Hatay'da Samandağlı Kadınlar; Abdullah Cömert Alanında “Suriye'de Katliam, Taciz ve Tecavüze Hayır! Kadınlar Barış İstiyor” çağrısıyla bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
Kadınlar sık sık “Yaşasın Kadın Dayanışması”, “Suriyeli Kadınlar Yalnız Değildir.”, “HTŞ Elini Kadınlardan Çek.”, “Alevi Kadınlar Yalnız değildir!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”
Kadınlar adına açıklama yapan Cansel Aslan, “Dün Ezidi kadınlar IŞİD'in sistematik tecavüz ve köleliğine maruz kalırken, bugün Suriye'deki Alevi kadınlar benzer bir kadın kırımıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dünya kamuoyu ise bu sistematik şiddete karşı sessizliğini koruyor.” dedi.
YÜZYILLARDIR KADINLARA KARŞI SÜRDÜRÜLEN CADI AVI, BUGÜN SURİYE'DE ALEVİ KADINLARINA KARŞI SÜRÜYOR!
Samandağlı Kadınlar yapılan basın açıklamasının ardından 75. Yıl parkına kadar sloganlar eşliğinde yürüdü. Burada yaktıkları meşale ile dünyanın tüm kadınlarına, Samandağlı kadınlar adına seslenen Gizem Güzel “Bu meşaleyi simgesel olarak Samandağ' dan yakıyor ve tüm Türkiye ve Dünya Kadın hareketine diyoruz ki: Samandağlı kadınların başlattığı ”Bu katliamı durdurun!” çağrısıyla yaktığımız bu meşaleyi bütün kadın örgütlerinin sahiplenmesini ve bir zincirleme eylem başlatmasını talep ediyoruz. Bu katliamlar durana kadar, Suriye' de Aleviler, Hıristiyanlar, Dürziler gibi birçok etnik kimliğin katliamı durana kadar bizim Samandağ' dan yükselttiğimiz bu sesi daha da büyütün ve bu ses bir çığlığa dönüşsün. Bir sonuç alana kadar bütün meydanları, alanları dolduralım.” dedi.
“ERKEK SAVAŞLARININ 'TAKTİKSEL GANİMETİ' OLMAYI REDDEDİYORUZ
Samandağlı kadınlar adına konuşan Cansel Aslan, Alevilerin tarih boyunca eşit yurttaşlık hakkından mahrum bırakıldığını ve toplumun 'ötekisi' olarak konumlandırıldığını söyledi.
Aslan, bu dışlanma politikasının sadece bireysel değil, kurumsal ve sistemik bir ayrımcılık olarak varlığını sürdürdüğünü vurguladı. Aslan, Alevi toplumunun varlığına dair meşruiyet tanınmaması, onları vatansız ve güvencesiz bir konuma ittiğini ve “katli vacip” olarak hedef gösterildiğini kaydetti.
“DÜN EZİDİ BUGÜN ALEVİ KADINLAR KIRIMLA KARŞI KARŞIYA”
Bu tarihsel dışlanma ve ötekileştirmenin özellikle Alevi kadınları üzerinde çifte bir ayrımcılık ve şiddet olarak tezahür ettiğini belirten Cansel Aslan, şunları ifade etti:
“Alevilerin katledilmesine dair dünyanın hiçbir yerinde hukuki süreçler işletilmemiş, sorumlular hesap vermemiştir. Bununla beraber Alevi kadınlar, patriyarkal kontrol mekanizmasının en vahşi biçimde yok saydığı kesim olmuştur. Kadın katliamları, münferit değil, kadın cinsiyetine yönelik organize ve kolektif imha politikasıdır. Yüzyıllar önce başlayan ve günümüzde hala devam eden cadı avı, bugün Alevi kadınlar üzerinde yeni bir şiddet dalgası olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih boyunca erkeklerin savaşlarının “ganimeti” olarak görülen kadınlar, “cadı” damgasıyla, “savaş stratejisi” adı altında katledilmiştir. Dün Ezidi kadınlar IŞİD'in sistematik tecavüz ve köleliğine maruz kalırken, bugün Suriye'deki Alevi kadınlar benzer bir kadın kırımıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dünya kamuoyu ise bu sistematik şiddete karşı sessizliğini korumaktadır.”
“BOSNA'DA SURİYE'YE KADINLAR TECAVÜZ SİLAHIYLA KÖLELEŞTİRİLİYOR”
Bosna'dan Ruanda'ya, Myanmar'dan Ukrayna'ya, Irak'tan Suriye'ye kadar savaş bölgelerinde kadınların, sistematik tecavüz silahıyla köleleştirilerek öldürüldüğünü, bu işkenceden sağ kurtulanların ise çoğu zaman kendi toplumları tarafından kabul edilmediğini ve bir daha asla hayata bağlanamadığına dikkat çeken Aslan Cinselleştirilmiş şiddetin yalnızca “ordunun moralini yükseltmek” veya “düşman toplumunu yıkmak” için verilen taktiksel bir emir değil, bu şiddet, erkek egemen sistemin içselleştirilmiş şiddetinden kaynaklanmaktadır. Erkek şiddeti, savaşta “kontrolsüz bir ortamda” açığa çıkan bir sapma değil; patriyarkal kültür tarafından beslenen ve barış zamanında da var olan yıkıcı bir güçtür.
Savaşta tecavüzün “emirsiz” gerçekleştiği anlatısı, failleri sorumluluktan kurtarmaya yönelik bir erkek dayanışması stratejisidir. Tecavüz, “düşman topraklarında” gerçekleşen kontrolsüz bir sapma değil, patriyarkal iktidarın doğal bir uzantısıdır. Erkekler barışta da, savaşta da kadın bedeni üzerinde egemenlik kurmak için şiddet uygular. Kadın mücadelesinin yüzyıllardır sürdürdüğü direniş geleneğiyle, cinselleştirilmiş savaş şiddetinin faillerinin sadece emir verenlerde değil, erkek egemen kültürün tüm yapılarında aranması gerektiğini haykırıyoruz. Bu şiddet, kadınların ikincilleştirildiği, nesneleştirildiği ve erkek egemenliğinin normalleştirildiği her yerde potansiyel olarak mevcuttur.
Ortaçağ'dan günümüze süren cadı avlarının her biçimine karşı yüzyıllardır direnen kadınların mirasını sahipleniyoruz. Bedenlerimiz, üzerinde erkeklerin tahakküm kuracağı alanlar değildir! Erkek savaşlarının “taktiksel ganimeti” olmayı reddediyoruz. Kadın katliamlarının her türüne karşı, tüm kadınlarla dayanışma içinde mücadelemizi sürdürüyoruz. Kadın kırımının ayrı bir savaş suçu olarak tanınması için uluslararası yasal düzenlemeler talep ediyoruz. Kadınların, kendi hayatları ve bedenleri üzerinde tam kontrol sahibi olma hakkını savunuyoruz. Farklı kimliklerden, inançlardan ve coğrafyalardan kadınlar olarak dayanışmamızı büyütüyoruz. Şiddetin kökenindeki erkeklik kodlarını ve iktidar ilişkilerini reddediyoruz. Suriye'deki Alevi kadınlara yönelik şiddetin görünür kılınması ve sorumluların yargılanması için mücadele ediyoruz. Savaş mağduru kadınlara yönelik etkin destek mekanizmalarının oluşturulmasını talep ediyoruz.
Dünya kamuoyunu Suriye'deki Alevilere yönelik katliamlara karşı ses çıkarmaya Suriye'deki Alevi katliamı nedeniyle uluslararası yaptırımlara tabi tutulmasını, Suriye'de yaşayan tüm azınlıklara ve Alevilere eşit yurttaşlık hakkı tanınmasını ve yaşam haklarının garanti altına alınmasını talep ediyoruz. Kadın katili cihadist çetelerin uluslararası yapılar tarafından aklanmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz. Ödül yerine Alevi katliamından sorumlu olanların Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Foto-Haber: Neslihan Sağaltıcı