orada muamele yaptırıyor, kursa gitmiyor."

"OKUYAN OKUR, OKUMAYAN DA ÇIRAK OLURDU"

Yozgat'ta ayakkabıcılık üzerine usta ve öğretici belgesi olan ilk kişi olduğunu vurgulayan Kaymaz, "Babamı imtihan ettim ben, ben onlardan önce aldığım için, iş yeri açabilmek için. Bizden sonra yetişecek yok. Şu anda Yozgat'ta sekiz ayakkabıcı var. Dört tanesi benim çırağım. Yanımızda çalıştılar zamanında. Fazla duran da var, az duran da var. Onların da çırağı yok. Onlar da son nesil" dedi. Bu işi benimsetip, kursların açılması gerektiğine işaret eden Yaşar Kaymaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Boşta insanımız çok. İnternet kafelerde, boşta elemanlarımız dolu. Veli yok. Çocuğunun cebine harçlığı koy git, internet oyna diyor. Git de esnafta çalış demiyor. Benim babam üç tane ahraz yetiştirdi. Yurt çocuğu yetiştirdi. Eskiden esnafa verirlerdi, çıraklığı bellerdi. Okuyan okur, okumayan da çırak olurdu. Nerede bunlar? Sahipsizlik var. Sivil toplum örgütlerimiz bunları araştırıp soruşturup esnafımız ne halde deyip bir günde gelip de kapımızı açmıyorlar. Ben bunu tamir ettiğim için bugün bin liraya aldığın ayakkabıyı ben çekildiğim zaman üç milyon lira. İddiasını edecek biri varsa çıksın. Yapılabiliyor, bin liraya satıyor,  yaptıramazsa üç bin liraya bu diyor, seve seve alacak diyor. Mecbur alacak diyor. 600 liraya aldığını bin liraya satıyor. Bunu diyor yırtılırsa tamir ettirir diyor. Geri yenisini almaya bin lirayı da vermiyor. Elli lira, yüz lira, otuz lira, yirmi beş lira tamirat vermiş olduğu ücret. Torbalarla ayakkabılar bitirildi. Bir tane ayakkabı, marka tam dört gün olmuş, dört günde fermuarları kopmuş, getirdi. Biz ne alıyoruz diyoruz, marka alıyoruz. Markanın kalitesi yoksa ne yapacak? Kaliteli malı da satmıyorlar. Nasıl olsa giyecek atacak. Giyecek atacak diyorlar. Sorumluluk yok. Arayan yok, soran yok. Geçip koyup gidiyor böylece."

Kaynak: anka