Yıldırım Kara: Amik Ovası Çiftçisi Kaderine Terk Edilmiş Durumda Yıldırım Kara: Amik Ovası Çiftçisi Kaderine Terk Edilmiş Durumda

Hatay’da depremin üzerinden geçen 613 günde yıkımlar hala devam ederken tedbir alınmadan yapılan yıkımlar depremzedeyi canından bezdirdi.
Samandağ’da çevre güvenliğini almayan yıkım firmasının Hayyük Pasajında gerçekleştirdiği yıkımda düşen inşaat molozları, yıkım yapılan yerin arka tarafındaki Hatay SMMMO Samandağ Temsilcisi Gül Oruç’un Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan işyerinin mutfak bölümünün üzerine düştü.
ORUÇ: HER ŞEYİ “MIŞ” GİBİ YAPARAK ÇÖZÜYORLAR                               
Düşen büyük moloz parçaları tavanı delerek Oruç’un, o sırada mutfakta bulunan iş arkadaşının hemen yakınına düştü. Kıl payı atlatılan facia nedeniyle Hatay SMMMO Samandağ Temsilcisi Gül Oruç yaşananlara tepki gösterdi.
Oruç “Yıkım firmasının, yıkım yaptığı yerin etrafını duba ve şerit çekerek güvenlik tedbiri alıyormuş gibi yapması insanlarla alay etmekten, can güvenliğini hiçe saymaktan ve pişkinlikten başka bir şey değil.” dedi.
Oruç, “ Benimle birlikte çalışan iş arkadaşım öğle yemeği hazırlığı yaptığımız sırada masayı silerken bu molozlar düştü. İki dakika sonra olsa bu enkaz bizim üzerimize düşecekti. Yıkım firması hasarın yarattığı masrafı karşılayacağını söylüyor. İnsanlara zarar gelse bunu nasıl karşılayacaklar. Biz ayrıca işin masrafında değiliz, bunu biz de karşılarız bu çok önemli bir şey değil. Ama neden yıkım firmaları buralara özellikle binaların birbirine yakın olduğu yerlerde yıkım yapılırken ağ koymuyorlar. Neden bunu yapmaktan çekiniyorlar. Burada binalar hemen hemen bir birine bitişik. Burada mutlaka ağ koyulmalı. Böyle bir şey olamaz. İnsan hayatı bu kadar ucuz.
Bu depremde canlarını kaybeden insanlara yüz bin lira verince insanların gönlünü almış gibi yapmaya benziyor. Her şeyi “mış” gibi yaparak çözüyorlar.
Biz daha depremin travmasını atlatamamışken bu yaşadıklarımız akıl alır gibi değil. Arkadaşım burada masayı siliyordu. Kıl payı ya kıl payı kurtuldu. Bu kadar büyük bir korku yaşamak zorunda mıyız?
Yıkım firmasının, yıkım yaptığı yerin etrafını duba ve şerit çekerek güvenlik tedbiri alıyormuş gibi yapması insanlarla alay etmekten, can güvenliğini hiçe saymaktan ve pişkinlikten başka bir şey değil. Bu kadar büyük bir faciaya sebep olma ihtimali yüksek bir yakınlıkta binalar varken sokağa şerit çekmek, duba koymak neyi engeller. Bir ağ germek ne kadar zor. Bunu yapmış olsalardı biz de bunu yaşamasaydık.“ ifadelerine yer verdi.
 

Editör: Nezahat Fırıncıoğulları