TBMM Genel Kurulu, İsrail'in Lübnan'ı işgal girişimi ve bölgede yaşanan gelişmelerin ele alınacağı, hükümetin bilgilendirme yapacağı görüşmeler için kapalı oturum düzenledi.
ÖZEL: "'KAPALI OTURUM'DA BİLMEDİĞİMİZ HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDİLER"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Hatay/ İskenderun'da halka yaptığı konuşmada Erdoğan'ın "İsrail’in bir sonraki hedefi biziz" sözlerine karşılık kapalı oturum talep ettiğini ancak Erdoğan'ın toplantıya katılmayacağını dile getirmiş ve "Oturumda gizli söyleneni söyleyemem. Ama söylenmeyeni ifşa ederim" demişti.
Genel Kurul, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
İsrail'in saldırıları ve Ortadoğu'daki gelişmeler gündemiyle toplanan Meclis Genel Kurulunda konuşan Kurtulmuş, "Bir seneyi aşkın süredir İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği katliam, soykırıma varan büyük insanlık suçları ve son günlerde özellikle Lübnan'a karşı neredeyse bütün dünyaya naklen seyrettirdiği saldırıları dolayısıyla, bölgede yayılma ve büyük bir milli güvenlik tehdidi haline gelen İsrail saldırganlığı konusunda TBMM'nin bilgilendirmesi için bugün bu özel oturumu birlikte gerçekleştireceğiz." ifadesini kullandı.
İsrail'in işgal, ilhak ve imha planlarının geçen yıl başlamadığına dikkati çeken Kurtulmuş, bunun bir senelik geçmişi olduğunu düşünmenin yanıltıcı olacağını söyledi.
Geçen yıldan itibaren süren ve nerede duracağı henüz belli olmayan bu sürecin, devam eden tarihsel sürecin üçüncü halkası olduğunu belirten Kurtulmuş, bu senaryonun birinci perdesinin, 1917 yılında, Osmanlı Devleti Filistin topraklarından çekilmek zorunda kaldığında, orada ilan edilen İngiliz mandasıyla birlikte uygulamaya konulduğunu anlattı.
İngiliz manda yönetiminin ilk işinin Filistin topraklarına dünyanın dört bir tarafından ve özellikle Doğu Avrupa'dan getirdiği işgalcileri yerleştirmek, onlara yeni birtakım yerleşim alanlarını açmak olduğunu aktaran Kurtulmuş, 1917'de başlayan bu süreç, 1957'de bölünme planı ve arkasından devam eden savaşlarla, çatışmalarla birlikte İsrail'in, her gün adım adım ilerleyerek Filistin topraklarının büyük kısmını ilhak, imha ve işgal projesini sürdürdüğünü söyledi.
Kurtulmuş, birinci perdenin son derece kanlı birtakım gelişmelere sahne olduğunu vurgulayarak, Orta Doğu'da devam eden bu senaryonun ikinci perdesinin ise 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgaliyle açıldığını belirtti.
Bu işgalle bölgedeki ülkelerin neredeyse tamamının istikrarsızlaştırıldığını, bölündüğünü, parçalandığını, siyaseten yönetilemez hale getirildiğini anlatan Kurtulmuş, "Irak'ın, Suriye'nin, Lübnan'ın, Yemen'in, Sudan'ın, Libya'nın durumu ortadadır. Dolayısıyla ikinci perdede devam eden işler, Orta Doğu ülkelerini ve halklarını tamamen bir çaresizlik, kararsızlık, bölünmüşlük içerisine sevk etti ve maalesef 20 yıl gibi kısa bir sürede 2023'ün Ekim ayına gelinmiş oldu." diye konuştu.
İsrail'in Ekim 2023'te büyük bir askeri güçle, ABD ve bazı Batı ülkelerinin de kendisine verdiği destekle bölgeye bütün gücüyle abanmaya başladığını kaydeden Kurtulmuş, bu süre içerisinde, insanlık tarihi boyunca gerçekleştirilmiş en kanlı insanlık suçlarının işlendiğini vurguladı. Kurtulmuş, TBMM'nin bu insanlık suçlarına karşı geliştirdiği tavrı her türlü övgünün üstünde gördüğünü ifade etti.
"İSRAİL, ALTIN VURUŞU GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYOR"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "İsrail, hazır bölge ülkelerini bu kadar inisiyatifsiz, parçalanmış ve bölünmüş bir halde bulmuşken, bazı dostlarını da burada koşulsuz şekilde yanında destek verir halde bulmuşken, son adımı atmak, son vuruşu yapmak, altın vuruşu gerçekleştirmek istiyor. Böylece bu durumdan istifade etmek isteyen İsrail'in, maalesef adım adım işgal, imha ve ilhak planlarını gerçekleştirmekte olduğu ve yakmış olduğu bu büyük ateş çemberinin tabiri caizse bir ateş çukuruna dönüştürüldüğü aşikardır. Şimdi Netanyahu ve yönetimi, açmış oldukları bu ateş çukuruna bütün bölge halklarını atmaya çalışıyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Meselenin Türkiye açısından da "fevkalade hassas bir nokta" olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
Onun için bir milli güvenlik sorunu olarak gördüğümüz İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikaları, özellikle Lübnan'a yapmış olduğu saldırılar, sonrasında zaten uluslararası sistemi, uluslararası hukuku yerle bir eden tavrının daha da azgınlaşacağının aşikar olduğu bir ortamda, bizim TBMM olarak birlik, beraberlik içerisinde ve milli güvenliğimizi her şeyin üstünde tutan bir anlayışla bölgedeki politikalara karşı emin adımlarla ilerlememiz gerekir. Bu çerçevede ümit ediyorum ki bugünkü bilgilendirme toplantımızda bir kez daha birlik ve beraberlik içerisinde, ülke, millet olarak nasıl kendimizi bu tehlikelerden koruyabileceğimizi gündeme getireceğiz ve sınır tanımaz, herhangi bir şekilde uluslararası hukuku asla kabul etmeyen bu anlayışa karşı nasıl mücadele edilebileceğini burada bir kere daha konuşacağız.
"ÖLÇÜLÜ CEVAP VERME HAKKI, ACABA KAÇ ON BİN İNSAN ÖLDÜKTEN SONRA BİR HAK OLARAK ORTAYA ÇIKIYOR?"
Meselenin vahametini anlatmak için söylenebilecek çok cümlenin olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
Ama bir tek şeyi söyleyerek sözlerimi tamamlayacağım. Bu kadar çok insan öldürülmüşken, hatta ve hatta acı bir şekilde Gazze'de bir yıldır katledilen insanların sağlıklı bir istatistik verisi bile ortada yokken, Filistin topraklarının, ardından İran'ın, Lübnan'ın ve Suriye'nin egemenlik hakları açıkça ihlal edilmişken hala bazı ülkelerin İsrail'in bu saldırgan tavrına karşı sınırsız bir destek verdiğini görmek hepimizi yaralıyor. Çok açık söylüyorum, böylesine büyük bir ağır insanlık suçuna rağmen hala birileri kalkıp ölçülü bir cevaptan bahsediyorsa bunun bir tane anlamı vardır, bu bölgede daha fazla ateşin devam etmesine yeşil ışık yakmakta olduklarını ilan ediyorlar demektir. Daha fazla dikkatli olmamızı gerektiren önemli hususlardan birisi bu açıklamanın altında gizlidir. Şifreleri burada gizlidir. Utanmadan bunu söyleyenlere buradan sizler adına bir kere daha söylemek istiyorum. Ölçülü bir cevap verme hakkı, acaba kaç on bin insan öldükten sonra bir hak olarak ortaya çıkıyor? Ya da daha kaç on bin kişinin öldürülmesine yeşil ışık yakılıyor? Bütün bu meseleleri tamamıyla rasyonel planda ülkemizin ve bölgemizin menfaatlerini düşünecek bir şekilde bugün burada konuşacağız. Zaten TBMM'nin, zaten Türkiye siyasetinin ilk günden itibaren en önemli önceliklerinden birisi olan bölgedeki bu ateşin söndürülmesi için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz.
Kurtulmuş, Genel Kurulun açılışında yaptığı konuşmanın ardından, yürütmenin, İsrail'in Lübnan'ı işgal girişimi ve bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin gündem dışı söz talebi olduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in gündem dışı konuşma yapmasını içeren talebi yerine getireceğini belirten Kurtulmuş, Danışma Kurulunun, konuyla ilgili önerisini okuttu.
Öneriye göre, TBMM İçtüzüğüne göre yürütme tarafından yapılacak gündem dışı konuşmalarda her bir bakana 30'ar, takip eden konuşmalarda siyasi parti gruplarına 20'şer dakika süre verilecek.
TBMM'de grubu bulunmayan partilerden 2 milletvekiline de 5'er dakika söz verilecek.
Genel Kurulda, yürütme tarafından yapılacak gündem dışı konuşmalar ile takip eden konuşmaların ardından gündeme geçilecek.
Gündem dışı konuşmalara geçilmeden önce, AK Parti'nin, görüşmelerin kapalı yapılmasına ilişkin önergesi işleme alındı ve kabul edildi.
Meclis Başkanı Kurtulmuş, Genel Kurul Salonu'nda bulunabilecek üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerektiğini belirtti.
İdare amirlerinden salonun boşaltılmasını isteyen Kurtulmuş, daha sonra hazırlıklar için birleşime ara verdi.
Kapalı oturuma geçildiği için, yeminli stenograflar ile görevliler dışındakiler salon dışına çıkarıldı. Meclisteki Genel Kurul salonuna bitişik basın büroları ve kulisler de boşaltıldı.
Genel Kurul, aranın ardından kapalı oturuma geçti.
Kapalı oturuma, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal da katıldı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş ile Divan üyelerinin, oturumda Türk ve Filistin bayraklarının yer aldığı atkı taktığı görüldü.
“BÜTÜN GAZETECİLERİ, TELEVİZYONCULARI ÜLKENİN GERÇEK GÜNDEMİNE DÖNMEYE DAVET EDİYORUM”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ortadoğu’daki gelişmeler ve "İsrail tehdidi" konusunda TBMM'de yapılan kapalı oturum sonrası açıklama yaptı.
Özel "Kapalı Toplantı"nın bitiminden sonra da “Yürütmenin başındaki kişi, bütün bakanlıkların bağlı olduğu kişi, dış politikayı, istihbaratı, milli savunma bakanlığını atayan kişi 'İsrail, Türkiye’ye saldıracak' deyip dönüp gidemez" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel,
Erdoğan'ın kendisinin gelmediğini, Sayın Dışişleri ve Milli Savunma Bakanı'nı yolladığını açıkladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de gerçekleştirilen İsrail kapalı oturumunun ardından “Bütün Meclis pür dikkat dinledik. Bilmediğimiz hiçbir şeyi söylemediler. Cumhurbaşkanı eliyle yapılmış manipülasyon, ana muhalefet partisi eliyle samimiyet tartısına çıkarılmıştır. Ve maalesef iktidarın kötü niyeti ortaya çıkmıştır. Sizin sorunlarınızı konuşmaya devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, televizyoncuları ülkenin gerçek gündemine dönmeye davet ediyorum. Aksini yapanlar yoksul halkımıza karşı haksızlık yapar, haksızlığa ortak olur” dedi.
Özel, İsrail kapalı oturumuna ilişkin değerlendirilmesinin sorulması üzerine, “1 Ekim’de Meclis yasama yılına başlarken Sayın Cumhurbaşkanı geldi, bir konuşma yaptı. Konuşmasının bir cümlesi çok kritikti. Dedi ki, ‘Bir sonraki hedef Türkiye’dir, İsrail’in hedefindeyiz’ dedi. O gün hemen çıkışta zaten ilk olarak bunu söylemiştim, ‘Meclis’in kürsüsü herhangi bir kürsü değildir. Bu sözü söyleyen de herhangi biri değildir. Yürütmenin başındaki kişi, bütün bakanlıkların bağlı olduğu kişi, dış politikayı, istihbaratı, Milli Savunma Bakanını atayan kişi, ‘Türkiye’ye İsrail saldıracak’ deyip dönüp gidemez. Bunun için de derhal Meclis’in bilgilendirilmesini, aslında bizzat kendisi tarafından bilgilendirilmesini talep ettik. Bugün kendisi gelmedi, Sayın Dışişleri Bakanını ve Milli Savunma Bakanını yolladı” ifadelerini kullandı. Özel şöyle devam etti:
“KAPI BIRAKMAMAK ADINA ‘KAPALI OTURUMDA ANLATIN’ DEDİK”
“Biz tabii oturumu, bütün liderler takip ettik. Bu oturumdan önce de biz kendi değerlendirmelerimizi yaptığımızda İsrail’in Türkiye’ye saldırmasının akılla, mantıkla, gücüyle, Türkiye’nin gücüyle, uluslararası kuruluşların görevleriyle, NATO’nun görevleriyle bağdaşmayan, olamayacak bir iş olduğunu biliyorduk. Ama dedik ki, ‘Cumhurbaşkanı biliyorsa gelsin, anlatsın.’ Geçmişte böyle davetler ya geri çevrilirdi ya da açık oturumda geldiklerinde hiçbir şey demeden giderlerdi. Sonra biz itiraz ederdik, defalarca bu Meclis kayıtlarında var. Onlar da derdi ki, ‘Ne yapalım, canlı yayında devlet sırrı mı verelim?’ Bu kaçacak kapıyı bırakmamak adına dedik ki, ‘Gelin bu üçüncü dünya savaşıyla ilgili de bir şeyleri birkaç aydır döndürüyorlar. ‘Türkiye’ye İsrail saldıracak sözü’ neyse, kapalı oturumda gelin ve anlatın’ dedik.”
“TELEVİZYONLARDA KONUŞANLARIN VERDİĞİ BİLGİLERDEN BİR FAZLASI SÖYLENMEDİ
“Orada da şunu söyledim, ‘Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak İç Tüzüğe bağlıyız, Anayasaya bağlıyız. Kapalı oturumda söylenecek sözler 10 yıl boyunca gizli tutanakta kalır. Biz söylenen sözleri anlatmayız. Ama söylenmeyen sözler olursa ifşa ederiz.’ Şimdi buradan açıkça söylüyorum. Grup Başkanvekillerimle birlikte, Meclis İdari Amirimizle birlikte. Bütün Grup pür dikkat, bütün Meclis pür dikkat dinledik. Ne söylendi, ne söylenmedi. Akşam haber kanallarında, dış politika konuşanların, askeri strateji konuşanların verdiği bilgilerden bir fazlası söylenmedi. Yani bugüne kadar hep gelip de bilgilendirme yaparken söylemeyip, ‘Efendim oturum açık, gizli bilgiyi nasıl verelim? Bu konular açık açık konuşulamaz’ dediler. ‘10 yıl gizli kalacak, tutanak altında konuşun’ dedik. Bilmediğimiz hiçbir şeyi söylemediler. Sorun tam olarak buradadır ve şu anda milletimiz emin olsun ki, Türkiye’nin, yani aslında açık açık da söylediler bunları, yani ne anlattıklarını söylemeyim ama anlattıklarının bütünü şu, ‘Türkiye Erdoğan’ın söylediği sözden endişe etmesin. Altını dolduracak bir kelime yok. Bilmediğiniz bir şey yok. Bugünden yarına Türkiye’ye saldıracaklarına dair hiçbir şey yok.’ Söylenmeyeni söylüyorum, söylenenleri zaten bilmediğimiz bir şey de söylemediler.”
“TÜRKİYE GERÇEK GÜNDEMİNE DÖNMELİDİR”
“Ve buradan milletimize ifade etmek isterim ki ben bugün emin oldum. Şüphemiz vardı, derin şüphelerimiz vardı. Erdoğan o sözü Türkiye’nin en çok konuşulan konusu yoksulluk olduğu için, işsizlik olduğu için, insanların geçim sıkıntısı olduğu için, 31 Mart’ta milletin sesini duymadan, emekliyi duymadan, emekçiyi duymadan, çiftçiyi duymadan yaptığı politikalar hem sandıkta cezalandırıldığı için, CHP 47 yıl sonra birinci parti olduğu için, bunu hazmedemediği için ve CHP o günden bugüne gücünü koruduğu, Erdoğan’ın da bir türlü partisini toparlayamadığı için Türkiye yoksulluğu, işsizliği, enflasyonu, hayat pahalılığını konuşmasın diye ortaya ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak’ lafını attı ve televizyonlara bunu konuşturuyor, gazetelere bunu konuşturuyor. Türkiye’de gündem değiştiriyor ama bunu milli güvenliği ve hepimizin yüreğinin birlikte attığı konuları istismar ederek yapıyor. Milletimize şikayet ediyorum, net olarak, aksini düşünen varsa çıksın, anlatsın. Çıksın desin ki AKP’nin Grup başkanvekilleri, Grup Başkanı, ‘Biz bakanlarımızı dinledik ve Erdoğan’ın söylediği yakın tehdide ikna olduk’ desinler. Yok öyle bir şey. Türkiye gerçek gündemine dönmelidir.”
“İSRAİL’E KARŞI FİLİSTİN’İN ASLAN GİBİ YANINDAYIZ”
“Türkiye’deki bütün gerçek gazetecileri, televizyoncuları Cumhurbaşkanın yaptığı gündem manipülasyonundan arınmaya, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği, hayat pahalılığını, çiftçinin, işçinin, emeklinin, memurun çektiği sıkıntıları konuşmaya, gençlerin umutsuzluğunu konuşmaya davet ediyorum. Biz İsrail’e karşı Filistin’in aslan gibi yanındayız. Bugün bilmediğimiz bir şey olsaydı, susacak ne destek varsa verecektik. Bu parlamentoda Bülent Ecevit bilgilendirme yaptı Kıbrıs Barış Harekâtı ile ilgili Süleyman Demirel çıktı, dedi ki, ‘Biz bu vakitten sonra iktidarı ve muhalefetiyle tek yüreğiz.’ Eğer ki böyle bir tehdit olsun, aynı cümleyi söylemekten bir dakika ne ben, ne Grup başkanvekillerim geri durmazlar. Grubumuzun tamamı eğer böyle bir tehdit olsa Türkiye’nin tek yürek olmasını savunur. Ama lafı ortaya at, arkasını doldurma, bütün Türkiye konuşsun, İsrail Türkiye’ye mi saldıracak. İnsan özellikle, Suriye sınırına yakın, Güney sınırlarımıza yakın, geceleyin acaba füze gelir mi diye korkanlardan, insan beş yaşında, üç yaşında, yedi yaşında, 10 yaşında çocukların babalarına, ‘Baba savaşa mı giriyoruz?’ korkularından, kaygılarından birazcık çekinir, birazcık utanır. Siyaset bu değil. Bundan önce böyle manipülasyonlar yapılıyordu. Hep söylüyorum, hep söylüyorum. Karagöz Hacivat gibi kavga olsun, kayıkçı kavgası olsun. Ülkenin başka gündemlerinde kavga olsun, gerçek sorunlar konuşulmasın. 5 Kasım’dan beri bunu yapmaya çalışıyorum, 31 Mart’tan beri bunu yapmaya çalışıyorum. Yapmaya da devam edeceğiz. Ülkenin gerçek gündemi neyse oraya döneceğiz. Cumhurbaşkanı eliyle yapılmış manipülasyon ana muhalefet partisi eliyle samimiyet tartısına çıkarılmıştır. Ve vurulan mihenk taşında maalesef iktidarın bu konuda kötü niyeti ortaya çıkmıştır. İktidar partisi tarafından yapılan manipülasyonu milletimize şikâyet ediyoruz. Sizin sorunlarınızı konuşmaya devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, televizyoncuları da ülkenin gerçek gündemine dönmeye davet ediyorum. Aksini yapanlar olursa, ‘Yok, İsrail tehdidi var’ diyen olursa yoksul halkımıza karşı haksızlık yapar, o haksızlığa ortak olur. Bu iktidarın değişime ve bu toplumun ezilenlerinin hakkını alacakları bir iktidarın kurulma zamanı gelmiştir.”
“ELEŞTİRİ OLABİLİR, HAKLI AMA ŞİMDİ DE BİR ÖZELEŞTİRİ YAPAR'’
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun eleştirilerine ilişkin soruya, “Aslında biraz önceki açıklamamın içinde vardı. Müsavat Beyle birlikte grup başkanvekilliği yaptık, birbirimizle deneyimlerimizi paylaştık. Bu geçmiş dönemde olsaydı ve bana deseydi ki ‘Başkan niye? Burada muradınız nedir?’ Meclis tecrübemle kendisine yapacağım katkı şu olurdu, ‘Sayın Başkanım, oturumu açık yaparsan bir şey demeden gidiyorlar, sonra da diyorlar ki, ‘Gizli bilgiyi nasıl söyleyelim canlı yayında? O yüzden varsa bir bildikleri söylesinler diye kapalı yaptık. Gör bak, hiçbir şey söylemeyecekler, söylerlerse de öğrenmiş oluruz, katkı veririz.’ Müsavat Beyin değerlendirmesi tabii eleştiri olabilir, haklı ama herhalde şimdi bir özeleştiri yapar” yanıtını verdi.
“GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK İÇİN MANİPÜLASYON YAPIYORLAR”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “İsrail’in bir sonraki hedefi Anadolu’dur” açıklamasının sorulması üzerine Özel şunları söyledi:
“Bakın, ‘Harita açtılar, bir şey gösterdiler’ diyemem, o İç Tüzüğe aykırı. Bir şey göstermediler. Devlet Beyin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söyledikleri işin altını bırakın bir miktar, ne tamamen, bir tane bir tuğla koymadılar, bu yalanı inşa edecek bir tuğla koymadılar. Bu yalanı haklı gösterecek bir tuğla koymadılar. Sayın Bahçeli de Sayın Erdoğan da ülkede konuşulan konulardan rahatsızlar. Tarım mitinglerinden rahatsızlar, çiftçinin hakkını aramasından rahatsızlar, Türk-İş’in artık yıllar yıllar sonra hak arayacak olmasından rahatsızlar, asgari ücretin verildiği günden 6 bin lira daha değer kaybetmesinden rahatsızlar, emekli mitinglerimizden rahatsızlar, CHP’nin birinci parti olmasından rahatsızlar, gündem değiştirmek için manipülasyon yapıyorlar.”
“TEHLİKENİN NE OLDUĞUNU KAPALI OTURUMDA DAHİ SÖYLEMİYORLAR”
CHP Lideri Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı “iç cephe çağrısına” yönelik soruyu, “Bu arkadaşların yaptığı yöntemi, benzetmek istemem ama, teşbihte hata olmaz. Hitler yapacak olsaydı şöyle yapardı. Rus ordusu Berlin’e dayandığında toplama kamplarına giderdi ve oradaki esirlere ‘Arkadaşlar Ruslar Berlin’e giriyor, şimdi birlik olma zamanı. Aynı gemideyiz hepimiz’ derdi. Bu kadar tuhaf bir şey yapıyorlar. Normal zamanda düşman hukuku uyguladıklarına, ‘Tehlike büyük, arkama geç’ diyorlar. Ama o tehlikenin ne olduğunu söyleyemiyorlar, kapalı oturumda dahi söyleyemiyorlar. Diyorlarsa, ‘Kapalı oturumda da söylemedik. Biz geleceğiz tek tek liderlerin kulağına söyleyeceğiz.’ Onu yapsınlar. Yapamazlar, zaten olmadığını biliyoruz. Bizim arkadaşlarımızın içinde tüm uluslararası kuruluşlarda görev yapanlar var. Arkadaşlarımızın ve partimize katkı sağlayanların içerisinde. Mesela Namık Tan İsrail Büyükelçiliği yaptı. Bugün kürsüyü kullanacak olan birçok arkadaşımız bu konularda, herkes şunu söylüyor, ‘İsrail’in Türkiye’ye saldırması çılgınlık değil, olasılık bile değil, olabilecek bir şey değil. Buradan korku üretiyorlar.’ Zaten ben onu ilk duyduğum anda, ‘Madem öyleyse gelin kapalı oturuma’ dememin sebebi de budur. Türkiye’yi bu gündemde tutmaya çalışanlar, Türkiye’nin gerçek gündemini sislemek, puslamak, gerçek gündeminden Türkiye’yi koparmak istiyorlar” şeklinde yanıtladı.
KAPALI OTURUM NEDİR?
TBMM İç Tüzüğü'nün "Kapalı oturumlar" başlığı altındaki 70. Maddesine göre, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, bir siyasi parti grubunun yahut yirmi milletvekilinin yazılı istemi üzerine kapalı oturum yapabilir.
Kapalı oturum önergesi verilince, kapalı oturumda bulunabilecek şahıslar dışında herkes, toplantı salonundan çıkarılır. Salon boşaldıktan sonra kapalı oturum önergesinin gerekçesi dinlenir. Bu gerekçe siyasi parti grubu sözcüsü veya önergedeki birinci imza sahibi milletvekili yahut onun göstereceği bir diğer imza sahibi milletvekili tarafından açıklanır. Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.
Kapalı oturum sırasındaki görüşmeler hakkında, kapalı oturumda bulunanlar ve bulunma hakkına sahip olanlar tarafından hiçbir açıklama yapılamaz. Bunlar Devlet sırrı olarak saklanır. Kapalı oturumu gerektirmiş olan sebep ortadan kalkınca, Başkan, açık oturuma geçilmesini teklif eder. Genel Kurul işaret oyuyla karar verir.
TUTANAKLAR 10 YIL SONRA YAYIMLANACAK
Kapalı Oturum tutanaklarına ilişkin 71. Madde'de belirtildiğine göre de "Kapalı oturum tutanaklarının birleştirilmesinden sonra, kapalı bir oturum akdedilerek eski tutanak özeti okunur. Özetle birlikte tutanak bir zarfa konarak hazır bulunan Katip Üyeler tarafından hemen mumla mühürlenir ve Meclis arşivine verilir. Kapalı oturum tutanakları ve özetleri, kapalı oturum tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra yayımlanabilir. Bunların daha önce veya sonra yayımlanması hususunda Genel Kurul, Danışma Kurulunun teklifi üzerine işaret oyuyla karar verir."
Foto: Haber merkezi-Haber: Neslihan Sağaltıcı